Minare Gölgesi

Stok Kodu:
9789750511516
Boyut:
130-195-0
Sayfa Sayısı:
367
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-03-08
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%31 indirimli
280,00TL
193,20TL
Havale/EFT ile: 189,34TL
9789750511516
399678
Minare Gölgesi
Minare Gölgesi
193.20
... Ağır demir sokak kapısını dışarıda hızlanıp deli deli savrulan karların üzerine gıcırtılarla kapattılar. Kapıyı kapatır kapatmaz yakındaki caminin minaresinden birden patlayan yatsı ezanı, kalın demir kapının içinden geçti, girişteki boşlukta pul pul dökülmüş rutubetli duvarlara çarpa çarpa karanlığın ortasında çınladı. Karanlığın ve yüksek sesle okunan ezan sesinin içinde, bir nehire giren biri gibi, kısa bir an kıpırtısız, öylece durdular. Annesi nemli duvarda otomatik düğmesini bulup birkaç kere bastı. Işık yanmadı. Kafasına göre çalışıyor, şunu da birtürlü yaptıramadılar. Kat başlarındaki aydınlığa bakan küçük pencerelerdeki kül rengi loşluğa yağan karlar ve karanlık. Karanlığın içinde annesinin kolunun ılıklığı... Meryem, uzun sürmüş ağrılı bir gecede, ateşler içinde, ağrılar ve kâbuslarla uyuduktan sonra, karanlığın ortasında birden uyanıp ağrının tamamen geçtiğini anladığı gecelerden birinde duyduğu huzur ve mutluluğun aynısını duydu. Bir yoksul mahalle peyzajı... Sürüsüne bereket kedi köpek, cam çerçeve, mutfak soba, duvar kaldırım, cami minare değil ama sadece; insan hallerini, kalpleri nazmeden bir peyzaj. İklimle akraba, kâh rüzgârın, kâh yağışların, kâh yaz sıcağının refakatinde, delirmenin ayartısıyla koyun koyuna, kırık gönüllü hayatlar... Çaresizliğin içinde ümidini ve iç huzurunu taştan çıkartan, kimi de çıkartamayanlar Hele ümidin taşocağındaki kadınlar İçinde, bir eski orospunun hikâyesi. İçinde, mahalleye yatır olmuş bir uyuyan adam hikâyesi. İçinde, bu büyük dünyadan büyülü kuytulara ve birbirlerine sığınan iki çocuğun hikâyesi yolu, minarenin şerefesine çıkan... Büyük bir çizer olarak zaten edebiyata peri tozları serpmiş olan Engin Ergönültaştan, üzerinde beş sene çalışılmış büyük bir roman
... Ağır demir sokak kapısını dışarıda hızlanıp deli deli savrulan karların üzerine gıcırtılarla kapattılar. Kapıyı kapatır kapatmaz yakındaki caminin minaresinden birden patlayan yatsı ezanı, kalın demir kapının içinden geçti, girişteki boşlukta pul pul dökülmüş rutubetli duvarlara çarpa çarpa karanlığın ortasında çınladı. Karanlığın ve yüksek sesle okunan ezan sesinin içinde, bir nehire giren biri gibi, kısa bir an kıpırtısız, öylece durdular. Annesi nemli duvarda otomatik düğmesini bulup birkaç kere bastı. Işık yanmadı. Kafasına göre çalışıyor, şunu da birtürlü yaptıramadılar. Kat başlarındaki aydınlığa bakan küçük pencerelerdeki kül rengi loşluğa yağan karlar ve karanlık. Karanlığın içinde annesinin kolunun ılıklığı... Meryem, uzun sürmüş ağrılı bir gecede, ateşler içinde, ağrılar ve kâbuslarla uyuduktan sonra, karanlığın ortasında birden uyanıp ağrının tamamen geçtiğini anladığı gecelerden birinde duyduğu huzur ve mutluluğun aynısını duydu. Bir yoksul mahalle peyzajı... Sürüsüne bereket kedi köpek, cam çerçeve, mutfak soba, duvar kaldırım, cami minare değil ama sadece; insan hallerini, kalpleri nazmeden bir peyzaj. İklimle akraba, kâh rüzgârın, kâh yağışların, kâh yaz sıcağının refakatinde, delirmenin ayartısıyla koyun koyuna, kırık gönüllü hayatlar... Çaresizliğin içinde ümidini ve iç huzurunu taştan çıkartan, kimi de çıkartamayanlar Hele ümidin taşocağındaki kadınlar İçinde, bir eski orospunun hikâyesi. İçinde, mahalleye yatır olmuş bir uyuyan adam hikâyesi. İçinde, bu büyük dünyadan büyülü kuytulara ve birbirlerine sığınan iki çocuğun hikâyesi yolu, minarenin şerefesine çıkan... Büyük bir çizer olarak zaten edebiyata peri tozları serpmiş olan Engin Ergönültaştan, üzerinde beş sene çalışılmış büyük bir roman
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat