Milletler ve Milliyetçilik; 1780'den Günümüze Program, Mit, Gerçeklik
Boyut:
131-195-0
Sayfa Sayısı:
224
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2010-10-01
Çeviren:
Osman Akınhay
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%33
indirimli
192,00TL
128,64TL
Havale/EFT ile:
126,07TL
9789755390338
366754
https://www.sehadetkitap.com/urun/milletler-ve-milliyetcilik-1780den-gunumuze-program-mit-gerceklik
Milletler ve Milliyetçilik; 1780'den Günümüze Program, Mit, Gerçeklik
128.64
On dokuzuncu ve yirminci yüzyıl tarihi denince akla gelen ilk isimlerden biri olan E.J. Hobsbawn, Milletler ve Milliyetçilik'te, milletin icadını, tam da yok olmaya başladığı bir tarihsel andan geriye bakarak anlatıyor. Kitap, artık milliyetçiliğin tarihi üzerine bir klasik haline gelmesinin yanında, bir Marksist tarafından milletlerin gelişimi üzerine yazılmış en iyi çalışmalardan biri olma özelliğini taşıyor.
Hobsbawn, milletin nesnel ya da öznel, sabit bir tanımının verilemeyeceğini, çünkü tamamen modern bir kurgu olduğunu ve sürekli değişen bir özellikte olduğunu belirtiyor. Böylece milletlerin "hakiki" bir etnik temele dayanıp dayanmadığı tartışmasını bir kenara bırakıp, kavram olarak milletin politikadaki ve toplumdaki değişim ve başkalaşımlarının izini iki yüzyıl boyunca sürüyor. Yazar milliyetçiliği, siyasal ve milli birimlerin örtüşmesi gereğini savunan bir hat olarak tanımlayarak yola koyuluyor. Yaygın yaklaşımı izleyip İrlanda veya Polonya gibi ezilen milletlerden yola çıkmak yerine öncelikle Fransa ve İngiltere gibi en erken ulus devletleri ele alıyor ve bu milletlerin icadını aslında hiç de bilmediğimizi gösteriyor. Bu noktada dilin rolünü etraflıca tartışan Hobsbawn, bu devletlerin kuruluş aşamasında halkın ancak küçük bir azınlığının "milli" dili bildiğini ve milli/dilsel birliğin ancak bir lehçenin diğerlerine siyasal güç, zorunlu eğitim ve ekonomik zorla hakim gelmesiyle sağlandığını gösteriyor...
On dokuzuncu ve yirminci yüzyıl tarihi denince akla gelen ilk isimlerden biri olan E.J. Hobsbawn, Milletler ve Milliyetçilik'te, milletin icadını, tam da yok olmaya başladığı bir tarihsel andan geriye bakarak anlatıyor. Kitap, artık milliyetçiliğin tarihi üzerine bir klasik haline gelmesinin yanında, bir Marksist tarafından milletlerin gelişimi üzerine yazılmış en iyi çalışmalardan biri olma özelliğini taşıyor.
Hobsbawn, milletin nesnel ya da öznel, sabit bir tanımının verilemeyeceğini, çünkü tamamen modern bir kurgu olduğunu ve sürekli değişen bir özellikte olduğunu belirtiyor. Böylece milletlerin "hakiki" bir etnik temele dayanıp dayanmadığı tartışmasını bir kenara bırakıp, kavram olarak milletin politikadaki ve toplumdaki değişim ve başkalaşımlarının izini iki yüzyıl boyunca sürüyor. Yazar milliyetçiliği, siyasal ve milli birimlerin örtüşmesi gereğini savunan bir hat olarak tanımlayarak yola koyuluyor. Yaygın yaklaşımı izleyip İrlanda veya Polonya gibi ezilen milletlerden yola çıkmak yerine öncelikle Fransa ve İngiltere gibi en erken ulus devletleri ele alıyor ve bu milletlerin icadını aslında hiç de bilmediğimizi gösteriyor. Bu noktada dilin rolünü etraflıca tartışan Hobsbawn, bu devletlerin kuruluş aşamasında halkın ancak küçük bir azınlığının "milli" dili bildiğini ve milli/dilsel birliğin ancak bir lehçenin diğerlerine siyasal güç, zorunlu eğitim ve ekonomik zorla hakim gelmesiyle sağlandığını gösteriyor...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.