9786258041286
544540
https://www.sehadetkitap.com/urun/olmeye-degecek-zamanlar
Ölmeye Değecek Zamanlar
136.40
Neler taşımamıştım ki bu motorda. İnsanlar, silâhlar, ilâçlar, balıklar, mısırlar,
keresteler. Daha çok acılar, kederler, hasretler, korkular, ümitler. Hayat bana
yüklemişti, ben motoruma.
* * *
Kırmızı saçlı Rus zabitin sözlerini çeviren Pandeli'nin ağzı kulaklarındaydı.
Zannedersin Hıristiyanlığın beklenen Cennet Krallığı'nı ona sunmuşlar, onu da
başına taç takıp tahta oturtmuşlar. Şeytan diyordu ki şöööyle geril geril de o pis
pis sırıtan suratının ortasına kafayı geçir. Sülâlece kafamız biraz büyüktür zaten.
Darmadağın olur ağzı burnu. Yapabilir miyim? Yaparım. Hatta o Rus zâbitin de
hakkından gelirim ama tek değiller ki. Arkalarında koca bir ordu, en azından
ordunun bir kısmı var. Ben de yalnız değilim. Benim arkamda da bana
güvenenler, kadınlarım var. Onları düşünerek öfkeme hâkim olmak
mecburiyetindeyim.
* * *
Elif'in onu bir kahraman gibi karşılayacağını, vatanı için bir parçasını kaybetmiş
yiğit bir yavukluyla gurur duyacağını, Çanakkale'de kopan bacağının bir çeşit
şeref madalyası olduğunu düşünüyormuş Davut. Ama maalesef bir parçasını
cephede bırakmış onun gibi o kadar çok kişi varmış ki, saygı duyulacak bir gazi
değil de merhamet duyulacak bir sakat muamelesi görüyorlarmış. Anası,
"Üzülme evlâdım, sen döndün ya, ne Elifler çıkar daha karşına" demiş ama o
başka Elifler istemiyordu ki. Onun Elif'i bir taneydi. Ama güzelim kız ne yapsındı,
tek bacaklıyı. Hasan, "O bacağı bu vatan için vermedin mi? Bu vatan senin benim
vatanım da, Elif'le ailesinin vatanı değil mi?" diye söylendi.
Neler taşımamıştım ki bu motorda. İnsanlar, silâhlar, ilâçlar, balıklar, mısırlar,
keresteler. Daha çok acılar, kederler, hasretler, korkular, ümitler. Hayat bana
yüklemişti, ben motoruma.
* * *
Kırmızı saçlı Rus zabitin sözlerini çeviren Pandeli'nin ağzı kulaklarındaydı.
Zannedersin Hıristiyanlığın beklenen Cennet Krallığı'nı ona sunmuşlar, onu da
başına taç takıp tahta oturtmuşlar. Şeytan diyordu ki şöööyle geril geril de o pis
pis sırıtan suratının ortasına kafayı geçir. Sülâlece kafamız biraz büyüktür zaten.
Darmadağın olur ağzı burnu. Yapabilir miyim? Yaparım. Hatta o Rus zâbitin de
hakkından gelirim ama tek değiller ki. Arkalarında koca bir ordu, en azından
ordunun bir kısmı var. Ben de yalnız değilim. Benim arkamda da bana
güvenenler, kadınlarım var. Onları düşünerek öfkeme hâkim olmak
mecburiyetindeyim.
* * *
Elif'in onu bir kahraman gibi karşılayacağını, vatanı için bir parçasını kaybetmiş
yiğit bir yavukluyla gurur duyacağını, Çanakkale'de kopan bacağının bir çeşit
şeref madalyası olduğunu düşünüyormuş Davut. Ama maalesef bir parçasını
cephede bırakmış onun gibi o kadar çok kişi varmış ki, saygı duyulacak bir gazi
değil de merhamet duyulacak bir sakat muamelesi görüyorlarmış. Anası,
"Üzülme evlâdım, sen döndün ya, ne Elifler çıkar daha karşına" demiş ama o
başka Elifler istemiyordu ki. Onun Elif'i bir taneydi. Ama güzelim kız ne yapsındı,
tek bacaklıyı. Hasan, "O bacağı bu vatan için vermedin mi? Bu vatan senin benim
vatanım da, Elif'le ailesinin vatanı değil mi?" diye söylendi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.