Mezar Taşı

Stok Kodu:
9786052315743
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
118
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-10-01
Çeviren:
Yurtseven Şen
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
%8 indirimli
95,00TL
87,40TL
Havale/EFT ile: 78,66TL
9786052315743
534526
Mezar Taşı
Mezar Taşı
87.40
20. yüzyıl sonlarında Ermenilerin Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde gerçekleştirdiği insanlık dışı katliamlar hepimizin hafızasındadır. Seyyat Aran yapılan bu katliamların canlı tanıklarından biri olarak gördüklerinden ve yaşadıklarından edindiği deneyimleri kaleme almış, zulme, işkenceye, muhacirliğe ve yoksulluğa maruz kalan bir ailenin portresini bu romanda çizmiştir. …Mezar taşlarının yontulduğu atölye kalabalıktı. Gelenlerin hepsi şehit olan evladına mezar taşı siparişi verenlerdi. Ağabala Usta, Semender'e sarıldı. Onun da oğlu Şuşa'da şehit olmuştu. Kendi elleriyle yontmuştu oğlunun heykelini. Tanıyanlar “Bu, mezar taşı değil yahu, canlı insandır!” diyorlardı. …Oğlunun askere gitmesine birkaç ay kalsa da Ağabala oğlunu kararından döndürememişti. Mikail liseyiyeni bitirmişti o sene. Ailesinin baskılarına rağmen Gence'deki üniversitelerin hiçbirine başvuru yapmamıştı. “Şimdi tahsil zamanı değil, Ermeniler Gökgöl'deler. Onların yarın öbür gün Gence'ye yürümeyecekleri ne malum? Bunu yaptıklarında okumamız mı gerek yoksa silah alıp atalarımızın mezarınıkorumamız mı?” Babası bakakalmıştı. “Bu çocuklar ne çabuk büyüdüler, ne zaman böyle akıllandılar?” Oğlunun sözleri oldukça mantıklıydı. Gerçekten de vatan olmadıktan sonra tahsilmiş, üniversiteymiş neye yarardı!
20. yüzyıl sonlarında Ermenilerin Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde gerçekleştirdiği insanlık dışı katliamlar hepimizin hafızasındadır. Seyyat Aran yapılan bu katliamların canlı tanıklarından biri olarak gördüklerinden ve yaşadıklarından edindiği deneyimleri kaleme almış, zulme, işkenceye, muhacirliğe ve yoksulluğa maruz kalan bir ailenin portresini bu romanda çizmiştir. …Mezar taşlarının yontulduğu atölye kalabalıktı. Gelenlerin hepsi şehit olan evladına mezar taşı siparişi verenlerdi. Ağabala Usta, Semender'e sarıldı. Onun da oğlu Şuşa'da şehit olmuştu. Kendi elleriyle yontmuştu oğlunun heykelini. Tanıyanlar “Bu, mezar taşı değil yahu, canlı insandır!” diyorlardı. …Oğlunun askere gitmesine birkaç ay kalsa da Ağabala oğlunu kararından döndürememişti. Mikail liseyiyeni bitirmişti o sene. Ailesinin baskılarına rağmen Gence'deki üniversitelerin hiçbirine başvuru yapmamıştı. “Şimdi tahsil zamanı değil, Ermeniler Gökgöl'deler. Onların yarın öbür gün Gence'ye yürümeyecekleri ne malum? Bunu yaptıklarında okumamız mı gerek yoksa silah alıp atalarımızın mezarınıkorumamız mı?” Babası bakakalmıştı. “Bu çocuklar ne çabuk büyüdüler, ne zaman böyle akıllandılar?” Oğlunun sözleri oldukça mantıklıydı. Gerçekten de vatan olmadıktan sonra tahsilmiş, üniversiteymiş neye yarardı!
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat