Medyamorfoz

Stok Kodu:
9789757112846
Boyut:
195-130-0
Sayfa Sayısı:
128
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1996-12-30
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%28 indirimli
130,00TL
93,60TL
Havale/EFT ile: 88,92TL
9789757112846
370046
Medyamorfoz
Medyamorfoz
93.60
Medyamorfozda Türk medyasının değişim-dönüşüm devrelerini sergilemeye çalıştım. Güncelliği izlerken son 10 yıl içinde gazetecilerin, muhabirlerin, yazarların, gazete patronlarının bu arada biz okurların nasıl ve neden değiştiğini anlamak gerekiyordu. Değişimin olumlu ve olumsuz yanlarını irdelerken, yozlaşma ve çürümenin kaçınılmaz olmadığına hep inandım. Ragıp Duran Medya global krizde Ragıp Duran: Medya konusundaki tartışma bitmeyecek ama vahim olan bizim medya tartışmalarımızın çerçevesini öldürülen, hapse giren gazeteci arkadaşlarımızın oluşturması. Bunlar Batı'da 18. ve 19. yüzyılda örneklerine rastladığımız türden şeyler. Ragıp Duran yıllardır evinin önünü süpürme uğraşı veren gazetecilerden. 'Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar' sözünü doğrulatırcasına, pekçok farklı yayın organında çalıştı, fikirlerini açıkladığı için hapis yattı, son olarak Harvard Üniversitesi'nde bir gazetecilik programı için bulunduktan sonra tekrar Türkiye'ye döndü. Ayağının tozuyla da Avesta Yayınları'ndan Medyamorfoz isimli kitabını çıkarttı. Medyamorfoz, Türk medyasında son yıllarda yaşanan 'metamorfoz' ve çürümeye işaret ediyor. Ragıp Duran, çalışmasına gazeteler ve insanlar arasındaki benzerliğe dikkat çekerek başlıyor. Yani insanlar gibi gazetelerin de sarışını, esmeri, asık suratlısı, kravatlısı, şalvarlısı hatta zencisi bile var. Ragıp Duran, hayatın en önemli unsuru insan olduğu için hayatın içinde var olan diğer ögelerin de insana benzetilebileceğinin altını çizerek, şu çarpıcı tespiti yapıyor: Tıpkı insanlar gibi gazeteler de değişebiliyor. Küçükken haylaz, isyankar, tembel bir çocuk büyüdüğünde aklı başında ve düzen yanlısı haline gelebiliyor. Gazetelerin tarihine baktığınızda da bu tür gelişmeler görebiliyoruz. Gazeteler topluma benzer Ragıp Duran her ülkenin gazetelerinin içinden çıktığı topluma benzediği görüşünde. Peki bu düşünce, 'gazeteleri etik yanlışlar konusunda suçlamak anlamsız, bu topluma bu medya' sorusunu gündeme getirmiyor mu? Duran'a göre gazete toplumsal bir ürün olduğu için kaçınılmaz olarak, içinden çıktığı toplumun geleneklerinden ve tarihinden etkileniyor. Mesela CNN, ancak ABD gibi bir dünya devi tarafından ortaya çıkarılabilecek ulusötesi bir televizyon şebekesi. Le Monde ya da Liberation ancak Fransız kültüründe olabilir. Türkiye'deki durum ise bundan biraz farklı. Duran'ın tespitlerine göre, Türk medyası, Türk toplumundan çok daha fazla yozlaşmış durumda. Özellikle de mevcut düzene daha fazla uyum sağlamış olan egemen medyada bir çürümüşlük hakim. Ragıp Duran, "Çok temiz bir toplumumuz yok belki ama bugün toplumla birebir düzeyde bir medya olacaksa, o medya bugünkünden daha iyi olacaktır. Yapılan araştırmalar, halkın medyaya güvenmediği ve medyadan daha fazlasını beklediği yönünde" diyor. Medya krizi Dünya'nın sorunu Medyadaki sorunların Türkiye'ye özgü olmadığı da Ragıp Duran'ın tespitleri arasında. Duran'a göre medya global bir krizde. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde yapılan anket sonuçlarına bakıldığında da insanlar medya organlarına yeteri kadar güven duymuyor. Türkiye'de son zamanlarda eskiden hiç olmadığı kadar medya eleştirisi yapılıyor. Bu konuda internet ortamının katkısı da önemli ölçüde. Ancak Ragıp Duran'ın bu konuda da kuşkuları var: "Keşke herkesin katıldığı özgür bir medya tartışma ortamı yaşasak. Askerin birisi bir belge sızdırıp, bu belgeyi gazetelerde yayınlatıyor. Onun üzerine bir insan vuruluyor. Bazı gazeteci arkadaşlarımız işlerinden oluyor. Batı'daki tartışma bu değil. Medya konusundaki tartışma bitmeyecek ama vahim olan bizim medya tartışmalarımızın çerçevesini öldürülen, hapse