Metamorfoz: İstanbul´da Bir Ademin Dönüşümü; Bütün Kentler Ölümlüdür İstanbul Hariç

Stok Kodu:
9789944742849
Boyut:
145-215-0
Sayfa Sayısı:
240
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-04-27
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
92,00TL
84,64TL
Havale/EFT ile: 82,95TL
9789944742849
400961
Metamorfoz: İstanbul´da Bir Ademin Dönüşümü; Bütün Kentler Ölümlüdür İstanbul Hariç
Metamorfoz: İstanbul´da Bir Ademin Dönüşümü; Bütün Kentler Ölümlüdür İstanbul Hariç
84.64
Mehmet Ballı'dan bir tarihi roman daha: İstanbul'da bir âdemin dönüşümü Metamorfoz. Dolandırıcılığın filozofu bir âdemin zihinsel dönüşümünü bilinç akışı tekniği ile kaleme alan yazar, İstanbul'da küllenen tarihi bitpazarlarını anlatıyor. İstanbul'un yakın tarihinin sosyo-ekonomik ve kültürel kesitini içeren bu romanda; "Taşı toprağı altın" diye İstanbul gelerek işsiz güçsüz kalan saf insanların, -yalanın endazesini- kullanarak nasıl dolandırıldıklarını yalnızca kriminal vakıalar olarak yansıtmayıp meziyet ve maharetleri, kişilik özellikleri ve insani yönleriyle anlatılıyor. Hapishanede, hayatında geçen olayların ruh çizginde yaptığı kalıcı tesirleri bilinçaltında sorgulayarak dönüşüm türbülansına giren ve rızkını artık bitpazarlarında aramaya başlayan romanın baş kahramanı Topkapı Tarihi Bitpazarında tanıştığı velî bir kul sayesinde Cibalibaba Dergâhı'na intisap edip, orada öğrendiği tasavvufla -sevdiğine kalbinden yürüyüp- insan-ı kamile erişir. Çoğumuzun bilmediği, hemen yanıbaşımızdaki, bitpazarlarının sırlı öyküsü ve her kaybettiğimiz değerlerden biri; yüzyıllardan beri süre gelen tarihi bitpazarlarının kapatılarak yok edilmesi... Buna rağmen hala devam edegelen o pazarlarının kesif yoksullukları... Ve tüm bunları göğsünde taşıyan mahzun ama aziz bir kent: Bütün kentler ölümlüdür İstanbul hariç! ... Kaç asır yaşadınız siz ihtişamlı, Ayasofya ve sütkardeşi Sultanahmet... Seninle asırları bekleyen iklimleri, harmanında savuran çınarlar gibisiniz. İşte belki de bu yüzden çınarlar bekler yaşlanan zamanın gölgesinde... Ve koyu gölgeler sarıp sarmalar bütün akşamları. Gün yeniden doğar yaşanmış taşlar üstüne. Yeşilin en hafifinden bir dokunuş değer gözlere. Selama durur hüzün, selama durur tarih... Hüzün ve tarih ne kadar yakışır birbirine, belki de birlikte yaşlandıkları içindir. Belki de ezel ve ebede var oldukları içindir. İçinden sessiz gemiler geçer. Uzaklar yolculuklara demir atıyor. Bilinmez bir vakitte bilinmez ses bölüyor yolculukları...
Mehmet Ballı'dan bir tarihi roman daha: İstanbul'da bir âdemin dönüşümü Metamorfoz. Dolandırıcılığın filozofu bir âdemin zihinsel dönüşümünü bilinç akışı tekniği ile kaleme alan yazar, İstanbul'da küllenen tarihi bitpazarlarını anlatıyor. İstanbul'un yakın tarihinin sosyo-ekonomik ve kültürel kesitini içeren bu romanda; "Taşı toprağı altın" diye İstanbul gelerek işsiz güçsüz kalan saf insanların, -yalanın endazesini- kullanarak nasıl dolandırıldıklarını yalnızca kriminal vakıalar olarak yansıtmayıp meziyet ve maharetleri, kişilik özellikleri ve insani yönleriyle anlatılıyor. Hapishanede, hayatında geçen olayların ruh çizginde yaptığı kalıcı tesirleri bilinçaltında sorgulayarak dönüşüm türbülansına giren ve rızkını artık bitpazarlarında aramaya başlayan romanın baş kahramanı Topkapı Tarihi Bitpazarında tanıştığı velî bir kul sayesinde Cibalibaba Dergâhı'na intisap edip, orada öğrendiği tasavvufla -sevdiğine kalbinden yürüyüp- insan-ı kamile erişir. Çoğumuzun bilmediği, hemen yanıbaşımızdaki, bitpazarlarının sırlı öyküsü ve her kaybettiğimiz değerlerden biri; yüzyıllardan beri süre gelen tarihi bitpazarlarının kapatılarak yok edilmesi... Buna rağmen hala devam edegelen o pazarlarının kesif yoksullukları... Ve tüm bunları göğsünde taşıyan mahzun ama aziz bir kent: Bütün kentler ölümlüdür İstanbul hariç! ... Kaç asır yaşadınız siz ihtişamlı, Ayasofya ve sütkardeşi Sultanahmet... Seninle asırları bekleyen iklimleri, harmanında savuran çınarlar gibisiniz. İşte belki de bu yüzden çınarlar bekler yaşlanan zamanın gölgesinde... Ve koyu gölgeler sarıp sarmalar bütün akşamları. Gün yeniden doğar yaşanmış taşlar üstüne. Yeşilin en hafifinden bir dokunuş değer gözlere. Selama durur hüzün, selama durur tarih... Hüzün ve tarih ne kadar yakışır birbirine, belki de birlikte yaşlandıkları içindir. Belki de ezel ve ebede var oldukları içindir. İçinden sessiz gemiler geçer. Uzaklar yolculuklara demir atıyor. Bilinmez bir vakitte bilinmez ses bölüyor yolculukları...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat