“Hatırlıyorum o günü. Güneş yeni doğmuştu.
Cesedim ışıl ışıl parlıyordu. Kardeşim sandımkendimi. Hemen sarıldım. Kafamı elleriminarasına aldım. Son nefesimi kendi ellerimde verdim. En son kendi yüzüme baktım. Kollarım soru sorar gibi açılmış, saçlarım dağılmıştı. Ne güzel bir gömlek giymiştim o gün. Tenim renklerin içinde parlıyordu. Güzelce uzanmıştım. Boynumda parmak izleri vardı.
O izi tanımıştım. Bak demişti, bu senin kardeşin.
Hırsızlık yaptı. Beni gösterdi bana. Ölmüştüm.
Boynumda bir ip vardı.”
“Hatırlıyorum o günü. Güneş yeni doğmuştu.
Cesedim ışıl ışıl parlıyordu. Kardeşim sandımkendimi. Hemen sarıldım. Kafamı elleriminarasına aldım. Son nefesimi kendi ellerimde verdim. En son kendi yüzüme baktım. Kollarım soru sorar gibi açılmış, saçlarım dağılmıştı. Ne güzel bir gömlek giymiştim o gün. Tenim renklerin içinde parlıyordu. Güzelce uzanmıştım. Boynumda parmak izleri vardı.
O izi tanımıştım. Bak demişti, bu senin kardeşin.
Hırsızlık yaptı. Beni gösterdi bana. Ölmüştüm.
Boynumda bir ip vardı.”