giren gazeteci arkadaşlarımız oluşturuyor. Bunlar Batı'da 18. ve 19. yüzyılda örneklerine rastladığımız türden şeyler." Basının medyaya dönüşmesi Ragıp Duran'ın Türk medyasını incelerken işaret ettiği önemli hususlardan birisi de, Türkiye'de basının 'medya' ya dönüşmesi. Duran'a göre hiçbir isim nötr değil. Her ismin ideolojik bir altyapısı var. O bakımdan dilimize 1980'li yıllardan sonra giren 'medya' sözcüğü anlamlı. Eskiden zanaat kurallarına göre yapılan bir meslek olan gazetecilik şimdi sanayi sektörü oldu ve sanayinin kuralları işlemeye başladı. Bozulmaya giden bir süreç izliyor gazetecilik. Bozulmaya giden sürecin önemli işaretlerinden birisi de, temel işlevi haber vermek olan basın organlarının, fikirlere daha fazla ağırlık vermeleri. Ragıp Duran Türk medyasının günümüzde tüketicisini tam anlamıyla bir bilgi bombardımanına tuttuğu tespitini yapıyor. Bunun sonucunda da muhabirin kıymeti azalıyor, yazarlar öne çıkıyor. Ragıp Duran'ın medya ile ilgili tespitlerinde medyadaki sanal gerçek ilişkisi de güncelle paralel. Duran'a göre medyada gerçekten ziyade artık sanal ve imaja dönük olan önem kazanıyor. İçerik önemsiz hale geldi ve herkes vitrine bakıyor. Arkası çürük olmasına karşın vitrin çok güzel. Görünenle içerik arasındaki ilişkide bir terslik var. Gazeteci olmak için... Türkiye'de en kolay edinilen mesleklerden birisi gazetecilik. İlgili ilgisiz herkesin cebinde basın kartı var. Medyamorfoz'da verilen örnek ise bu işin bizde ne kadar ucuzlatıldığını net olarak açıklıyor. Fransa ve İngiltere'de gazetecilik yapabilmek için gerekli şartlar: Öncelikle bir yüksekokul ya da gazetecilik okulundan mezun olmak. Daha sonra sendikanın düzenlediği 6 aylık temel gazetecilik kurslarına katılmak. Sonra bir taşra gazetesinde 3 yıl çalışmak. Daha sonra merkeze gelip yine sendikanın 6 aylık yetkinleşme kursunu tamamlamak. Bundan sonra doğruluk ve dakiklik kazanmak için 3 yıllığına bir uzman yayına gitmek. Sonra yine 6 aylık bir staj döneminden sonra ulusal bir gazetede muhabir yardımcısı olarak işe başlayabilirsiniz. Zafer Özcan, Zaman Gazetesi, 05.12.2000
Medyamorfozda Türk medyasının değişim-dönüşüm devrelerini sergilemeye çalıştım. Güncelliği izlerken son 10 yıl içinde gazetecilerin, muhabirlerin, yazarların, gazete patronlarının bu arada biz okurların nasıl ve neden değiştiğini anlamak gerekiyordu. Değişimin olumlu ve olumsuz yanlarını irdelerken, yozlaşma ve çürümenin kaçınılmaz olmadığına hep inandım. Ragıp Duran Medya global krizde Ragıp Duran: Medya konusundaki tartışma bitmeyecek ama vahim olan bizim medya tartışmalarımızın çerçevesini öldürülen, hapse giren gazeteci arkadaşlarımızın oluşturması. Bunlar Batı'da 18. ve 19. yüzyılda örneklerine rastladığımız türden şeyler. Ragıp Duran yıllardır evinin önünü süpürme uğraşı veren gazetecilerden. 'Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar' sözünü doğrulatırcasına, pekçok farklı yayın organında çalıştı, fikirlerini açıkladığı için hapis yattı, son olarak Harvard Üniversitesi'nde bir gazetecilik programı için bulunduktan sonra tekrar Türkiye'ye döndü. Ayağının tozuyla da Avesta Yayınları'ndan Medyamorfoz isimli kitabını çıkarttı. Medyamorfoz, Türk medyasında son yıllarda yaşanan 'metamorfoz' ve çürümeye işaret ediyor. Ragıp Duran, çalışmasına gazeteler ve insanlar arasındaki benzerliğe dikkat çekerek başlıyor. Yani insanlar gibi gazetelerin de sarışını, esmeri, asık suratlısı, kravatlısı, şalvarlısı hatta zencisi bile var. Ragıp Duran, hayatın en önemli unsuru insan olduğu için hayatın içinde var olan diğer ögelerin de insana benzetilebileceğinin altını çizerek, şu çarpıcı tespiti yapıyor: Tıpkı insanlar gibi gazeteler de değişebiliyor. Küçükken haylaz, isyankar, tembel bir çocuk büyüdüğünde aklı başında ve düzen yanlısı haline gelebiliyor. Gazetelerin tarihine baktığınızda da bu tür gelişmeler görebiliyoruz. Gazeteler topluma benzer Ragıp Duran her ülkenin gazetelerinin içinden çıktığı topluma