Makedonya Gamzesi; Osmanlının Çıkamadığı Jön Türk Tüneli

Stok Kodu:
9789944118439
Boyut:
130-195-0
Sayfa Sayısı:
200
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2009-01-07
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%33 indirimli
17,59TL
11,79TL
Havale/EFT ile: 10,61TL
9789944118439
647293
Makedonya Gamzesi; Osmanlının Çıkamadığı Jön Türk Tüneli
Makedonya Gamzesi; Osmanlının Çıkamadığı Jön Türk Tüneli
11.79
Jön Türkler, Harekat Ordusu ve düzmece bir 31 Mart Vakası... Makedonya Gamzesi, dönemin siyasi ve sosyal şartlarını bir arada anlatan yetkin bir kalemin romanı. Batılılaşma yolundaki Osmanlı'nın sancılarını, çağın belirsizliğini, Sultan Abdülhamid'e karşı yapılan örgütlenmeleri gerçek kişilikleriyle birlikte ele alan roman, aynı zamanda yazar Üstün İnanç'ın, otantik bir İstanbul aşığı, yetenekli bir İstanbul tadımlayıcısı olduğu kadar, birikimli bir gözlem ve tasvir ustası olduğunu da ispatlıyor. "Bakınız efendim! Ben büyüklerime hürmeti her zaman şiar edinmişimdir... Ancak memleket davası olunca bu tavrım değişir. Vazifem, Erkân-ı Harbiye Riyaseti'nde İstihbarat Şube müdürlüğüdür. Pek çok şey biliyorum! Bunların arasında sizin ve Selim Sırrı Bey'in askeri ayaklandırmayı tezgâhladığınız malumatı da vardır! Teyakkuza davetim bu husus içindi... Siz feylesof olduğunuza göre makulü düşünmeli, ona göre hareket etmeli değil misiniz? Memleket, felakete sürüklenirse perişan olmayanımız mı kalır?" "Yani askeri ayaklandıracaksınız, kan gövdeyi götürecek, bu tertibinizi de Sultan Abdülhamid'e boca edeceksiniz. Yani tezgâhınıza kurban gidecek?.." Rıza Tevfik başka tarafa bakarak cevap verdi: "Siyasette böyle şeyler olur!" Fehmi sert bir şekilde ayağa kalktı: "Olur ama acı olur! Vah memleketim, vah insanlarım!" (Tanıtım Yazısından)
Jön Türkler, Harekat Ordusu ve düzmece bir 31 Mart Vakası... Makedonya Gamzesi, dönemin siyasi ve sosyal şartlarını bir arada anlatan yetkin bir kalemin romanı. Batılılaşma yolundaki Osmanlı'nın sancılarını, çağın belirsizliğini, Sultan Abdülhamid'e karşı yapılan örgütlenmeleri gerçek kişilikleriyle birlikte ele alan roman, aynı zamanda yazar Üstün İnanç'ın, otantik bir İstanbul aşığı, yetenekli bir İstanbul tadımlayıcısı olduğu kadar, birikimli bir gözlem ve tasvir ustası olduğunu da ispatlıyor. "Bakınız efendim! Ben büyüklerime hürmeti her zaman şiar edinmişimdir... Ancak memleket davası olunca bu tavrım değişir. Vazifem, Erkân-ı Harbiye Riyaseti'nde İstihbarat Şube müdürlüğüdür. Pek çok şey biliyorum! Bunların arasında sizin ve Selim Sırrı Bey'in askeri ayaklandırmayı tezgâhladığınız malumatı da vardır! Teyakkuza davetim bu husus içindi... Siz feylesof olduğunuza göre makulü düşünmeli, ona göre hareket etmeli değil misiniz? Memleket, felakete sürüklenirse perişan olmayanımız mı kalır?" "Yani askeri ayaklandıracaksınız, kan gövdeyi götürecek, bu tertibinizi de Sultan Abdülhamid'e boca edeceksiniz. Yani tezgâhınıza kurban gidecek?.." Rıza Tevfik başka tarafa bakarak cevap verdi: "Siyasette böyle şeyler olur!" Fehmi sert bir şekilde ayağa kalktı: "Olur ama acı olur! Vah memleketim, vah insanlarım!" (Tanıtım Yazısından)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat