9786257858496
504546
https://www.sehadetkitap.com/urun/mukemmel-sarf-ve-nahvi-osmani
Mükemmel Sarf ve Nahvi Osmani
202.34
Dilin mevcudiyetini, sahip olduğu zenginlik ve incelikleri tespit edip kayıt altına alan, dile ait
hususiyetleri gelecek kuşaklara aktaran iki ana unsur vardır. Bu unsurlardan biri, dilin söz varlığını
tespit edip kayıt altına alan sözlükler, diğeri ise dilin kurallarını tespit ederek kayıt altına alan
gramerlerdir. Dile ait birtakım incelik ve hususiyetlerin tespit edilmesi ve tespit edilen bu
hususiyetlerin gelecek kuşaklara öğretilmesi bakımından gramerler, dilin varlığını idamesi
noktasında hayatî bir öneme sahiptir. Bilhassa tarihî devirler içerisinde telif edilen gramerlerin
incelenmesi, dilin inceliklerinin tespit edilebilmesini sağlamanın yanında tarihî gelişim sürecinin ve
dilin yaşamış olduğu değişimlerin görülebilmesi bakımından da yararlı ve gereklidir.
Mevcut olmasa da bugünkü bilgilere göre Türk dilinin bilinen en eski gramer kitabı XI. yüzyılda
Kaşgarlı Mahmut tarafından telif edilen Kitâb u Cevâhirü'n-Nahv Fi-Lügâti't-Türk adlı eserdir. XI.
yüzyıldan bu yana, gerek Anadolu sahasında gerekse dilimizin yayılma imkânı bulduğu Kuzey ve
Doğu Türklüğü sahalarında, Türk dilinin fonetik, morfolojik ve sentaktik yönünü konu alan pek çok
gramer kitabı kaleme alınmıştır. Bu eserler, yazıldığı dönemde yaygın olarak kabul gören
gramercilik anlayışı doğrultusunda tertiplenmiştir. Kimi dönemde Arap gramerinin kuralları, kimi
dönemde ise Fransız gramerinin kuralları örnek alınmış, Türk diline ait malzeme, bu dillerin gramer
kalıplarına yerleştirilmeye çalışılmıştır. Fakat bu eserlerden her biri, kendi dönemlerinde yaşayan
Türk dilinin farklı coğrafyalardaki söz varlığını ve birtakım özelliklerini tespit ederek sonraki
kuşaklara aktarılmasını sağlamıştır. Böylece tüm bu eserler, üzerlerine düşen vazifeyi yerine
getirmişlerdir.
Tarihi gramerlerin dikkatle ve ayrıntılı bir şekilde incelenmesi, kullanılan terimlerin, tanımların ve
tasnif yöntemlerinin tespit edilmesi; dilimizin sahip olduğu söz varlığını tespit etmenin yanında,
mevcut dönemde kabul gören gramercilik anlayışını da görmemizi sağlayacaktır. Bunların büyük bir
bölümü, Türk Dil Kurumunun geliştirdiği çeşitli projeler ve bireysel bazı çalışmalar vasıtasıyla
çeşitli araştırmacılar tarafından çalışılmış, Latin-Türk alfabesine aktarılmış, içerik bakımından
incelenmiştir. Bir kısmı ise hâlâ gün yüzüne çıkarılmayı, incelenmeyi ve tanıtılmayı beklemektedir.
Dilin mevcudiyetini, sahip olduğu zenginlik ve incelikleri tespit edip kayıt altına alan, dile ait
hususiyetleri gelecek kuşaklara aktaran iki ana unsur vardır. Bu unsurlardan biri, dilin söz varlığını
tespit edip kayıt altına alan sözlükler, diğeri ise dilin kurallarını tespit ederek kayıt altına alan
gramerlerdir. Dile ait birtakım incelik ve hususiyetlerin tespit edilmesi ve tespit edilen bu
hususiyetlerin gelecek kuşaklara öğretilmesi bakımından gramerler, dilin varlığını idamesi
noktasında hayatî bir öneme sahiptir. Bilhassa tarihî devirler içerisinde telif edilen gramerlerin
incelenmesi, dilin inceliklerinin tespit edilebilmesini sağlamanın yanında tarihî gelişim sürecinin ve
dilin yaşamış olduğu değişimlerin görülebilmesi bakımından da yararlı ve gereklidir.
Mevcut olmasa da bugünkü bilgilere göre Türk dilinin bilinen en eski gramer kitabı XI. yüzyılda
Kaşgarlı Mahmut tarafından telif edilen Kitâb u Cevâhirü'n-Nahv Fi-Lügâti't-Türk adlı eserdir. XI.
yüzyıldan bu yana, gerek Anadolu sahasında gerekse dilimizin yayılma imkânı bulduğu Kuzey ve
Doğu Türklüğü sahalarında, Türk dilinin fonetik, morfolojik ve sentaktik yönünü konu alan pek çok
gramer kitabı kaleme alınmıştır. Bu eserler, yazıldığı dönemde yaygın olarak kabul gören
gramercilik anlayışı doğrultusunda tertiplenmiştir. Kimi dönemde Arap gramerinin kuralları, kimi
dönemde ise Fransız gramerinin kuralları örnek alınmış, Türk diline ait malzeme, bu dillerin gramer
kalıplarına yerleştirilmeye çalışılmıştır. Fakat bu eserlerden her biri, kendi dönemlerinde yaşayan
Türk dilinin farklı coğrafyalardaki söz varlığını ve birtakım özelliklerini tespit ederek sonraki
kuşaklara aktarılmasını sağlamıştır. Böylece tüm bu eserler, üzerlerine düşen vazifeyi yerine
getirmişlerdir.
Tarihi gramerlerin dikkatle ve ayrıntılı bir şekilde incelenmesi, kullanılan terimlerin, tanımların ve
tasnif yöntemlerinin tespit edilmesi; dilimizin sahip olduğu söz varlığını tespit etmenin yanında,
mevcut dönemde kabul gören gramercilik anlayışını da görmemizi sağlayacaktır. Bunların büyük bir
bölümü, Türk Dil Kurumunun geliştirdiği çeşitli projeler ve bireysel bazı çalışmalar vasıtasıyla
çeşitli araştırmacılar tarafından çalışılmış, Latin-Türk alfabesine aktarılmış, içerik bakımından
incelenmiştir. Bir kısmı ise hâlâ gün yüzüne çıkarılmayı, incelenmeyi ve tanıtılmayı beklemektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.