benzediği görüşünde. Peki bu düşünce, 'gazeteleri etik yanlışlar konusunda suçlamak anlamsız, bu topluma bu medya' sorusunu gündeme getirmiyor mu? Duran'a göre gazete toplumsal bir ürün olduğu için kaçınılmaz olarak, içinden çıktığı toplumun geleneklerinden ve tarihinden etkileniyor. Mesela CNN, ancak ABD gibi bir dünya devi tarafından ortaya çıkarılabilecek ulusötesi bir televizyon şebekesi. Le Monde ya da Liberation ancak Fransız kültüründe olabilir. Türkiye'deki durum ise bundan biraz farklı. Duran'ın tespitlerine göre, Türk medyası, Türk toplumundan çok daha fazla yozlaşmış durumda. Özellikle de mevcut düzene daha fazla uyum sağlamış olan egemen medyada bir çürümüşlük hakim. Ragıp Duran, "Çok temiz bir toplumumuz yok belki ama bugün toplumla birebir düzeyde bir medya olacaksa, o medya bugünkünden daha iyi olacaktır. Yapılan araştırmalar, halkın medyaya güvenmediği ve medyadan daha fazlasını beklediği yönünde" diyor. Medya krizi Dünya'nın sorunu Medyadaki sorunların Türkiye'ye özgü olmadığı da Ragıp Duran'ın tespitleri arasında. Duran'a göre medya global bir krizde. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde yapılan anket sonuçlarına bakıldığında da insanlar medya organlarına yeteri kadar güven duymuyor. Türkiye'de son zamanlarda eskiden hiç olmadığı kadar medya eleştirisi yapılıyor. Bu konuda internet ortamının katkısı da önemli ölçüde. Ancak Ragıp Duran'ın bu konuda da kuşkuları var: "Keşke herkesin katıldığı özgür bir medya tartışma ortamı yaşasak. Askerin birisi bir belge sızdırıp, bu belgeyi gazetelerde yayınlatıyor. Onun üzerine bir insan vuruluyor. Bazı gazeteci arkadaşlarımız işlerinden oluyor. Batı'daki tartışma bu değil. Medya konusundaki tartışma bitmeyecek ama vahim olan bizim medya tartışmalarımızın çerçevesini öldürülen, hapse giren gazeteci arkadaşlarımız oluşturuyor. Bunlar Batı'da 18. ve 19. yüzyılda örneklerine rastladığımız türden şeyler." Basının medyaya dönüşmesi Ragıp Duran'ın Türk medyasını incelerken işaret ettiği önemli hususlardan birisi de, Türkiye'de basının 'medya' ya dönüşmesi. Duran'a göre hiçbir isim nötr değil. Her ismin ideolojik bir altyapısı var. O bakımdan dilimize 1980'li yıllardan sonra giren 'medya' sözcüğü anlamlı. Eskiden zanaat kurallarına göre yapılan bir meslek olan gazetecilik şimdi sanayi sektörü oldu ve sanayinin kuralları işlemeye başladı. Bozulmaya giden bir süreç izliyor gazetecilik. Bozulmaya giden sürecin önemli işaretlerinden birisi de, temel işlevi haber vermek olan basın organlarının, fikirlere daha fazla ağırlık vermeleri. Ragıp Duran Türk medyasının günümüzde tüketicisini tam anlamıyla bir bilgi bombardımanına tuttuğu tespitini yapıyor. Bunun sonucunda da muhabirin kıymeti azalıyor, yazarlar öne çıkıyor. Ragıp Duran'ın medya ile ilgili tespitlerinde medyadaki sanal gerçek ilişkisi de güncelle paralel. Duran'a göre medyada gerçekten ziyade artık sanal ve imaja dönük olan önem kazanıyor. İçerik önemsiz hale geldi ve herkes vitrine bakıyor. Arkası çürük olmasına karşın vitrin çok güzel. Görünenle içerik arasındaki ilişkide bir terslik var. Gazeteci olmak için... Türkiye'de en kolay edinilen mesleklerden birisi gazetecilik. İlgili ilgisiz herkesin cebinde basın kartı var. Medyamorfoz'da verilen örnek ise bu işin bizde ne kadar ucuzlatıldığını net olarak açıklıyor. Fransa ve İngiltere'de gazetecilik yapabilmek için gerekli şartlar: Öncelikle bir yüksekokul ya da gazetecilik okulundan mezun olmak. Daha sonra sendikanın düzenlediği 6 aylık temel gazetecilik kurslarına katılmak. Sonra bir taşra gazetesinde 3 yıl çalışmak. Daha sonra merkeze gelip yine sendikanın 6 aylık yetkinleşme kursunu tamamlamak. Bundan sonra doğruluk ve dakiklik kazanmak için 3 yıllığına bir uzman yayına gitmek. Sonra yine 6 aylık bir staj döneminden sonra ulusal bir gazetede muhabir yardımcısı olarak işe başlayabilirsiniz. Zafer Özcan, Zaman Gazetesi, 05.12.2000
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat