9786052603901
595584
https://www.sehadetkitap.com/urun/mamak-gunlugu-1980-1989
Mamak Günlüğü 1980-1989
217.00
Mamak Askeri Cezaevi, Ankara Emniyet'indeki DAL'la birlikte 12 Eylül döneminin ilk iki işkence laboratuvarından biridir.
Birbirini tamamlayan bu iki laboratuvar 12 Eylül dönemine damga vurmuştur. İşkencenin son derece sistematikleştirildiği
bu kurumlardaki uygulamalar, sonraki dönemlerde başta Diyarbakır Cezaevi olmak üzere, yurt çapındaki tüm işkence
merkezlerinde gündeme getirildiler. Bu iki kurumun ana aktörleri de sonraki yıllarda ordu, polis ve MİT'in önde gelen
isimleri arasında yerlerini aldılar.
12 Eylül döneminde cezaevindeki işkenceden ilk ölüm Mamak'ta, polis işkencesinden ilk ölümler de DAL'da gerçekleşti.
12 Eylül sonrasındaki uzun süreli ilk açlık grevi Mamak'ta yaşandı. Buna rağmen en uzun sistematik işkence ve
kişiliksizleştirme uygulamaları Mamak'ta sürdü. Devlet politikaları, en etkili şekil ve en “uygun” dozlarda Ankara'da
uygulanıyordu. Ne Diyarbakır'daki gibi “aşırıya kaçılıyor” ne de İstanbul ya da başka yerlerdeki cezaevleri kadar nispi bir
“yumuşaklık” ile davranılıyordu. Tabii ki bu tablo, “direniş geleneği” açısından 1980'lerin sonlarından 1990'lı yılların
sonlarına dek devrimciler arasında önemli tartışmalara neden oldu. Mamak'taki devrimciler, özellikle de ana kümeyi
oluşturan Devrimci Yol hareketi, haklı/haksız pek çok eleştiriye maruz kaldı.
Mamak Cezaevi ile ilgili pek çok kitap yayınlandı ancak bunlar genellikle belli dönem ve mekanlarla sınırlıydı. Bu kitabın
diğerlerinden önemli bir farkı, Fikret Doğan'ın 80'li yıllar boyunca Mamak Cezaevinin tüm bloklarında farklı zamanlarda
kalmış olması ve Mamak'ın siyasi tutuklulara kapatıldığı son demlerine dek orada yaşayarak oradaki tüm mekan ve
dönemlere tanıklık etmiş olmasıdır.
Ayrıca yazar, Ana Devrimci Yol davasında yer almakla birlikte kitaba öz eleştirel bir bakışı da yansıtabilmiştir. Kitabın bir
diğer değerli yönü ise günlük şeklinde yazılmış olmasıdır. Yazar, kitabını 1991'de Mamak'tan sonra nakledildikleri Ceyhan
Cezaevinde bitirmiş ve ham haliyle bir kenara koymuş; her şeye daha serinkanlı bakılabileceği günümüzde su yüzüne
çıkarmıştır. Kitap çok insani bir bakışla içerdeki yaşamı, işkenceyi ve direnişi gerçekçi biçimde, kimi zaman da mizahi bir
gözle ele almaktadır.
Mamak Askeri Cezaevi, Ankara Emniyet'indeki DAL'la birlikte 12 Eylül döneminin ilk iki işkence laboratuvarından biridir.
Birbirini tamamlayan bu iki laboratuvar 12 Eylül dönemine damga vurmuştur. İşkencenin son derece sistematikleştirildiği
bu kurumlardaki uygulamalar, sonraki dönemlerde başta Diyarbakır Cezaevi olmak üzere, yurt çapındaki tüm işkence
merkezlerinde gündeme getirildiler. Bu iki kurumun ana aktörleri de sonraki yıllarda ordu, polis ve MİT'in önde gelen
isimleri arasında yerlerini aldılar.
12 Eylül döneminde cezaevindeki işkenceden ilk ölüm Mamak'ta, polis işkencesinden ilk ölümler de DAL'da gerçekleşti.
12 Eylül sonrasındaki uzun süreli ilk açlık grevi Mamak'ta yaşandı. Buna rağmen en uzun sistematik işkence ve
kişiliksizleştirme uygulamaları Mamak'ta sürdü. Devlet politikaları, en etkili şekil ve en “uygun” dozlarda Ankara'da
uygulanıyordu. Ne Diyarbakır'daki gibi “aşırıya kaçılıyor” ne de İstanbul ya da başka yerlerdeki cezaevleri kadar nispi bir
“yumuşaklık” ile davranılıyordu. Tabii ki bu tablo, “direniş geleneği” açısından 1980'lerin sonlarından 1990'lı yılların
sonlarına dek devrimciler arasında önemli tartışmalara neden oldu. Mamak'taki devrimciler, özellikle de ana kümeyi
oluşturan Devrimci Yol hareketi, haklı/haksız pek çok eleştiriye maruz kaldı.
Mamak Cezaevi ile ilgili pek çok kitap yayınlandı ancak bunlar genellikle belli dönem ve mekanlarla sınırlıydı. Bu kitabın
diğerlerinden önemli bir farkı, Fikret Doğan'ın 80'li yıllar boyunca Mamak Cezaevinin tüm bloklarında farklı zamanlarda
kalmış olması ve Mamak'ın siyasi tutuklulara kapatıldığı son demlerine dek orada yaşayarak oradaki tüm mekan ve
dönemlere tanıklık etmiş olmasıdır.
Ayrıca yazar, Ana Devrimci Yol davasında yer almakla birlikte kitaba öz eleştirel bir bakışı da yansıtabilmiştir. Kitabın bir
diğer değerli yönü ise günlük şeklinde yazılmış olmasıdır. Yazar, kitabını 1991'de Mamak'tan sonra nakledildikleri Ceyhan
Cezaevinde bitirmiş ve ham haliyle bir kenara koymuş; her şeye daha serinkanlı bakılabileceği günümüzde su yüzüne
çıkarmıştır. Kitap çok insani bir bakışla içerdeki yaşamı, işkenceyi ve direnişi gerçekçi biçimde, kimi zaman da mizahi bir
gözle ele almaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.