9786053209478
468887
https://www.sehadetkitap.com/urun/natonun-donusumunun-balkanlara-yansimalari-mudahale-genisleme-ortakliklar
Nato'nun Dönüşümü'nün Balkanlar'a Yansımaları; Müdahale, Genişleme, Ortaklıklar
180.95
Bu kitap, NATO'nun Soğuk Savaş sonrası stratejisinin ilk uygulama örneklerinin yaşandığı Balkanlar ile İttifak'ın ilişkisine odaklanmaktadır. Bu çerçevede NATO'nun dönüşüm sürecinin değerlendirilmesi, Barış İçin Ortaklık Programı'nın NATO'nun genişlemesine ve Balkan ülkelerine olan etkisinin incelenmesi, Yugoslavya'nın dağılma sürecinde NATO'nun gerçekleştirdiği faaliyetlerin Balkan ülkelerinin Avrupa-Atlantik kurumlarına yönelmelerini nasıl etkilediğinin açıklanması ve güncel gelişmeler ışığında Türkiye'nin İttifak içerisindeki mevcut konumunun değerlendirilmesi çalışmanın alt amaçlarını oluşturmaktadır.
Soğuk Savaş sırasında NATO'nun pasifliğini vurgulamak için kullanılan No Action Talk Only (NATO, Eylemde Bulunmaz Sadece Konuşur) ya da Not After Two O'clok (NATO, Öğleden Sonra 2'den Sonra Çalışmaz) gibi alaycı ifadeler Soğuk Savaş sonrası dönemde NATO'yu tarif etme açısından yetersiz kalmışlardır. Bu dönemde, NATO'nun güvenlik algılamasında, askerî unsurların yanında siyasi, ekonomik ve sosyal unsurların da bulunması, İttifak'ın mücadele ve müdahale alanını giderek genişletmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) dış politikasındaki hedef ve eğilimlerin NATO'nun hedef ve eğilimlerine dönüşebilme potansiyelinin yüksek olduğu genel olarak gözlemlenen ve büyük ölçüde kabul gören bir değerlendirmedir. Bu çalışmada da, özellikle Soğuk Savaş sırasında ve 1990 ile ABD'nin Irak müdahalesini gerçekleştirdiği 2003 yılına kadar olan dönemde, ABD dış politikası ile NATO'nun ilgi, faaliyet ve söylemlerindeki değişim arasında doğru bir orantı olduğu kabul edilmektedir. Ancak son zamanlarda, ABD ile Avrupa Devletleri, özellikle de Almanya arasında NATO'nun rolü ve hedefleri açısından farklı tutumların varlığı ve Türkiye-ABD arasındaki müttefiklik ilişkilerinin sorgulanmasına sebep olan gelişmelerin yaşanmakta olduğu da unutulmamalıdır. Bu hususlar dikkate alındığında, bu çalışmanın temel iddialarından biri de mevcut konjonktür dâhilinde söz konusu doğru orantının ve Soğuk Savaş sonrasında "ortak tehdit"in yokluğunda İttifak'ı ayakta tutan "birlikte çalışabilirlilik (interoperability)"in azalma eğilimi gösterdiği tespitidir.
Bu kitap, NATO'nun Soğuk Savaş sonrası stratejisinin ilk uygulama örneklerinin yaşandığı Balkanlar ile İttifak'ın ilişkisine odaklanmaktadır. Bu çerçevede NATO'nun dönüşüm sürecinin değerlendirilmesi, Barış İçin Ortaklık Programı'nın NATO'nun genişlemesine ve Balkan ülkelerine olan etkisinin incelenmesi, Yugoslavya'nın dağılma sürecinde NATO'nun gerçekleştirdiği faaliyetlerin Balkan ülkelerinin Avrupa-Atlantik kurumlarına yönelmelerini nasıl etkilediğinin açıklanması ve güncel gelişmeler ışığında Türkiye'nin İttifak içerisindeki mevcut konumunun değerlendirilmesi çalışmanın alt amaçlarını oluşturmaktadır.
Soğuk Savaş sırasında NATO'nun pasifliğini vurgulamak için kullanılan No Action Talk Only (NATO, Eylemde Bulunmaz Sadece Konuşur) ya da Not After Two O'clok (NATO, Öğleden Sonra 2'den Sonra Çalışmaz) gibi alaycı ifadeler Soğuk Savaş sonrası dönemde NATO'yu tarif etme açısından yetersiz kalmışlardır. Bu dönemde, NATO'nun güvenlik algılamasında, askerî unsurların yanında siyasi, ekonomik ve sosyal unsurların da bulunması, İttifak'ın mücadele ve müdahale alanını giderek genişletmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) dış politikasındaki hedef ve eğilimlerin NATO'nun hedef ve eğilimlerine dönüşebilme potansiyelinin yüksek olduğu genel olarak gözlemlenen ve büyük ölçüde kabul gören bir değerlendirmedir. Bu çalışmada da, özellikle Soğuk Savaş sırasında ve 1990 ile ABD'nin Irak müdahalesini gerçekleştirdiği 2003 yılına kadar olan dönemde, ABD dış politikası ile NATO'nun ilgi, faaliyet ve söylemlerindeki değişim arasında doğru bir orantı olduğu kabul edilmektedir. Ancak son zamanlarda, ABD ile Avrupa Devletleri, özellikle de Almanya arasında NATO'nun rolü ve hedefleri açısından farklı tutumların varlığı ve Türkiye-ABD arasındaki müttefiklik ilişkilerinin sorgulanmasına sebep olan gelişmelerin yaşanmakta olduğu da unutulmamalıdır. Bu hususlar dikkate alındığında, bu çalışmanın temel iddialarından biri de mevcut konjonktür dâhilinde söz konusu doğru orantının ve Soğuk Savaş sonrasında "ortak tehdit"in yokluğunda İttifak'ı ayakta tutan "birlikte çalışabilirlilik (interoperability)"in azalma eğilimi gösterdiği tespitidir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.