9786258105179
554356
https://www.sehadetkitap.com/urun/medeniyet-hastaliklari
Medeniyet Hastalıkları
111.60
Sadece birkaç bin yıldır medeniyetler yaratıyoruz; oysa milyonlarca yıllık bir
arboreal becerimiz, daha sonra yüz binlerce yıllık savan yaşamımız ve on
binlerce yıllık mağara yaşamı deneyimimiz var. İçimizdeki dikilen insansının,
yabaninin ve mağara adamının kendimizi içine hapsettiğimiz beton şehirlere
uyum sağlaması için henüz pek az süre tanınmıştır ve bu şehirler barınmadan
başka güvenlik, hijyen, beslenme, sağlıklı kalma, iletişim, eş bulma ve üreme gibi
bütün bir yaşam döngümüzü belirlemektedir ama biz içimizdeki mağara
adamının çığlıklarına kulaklarımızı tıkayıp ayağımıza çok dar gelen bu pabuçlarla
yol almaya devam ediyoruz.
“Medeniyet hastalıkları”nın bu evrimsel yanı hemen her zaman ve tamamen
gözden kaçırılmaktadır. Üstelik bu yaşam tarzının zararları epidemiyolojik
çalışmalarla gösterilmiştir ve artık iyi bilinmektedir. Doktorlar hastalarına abur
cubur yememe, hareket etme ve sigarayı bırakma tavsiyeleri veriyorlar, bu
tavsiyelerin sadece sonuncusu spesifik bir hedefe yöneliktir, diğerlerinin ne
anlama geldiğini doktor da bilmez. Ama hiçbir doktor hastasına gökyüzünü
seyretmeye zaman ayırmasını, daha erken yaşta çocuk sahibi olmasını, interneti
çok kullanmamasını, geceleri ışıkları kısmasını ve erken uyumasını, çıplak ayakla
yürümesini tavsiye etmemektedir.
Medeniyet hastalıklarının, beceriksiz avcının boomerangı gibi geri dönerek
toplumumuza yüklediği maliyet kabul edilebilir olmaktan çok uzaktır ve tedaviyi
ilaç reçeteleri ve genetik mühendisliği gibi pahalı çözüm arayışlarında değil, basit
iki davranışın değiştirilmesinin başarılmasında aramak zorundayız: Hareket ve
sağlıklı beslenme. Bisküvit krallarının servetlerini büyütmekten vazgeçmelerini
bekleyemeyiz, ama ürünlerinin tüketilmesine tütün mamulleri gibi sınırlamalar
getirilebilir. Motorlu araç üreticilerinin dayanılmaz baskısı ve araç sahibi olmaya
duyduğumuz dizginlenemez istek, belki de genlerimiz, birlikte şehirlerimizi
yaşanması neredeyse imkânsız zor çevrelere dönüştürüyor; yürümek ve bisiklete
binmenin mümkün olduğu kentsel çevrelerin yaratılması aynı zamanda gürültü
ve hava kirliliği gibi pek çok bağlı sorunun çözümüne katkıda bulunabilir. Yeni
teşhis ve tedavi teknolojileriyle ve yeni ilaç araştırmalarıyla sadece bir kısır
döngü yangınına odun taşımaktayız, parası ve zamanı olanlar kaybettikleri
fitliklerini “gym” salonlarında ve anjiyo odalarında beyhude aramaktadırlar; bu
bütçeler çok daha ucuz ve etkili koruyucu önlemlere ayrılırsa hem sağlık hem de
verim çok daha kolaylıkla artırılabilir.
Medeniyet hastalıklarını kendi ellerimizle yarattık; ortadan kaldırılmaları da
tamamen bizim davranışlarımıza bağlıdır ve başka sorumlu aramaktan
vazgeçerek kendi bedenimiz, kişiliğimiz ve çevremize saygılı olmayı
öğrenmekten başka çaremiz bulunmamaktadır.
Sadece birkaç bin yıldır medeniyetler yaratıyoruz; oysa milyonlarca yıllık bir
arboreal becerimiz, daha sonra yüz binlerce yıllık savan yaşamımız ve on
binlerce yıllık mağara yaşamı deneyimimiz var. İçimizdeki dikilen insansının,
yabaninin ve mağara adamının kendimizi içine hapsettiğimiz beton şehirlere
uyum sağlaması için henüz pek az süre tanınmıştır ve bu şehirler barınmadan
başka güvenlik, hijyen, beslenme, sağlıklı kalma, iletişim, eş bulma ve üreme gibi
bütün bir yaşam döngümüzü belirlemektedir ama biz içimizdeki mağara
adamının çığlıklarına kulaklarımızı tıkayıp ayağımıza çok dar gelen bu pabuçlarla
yol almaya devam ediyoruz.
“Medeniyet hastalıkları”nın bu evrimsel yanı hemen her zaman ve tamamen
gözden kaçırılmaktadır. Üstelik bu yaşam tarzının zararları epidemiyolojik
çalışmalarla gösterilmiştir ve artık iyi bilinmektedir. Doktorlar hastalarına abur
cubur yememe, hareket etme ve sigarayı bırakma tavsiyeleri veriyorlar, bu
tavsiyelerin sadece sonuncusu spesifik bir hedefe yöneliktir, diğerlerinin ne
anlama geldiğini doktor da bilmez. Ama hiçbir doktor hastasına gökyüzünü
seyretmeye zaman ayırmasını, daha erken yaşta çocuk sahibi olmasını, interneti
çok kullanmamasını, geceleri ışıkları kısmasını ve erken uyumasını, çıplak ayakla
yürümesini tavsiye etmemektedir.
Medeniyet hastalıklarının, beceriksiz avcının boomerangı gibi geri dönerek
toplumumuza yüklediği maliyet kabul edilebilir olmaktan çok uzaktır ve tedaviyi
ilaç reçeteleri ve genetik mühendisliği gibi pahalı çözüm arayışlarında değil, basit
iki davranışın değiştirilmesinin başarılmasında aramak zorundayız: Hareket ve
sağlıklı beslenme. Bisküvit krallarının servetlerini büyütmekten vazgeçmelerini
bekleyemeyiz, ama ürünlerinin tüketilmesine tütün mamulleri gibi sınırlamalar
getirilebilir. Motorlu araç üreticilerinin dayanılmaz baskısı ve araç sahibi olmaya
duyduğumuz dizginlenemez istek, belki de genlerimiz, birlikte şehirlerimizi
yaşanması neredeyse imkânsız zor çevrelere dönüştürüyor; yürümek ve bisiklete
binmenin mümkün olduğu kentsel çevrelerin yaratılması aynı zamanda gürültü
ve hava kirliliği gibi pek çok bağlı sorunun çözümüne katkıda bulunabilir. Yeni
teşhis ve tedavi teknolojileriyle ve yeni ilaç araştırmalarıyla sadece bir kısır
döngü yangınına odun taşımaktayız, parası ve zamanı olanlar kaybettikleri
fitliklerini “gym” salonlarında ve anjiyo odalarında beyhude aramaktadırlar; bu
bütçeler çok daha ucuz ve etkili koruyucu önlemlere ayrılırsa hem sağlık hem de
verim çok daha kolaylıkla artırılabilir.
Medeniyet hastalıklarını kendi ellerimizle yarattık; ortadan kaldırılmaları da
tamamen bizim davranışlarımıza bağlıdır ve başka sorumlu aramaktan
vazgeçerek kendi bedenimiz, kişiliğimiz ve çevremize saygılı olmayı
öğrenmekten başka çaremiz bulunmamaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.