Nüzüllü Şiirler

Stok Kodu:
9789753637930
Boyut:
160-160-0
Sayfa Sayısı:
54
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2000-01-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
%36 indirimli
4,17TL
2,67TL
Havale/EFT ile: 2,62TL
9789753637930
663350
Nüzüllü Şiirler
Nüzüllü Şiirler
2.67
İda Dağı'nda suyun öte yanına geçmiş. Geri dönecek mi? Dönemez herhalde. "Nüzüllü Şiirler"le dönüş yollarını bir bir kapatıyor. Köprüleri bir bir yıkıyor. Böylece sesi duyulmaya başlıyor. Acı, korku, bitmeyen hasret. Hepsi anlamsız... Hepsi içimizde. Tadımlık ANTİKA Ve bir sabah saat yedide Zamanı dinliyorum içimde Boşlukla umudun kesiştiği yerde Dalmışım. Hayalimde ellerinizi tutuyorum Oldukca serin enikonu nemli, Gözlerimde gül karanfil menekşe Gönlümle konuşuyorum, Siz biraz istek çokca merak Ve korkulu bir tedirginlikle paramparça ve uzak. Ben zamanın çengelinde asılı Frigyalı bir kandil Artık fallarla varım ancak. KOVA BURCU Önce kalem karası bir suretten girdik lafa Sonra burçlardan aşağıya baktık Ego sum est kovalanma Oldukça yukardan ve ince bir istihza Bilemem tam neydi yaşanan Ama birşeyler vardı aramızdan akan Yine sonraları bir gün Koştururken odamda baroque Sekerek yüksek ökçeleriyle Hep beraber sizi düşündük Yarı ılık çay gri güvercin Güneş ben ve zaman HÜZÜN Sekerek yüksek ökçelerinde Odamda koşturuyor baroque Camdan bakınca deniz İki ahşap ev arasından. Baktıkca hüzün salkım salkım Kararmış tahtalar kırık kafesler Ayva nar portakal rahman memeler Hayalimde yandan çarklı bir istimbot Neveser. Yüksek ökçeleriyle sek sek Odamda koşturuyor baroque, Yarı ılık çay, gri güvercin Gözlerimde güneş ben ve zaman ÖFKE Vur kır parçala Kaç kork nefret et Ve gerekirse saklan kaybol Tek başına yaralarını yala Son derece insanca bütün bunlar. Ama bir şeyi sakın yapma Zırhlanma. Bak dinle, Ne zaman ki zırhlanıyorsun Yani olduğun gibi değil Olmak istediğini zannettiğin gibi oluyorsun İşte o zaman sahiden kork Ya da korkma Hemen koş bana. Yokuşdan aşağı sağa dönüyorsun Şöför dikkat MKA Ve doğru gönlüme giriyorsun. SEVGİLİYE İLK MEKTUP Aynı bardaktan içmeyeceğiz artık sevgilim Ne cini ne de beyaz şarabı Şafakta sarılamayacağız artık sevgilim İç içe eski, ağır iki gümüş kaşık gibi. Akşam birlikte bakamayacağız sarnıç üstü terastan karşı dağlara Sen Güneşle soluyorsun ben Ayla Aynı aşkı paylaşıyoruz oysa. Senin yanında hep aynı adam: sadık, sevecen Benim yanımda onca kadın: yalnızlık delen, kemiren Oysa kara gözlerindeki korkuyu anlayan sadece ben Mutsuzluğumun yarasısın çünkü sen. Seyreltelim artık iyice karşılaşmalarımızı Ancak böyle koruruz belki aramızdaki o yalnız aşkı Dizelerimde yalnızca senin sessiz hayalin Şiirlerimde ise benim sesli nefesim var. Ne korkunun ne de unutuşun dokunamıyacağı Bir orman ateşi bizimki Ne yalan söyleyeyim gözlerim dolu ağlıyorum şimdi Ah, bilebilseydin nasıl da özledim öpüşünü sevgilim Rengi kuru gül rengi.
İda Dağı'nda suyun öte yanına geçmiş. Geri dönecek mi? Dönemez herhalde. "Nüzüllü Şiirler"le dönüş yollarını bir bir kapatıyor. Köprüleri bir bir yıkıyor. Böylece sesi duyulmaya başlıyor. Acı, korku, bitmeyen hasret. Hepsi anlamsız... Hepsi içimizde. Tadımlık ANTİKA Ve bir sabah saat yedide Zamanı dinliyorum içimde Boşlukla umudun kesiştiği yerde Dalmışım. Hayalimde ellerinizi tutuyorum Oldukca serin enikonu nemli, Gözlerimde gül karanfil menekşe Gönlümle konuşuyorum, Siz biraz istek çokca merak Ve korkulu bir tedirginlikle paramparça ve uzak. Ben zamanın çengelinde asılı Frigyalı bir kandil Artık fallarla varım ancak. KOVA BURCU Önce kalem karası bir suretten girdik lafa Sonra burçlardan aşağıya baktık Ego sum est kovalanma Oldukça yukardan ve ince bir istihza Bilemem tam neydi yaşanan Ama birşeyler vardı aramızdan akan Yine sonraları bir gün Koştururken odamda baroque Sekerek yüksek ökçeleriyle Hep beraber sizi düşündük Yarı ılık çay gri güvercin Güneş ben ve zaman HÜZÜN Sekerek yüksek ökçelerinde Odamda koşturuyor baroque Camdan bakınca deniz İki ahşap ev arasından. Baktıkca hüzün salkım salkım Kararmış tahtalar kırık kafesler Ayva nar portakal rahman memeler Hayalimde yandan çarklı bir istimbot Neveser. Yüksek ökçeleriyle sek sek Odamda koşturuyor baroque, Yarı ılık çay, gri güvercin Gözlerimde güneş ben ve zaman ÖFKE Vur kır parçala Kaç kork nefret et Ve gerekirse saklan kaybol Tek başına yaralarını yala Son derece insanca bütün bunlar. Ama bir şeyi sakın yapma Zırhlanma. Bak dinle, Ne zaman ki zırhlanıyorsun Yani olduğun gibi değil Olmak istediğini zannettiğin gibi oluyorsun İşte o zaman sahiden kork Ya da korkma Hemen koş bana. Yokuşdan aşağı sağa dönüyorsun Şöför dikkat MKA Ve doğru gönlüme giriyorsun. SEVGİLİYE İLK MEKTUP Aynı bardaktan içmeyeceğiz artık sevgilim Ne cini ne de beyaz şarabı Şafakta sarılamayacağız artık sevgilim İç içe eski, ağır iki gümüş kaşık gibi. Akşam birlikte bakamayacağız sarnıç üstü terastan karşı dağlara Sen Güneşle soluyorsun ben Ayla Aynı aşkı paylaşıyoruz oysa. Senin yanında hep aynı adam: sadık, sevecen Benim yanımda onca kadın: yalnızlık delen, kemiren Oysa kara gözlerindeki korkuyu anlayan sadece ben Mutsuzluğumun yarasısın çünkü sen. Seyreltelim artık iyice karşılaşmalarımızı Ancak böyle koruruz belki aramızdaki o yalnız aşkı Dizelerimde yalnızca senin sessiz hayalin Şiirlerimde ise benim sesli nefesim var. Ne korkunun ne de unutuşun dokunamıyacağı Bir orman ateşi bizimki Ne yalan söyleyeyim gözlerim dolu ağlıyorum şimdi Ah, bilebilseydin nasıl da özledim öpüşünü sevgilim Rengi kuru gül rengi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat