Ölmeyi Bilen Adam Muhsin Ertuğrul

Stok Kodu:
9789750715907
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
240
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2021-06-07
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%41 indirimli
245,00TL
144,55TL
Havale/EFT ile: 130,10TL
9789750715907
398615
Ölmeyi Bilen Adam Muhsin Ertuğrul
Ölmeyi Bilen Adam Muhsin Ertuğrul
144.55
Ölmeyi Bilen Adam, Türkiyenin yetiştirdiği büyük adamlardan birinin, Çağdaş Türk tiyatrosunun, sinemasının babası Muhsin Ertuğrulun yaşamına odaklanan bir anlatı, okurken edebî tatlar alacağınız bir biyografi. Genç kuşak öykücülüğümüzün önemli isimlerinden Ayşegül Çelik, çok sevdiği, eğitimini aldığı tiyatroya ve Türk tiyatrosunun kurucusuna vefa borcunu, on yılı aşkın bir süre üzerinde çalıştığı bu kapsamlı araştırmayla ödüyor. 1900lerin başında İstanbul kahvehanelerinde meddahlar, hayalbazlar; derme çatma sahnelerde ateş yutanlar, curcunabazlar, zorbazlar vardı. Direklerarasında Madam Eftelya, Şamran Hanım, komik-i şehir Naşit sahne alıyor, Mınakyanın tiyatrosu dolup dolup boşalıyordu. İstanbulun bir kazan gibi kaynadığı, büyük değişimlere, altüst oluşlara hazırlandığı yıllardı. Çocukluğundan itibaren kendini tiyatronun büyülü dünyasında bulan Muhsin Ertuğrul, bu sanatın toplum için kurtarıcı olduğuna inandı. Ömrü boyunca türlü önyargılarla savaşan Muhsin Ertuğrul, ilk Hamleti sahnelemekle, tiyatro okulları kurmakla, Türk tiyatrosunu dramaturgi kavramıyla tanıştırmakla kalmadı, Müslüman kadınların perdede, sahnede görünmesine de önayak oldu. Tiyatroyu Anadolunun en ücra köşelerine taşıyan bir sanat militanıydı o. Biz de Hıfzı Veldet Velidedeoğlunun, Muhsin Ertuğrulun ardından söylediklerine katılıyoruz: Geleneklerden sıyrılıp onu yatırarak değil, ayakları üzerine dikerek toprağa vermek gerekirdi.
Ölmeyi Bilen Adam, Türkiyenin yetiştirdiği büyük adamlardan birinin, Çağdaş Türk tiyatrosunun, sinemasının babası Muhsin Ertuğrulun yaşamına odaklanan bir anlatı, okurken edebî tatlar alacağınız bir biyografi. Genç kuşak öykücülüğümüzün önemli isimlerinden Ayşegül Çelik, çok sevdiği, eğitimini aldığı tiyatroya ve Türk tiyatrosunun kurucusuna vefa borcunu, on yılı aşkın bir süre üzerinde çalıştığı bu kapsamlı araştırmayla ödüyor. 1900lerin başında İstanbul kahvehanelerinde meddahlar, hayalbazlar; derme çatma sahnelerde ateş yutanlar, curcunabazlar, zorbazlar vardı. Direklerarasında Madam Eftelya, Şamran Hanım, komik-i şehir Naşit sahne alıyor, Mınakyanın tiyatrosu dolup dolup boşalıyordu. İstanbulun bir kazan gibi kaynadığı, büyük değişimlere, altüst oluşlara hazırlandığı yıllardı. Çocukluğundan itibaren kendini tiyatronun büyülü dünyasında bulan Muhsin Ertuğrul, bu sanatın toplum için kurtarıcı olduğuna inandı. Ömrü boyunca türlü önyargılarla savaşan Muhsin Ertuğrul, ilk Hamleti sahnelemekle, tiyatro okulları kurmakla, Türk tiyatrosunu dramaturgi kavramıyla tanıştırmakla kalmadı, Müslüman kadınların perdede, sahnede görünmesine de önayak oldu. Tiyatroyu Anadolunun en ücra köşelerine taşıyan bir sanat militanıydı o. Biz de Hıfzı Veldet Velidedeoğlunun, Muhsin Ertuğrulun ardından söylediklerine katılıyoruz: Geleneklerden sıyrılıp onu yatırarak değil, ayakları üzerine dikerek toprağa vermek gerekirdi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat