9786052332887
705628
https://www.sehadetkitap.com/urun/odunc-sozlesmleri-kisa-serh-turk-borclar-kanunu-kisa-sehri-projesi
Ödünç Sözleşmleri Kısa Şerh; Türk Borçlar Kanunu Kısa Şehri Projesi
72.68
Türk Borçlar Kanunu'nun kullanım ödüncü hükümlerinin şerhini sunan "Kullanım Ödüncü" başlıklı bu çalışmanın, akademik anlamda hakiki şerh çabası itibariyle Türk medenî hukuk doktrinine önemli katkı sayılması ümit edilir.
Kullanım ödüncü, tüketim ödüncünden farklı olarak faize yabancı kalmakla ve en önemlisi karakteristik edimin karşısında kural olarak para da bulunmadığı için, tabiri caizse masum nitelenebilir. İşte bu nitelemenin, değerli meslektaşım Dr. Öğretim Üyesi Nagehan Kırkbeşoğlu'nu cezbettiğini tahmin ederim.
Muğla veya Afyon gibi merkezin periferi de olsa, Erzincan veya Erzurum gibi merkeze uzak da kalsa, taşra deyince akla, yavaşlık, yoksunluk, mahremiyet, inziva gelir. Aslında ilk akla gelmesi gereken ufuksuzluktur. O kadar büyük bir ufuksuzluk ki, öyle olunduğunun bile fark edilmemesinden bahsediyorum. Ne merkez taşrayı tanır, ne de taşra merkezi. Tabii ki, istisnalar genellemeyi bozmaz. Azınlık veya ayrık sayılsın, mertebesi nasıl kabul edilirse edilsin, bu çift yönlü ufuksuzluk, teşkilatlanmanın en önemli problemi telakki edilebilir.
Kolay zannedilir taşrada yaşamak. Trafik yok, kiralar ucuz, para biriktirmek mümkün.... Bunlar sıralanır taşradaki devlet memuruna üzülmemesi için. Bunları sıralayanlar empati kurduklarını sanır. Esasen gerçekten empati kurulsa, cesaret, yiğitlik, özgürlük ve bilinçli seçim fark edilir. Buralarda çalışmak, kaçıp kurtulmadır, vitrinden inmedir, derunî şifadır.
Taşradaki akademisyenin her yayımı, adeta meslekî azmin ve sevginin manifestosudur. Gerçekten, merkezden taşraya göç, merkezkaç etkisinde başlasa da, kendinle baş başa kalmanın beraberinde getirdiği akademik dinginlikle, üretkenliği doruklara taşıyabilir.
"Kullanım ödüncü" başlıklı bu çalışmada, İslâm hukukuyla beraber Roma hukuku perspektifinde kurumsal tarihe değinilmesi, Türk ve Alman hukuklarının mukayesesiyle güncelin yakalanması, akademik kalitenin naçizane örnekleridir. Diğer taraftan, kullanım ödüncünün, özel hükümler tutsaklığında değil, genel hükümlerle senkronize hâlde çalışılması, hukuk severlerin muhakeme beklentisini tatmin edebilir. Nihayet, mukayeseli çalışma, örneklerin sayısını artırmış; Yargıtay içtihatlarına değinilmesi, eserin teorik değerine, pratik fayda eklemiştir.
Türk Borçlar Kanunu'nun kullanım ödüncü hükümlerinin şerhini sunan "Kullanım Ödüncü" başlıklı bu çalışmanın, akademik anlamda hakiki şerh çabası itibariyle Türk medenî hukuk doktrinine önemli katkı sayılması ümit edilir.
Kullanım ödüncü, tüketim ödüncünden farklı olarak faize yabancı kalmakla ve en önemlisi karakteristik edimin karşısında kural olarak para da bulunmadığı için, tabiri caizse masum nitelenebilir. İşte bu nitelemenin, değerli meslektaşım Dr. Öğretim Üyesi Nagehan Kırkbeşoğlu'nu cezbettiğini tahmin ederim.
Muğla veya Afyon gibi merkezin periferi de olsa, Erzincan veya Erzurum gibi merkeze uzak da kalsa, taşra deyince akla, yavaşlık, yoksunluk, mahremiyet, inziva gelir. Aslında ilk akla gelmesi gereken ufuksuzluktur. O kadar büyük bir ufuksuzluk ki, öyle olunduğunun bile fark edilmemesinden bahsediyorum. Ne merkez taşrayı tanır, ne de taşra merkezi. Tabii ki, istisnalar genellemeyi bozmaz. Azınlık veya ayrık sayılsın, mertebesi nasıl kabul edilirse edilsin, bu çift yönlü ufuksuzluk, teşkilatlanmanın en önemli problemi telakki edilebilir.
Kolay zannedilir taşrada yaşamak. Trafik yok, kiralar ucuz, para biriktirmek mümkün.... Bunlar sıralanır taşradaki devlet memuruna üzülmemesi için. Bunları sıralayanlar empati kurduklarını sanır. Esasen gerçekten empati kurulsa, cesaret, yiğitlik, özgürlük ve bilinçli seçim fark edilir. Buralarda çalışmak, kaçıp kurtulmadır, vitrinden inmedir, derunî şifadır.
Taşradaki akademisyenin her yayımı, adeta meslekî azmin ve sevginin manifestosudur. Gerçekten, merkezden taşraya göç, merkezkaç etkisinde başlasa da, kendinle baş başa kalmanın beraberinde getirdiği akademik dinginlikle, üretkenliği doruklara taşıyabilir.
"Kullanım ödüncü" başlıklı bu çalışmada, İslâm hukukuyla beraber Roma hukuku perspektifinde kurumsal tarihe değinilmesi, Türk ve Alman hukuklarının mukayesesiyle güncelin yakalanması, akademik kalitenin naçizane örnekleridir. Diğer taraftan, kullanım ödüncünün, özel hükümler tutsaklığında değil, genel hükümlerle senkronize hâlde çalışılması, hukuk severlerin muhakeme beklentisini tatmin edebilir. Nihayet, mukayeseli çalışma, örneklerin sayısını artırmış; Yargıtay içtihatlarına değinilmesi, eserin teorik değerine, pratik fayda eklemiştir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.