9786258041804
550577
https://www.sehadetkitap.com/urun/odysseus
Odysseus
328.60
‘İnsanlığın kutsanmış kederlere gereksinimi var. Korkularına alışmak, ölümü arzulamak, özlemek, öbür dünya provaları yapmak gibi genlerine işlemiş dürtüleri var… Dağınık gölgelerin ısıttığı güneşin öğleden sonralarında, vurulmuş bir kartal gibi çırpınan bayrakların altında sabahlamak, savaşlar bulgulamak, ölüleriyle söyleşerek, günahlarından arınma çabalarıyla geçen günleri, borcun ve borsanın oyunlarıyla, zamanları geçirmek, dünya gaileleriyle oyalanmak, çılgınca tüketmek, tükenmek, kendini esarete vererek açlığın ve tokluğun uçurumlarına yuvarlanmak, düşlerinin ötesinde eylemlere katılmak, onların da ötesine geçmek, denemek, denemek, denemek…. Sonunda düşlerin, sonunda gerçeklerin başladığı yere dönmek, o yakalanmaz, bir türlü tutulmaz, hiçbir zaman ulaşılmaz, ‘Bu insansız dünyanın tanrısı renk renk tüylü o vahşi kuşu ürkütmek için' Zümrüdüanka'nın peşine düşmek ve hep başladığı yere dönmek ve ölmek gibi tutkuları olan tuhaf bir varlık, sonsuzluğun bile kavrayamadığı, alabildiğine garip bir canlı o… Dünya nasıl bir yerdir… Bizim ufuk çevrenimizde, sakalar, sebilciler, manda derisinden torbalarla dağıttıkları suya, lezzet için mercan, akik taşları atan insanlar varmış geçmişte, su içenin gözüne ayna tutarak dualar okur, bu dünyanın ölümlü olduğunu anımsatırlarmış, gülabdandan gülsuyu dökerlermiş su içenlere, pirinç taslarla, gümüş kaseler, kırmızı topraktan güğümlerle… Baykara ve tarihçi Mirhond ve Hondmir varmış bir zamanlar bir yerlerde, Sufyan-ı Servi varmış, ırmağı kayanın altından çekip çıkarabilir misin dermiş yolcuya… Soft protest nedir bilir misiniz, Mars'ın altındaki elektronik uygarlığın kuramsal kedilerini görebilir misiniz, hicri ve miladi farkın nasıl bunca yıl olduğunu…'
‘İnsanlığın kutsanmış kederlere gereksinimi var. Korkularına alışmak, ölümü arzulamak, özlemek, öbür dünya provaları yapmak gibi genlerine işlemiş dürtüleri var… Dağınık gölgelerin ısıttığı güneşin öğleden sonralarında, vurulmuş bir kartal gibi çırpınan bayrakların altında sabahlamak, savaşlar bulgulamak, ölüleriyle söyleşerek, günahlarından arınma çabalarıyla geçen günleri, borcun ve borsanın oyunlarıyla, zamanları geçirmek, dünya gaileleriyle oyalanmak, çılgınca tüketmek, tükenmek, kendini esarete vererek açlığın ve tokluğun uçurumlarına yuvarlanmak, düşlerinin ötesinde eylemlere katılmak, onların da ötesine geçmek, denemek, denemek, denemek…. Sonunda düşlerin, sonunda gerçeklerin başladığı yere dönmek, o yakalanmaz, bir türlü tutulmaz, hiçbir zaman ulaşılmaz, ‘Bu insansız dünyanın tanrısı renk renk tüylü o vahşi kuşu ürkütmek için' Zümrüdüanka'nın peşine düşmek ve hep başladığı yere dönmek ve ölmek gibi tutkuları olan tuhaf bir varlık, sonsuzluğun bile kavrayamadığı, alabildiğine garip bir canlı o… Dünya nasıl bir yerdir… Bizim ufuk çevrenimizde, sakalar, sebilciler, manda derisinden torbalarla dağıttıkları suya, lezzet için mercan, akik taşları atan insanlar varmış geçmişte, su içenin gözüne ayna tutarak dualar okur, bu dünyanın ölümlü olduğunu anımsatırlarmış, gülabdandan gülsuyu dökerlermiş su içenlere, pirinç taslarla, gümüş kaseler, kırmızı topraktan güğümlerle… Baykara ve tarihçi Mirhond ve Hondmir varmış bir zamanlar bir yerlerde, Sufyan-ı Servi varmış, ırmağı kayanın altından çekip çıkarabilir misin dermiş yolcuya… Soft protest nedir bilir misiniz, Mars'ın altındaki elektronik uygarlığın kuramsal kedilerini görebilir misiniz, hicri ve miladi farkın nasıl bunca yıl olduğunu…'
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.