Mahzun Mezopotamya; PKK ve Kürt Ulusalcılığın İnşası

Stok Kodu:
9786055994440
Boyut:
135-215-0
Sayfa Sayısı:
135
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2008-04-18
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%38 indirimli
110,00TL
68,20TL
Havale/EFT ile: 66,84TL
9786055994440
377075
Mahzun Mezopotamya; PKK ve Kürt Ulusalcılığın İnşası
Mahzun Mezopotamya; PKK ve Kürt Ulusalcılığın İnşası
68.20
Mezopotamya... Medeniyetlerin beşiği, insanoğlunun binlerce yıllık mirasına ev sahipliği yapan topraklar... İki yüzü var Mezopotamya'nın: Bir yüzünde Dicle ve Fırat'ın suları çağlıyor, diğer yüzünde kan ve gözyaşı... Kardeşlik türküleriyle ağıtlar hep yan yana, el ele... Ve Kürtler... Bu kadim toprakların beş bin yıllık sakinleri. Bugün hangi yana dönseniz, karşınıza her kim çıksa, hangi gazeteyi, TV'yi göz ucuyla takip etseniz karşınızdalar. Bazen Kuzey Irak'tan bahsediliyorken varlar, bazen terörden, bir şehit cenazesinden... Tarih, 15 Ağustos 1984. Yer, Şemdinli ve Eruh. Olay, PKK'nin ''bir avuç eşkıya'' olmaktan çıkıp zaman içinde uluslararası bağlantıları da olan organize bir örgüt hâlini almasını başlatan süreçteki ilk eylemi... Ve bugün... Henüz adında bile mutabık olmadığımız fiilî bir durum var ortada. Kimileri Kürt sorunu, kimileri bölücü terör, kimileri bağımsızlık mücadelesi diyor... Çok değil biraz geriye dönelim, Millî Mücadele yıllarına. Nasıl oluyor da Millî Mücadele'de omuz omuza savaştığımız, 1921 Koçgiri olayları hariç tutulursa, düşmanı birlikte bertaraf ettiğimiz insanlarla bugün bu noktadayız? Yerli yabancı pekçok kaynağa, sorunu çeşitli yönleriyle ele alan matbuata ulaşmak bugün için zor değil. Zor olan, moda tabiriyle ''ezber bozan'' derli toplu bir kaynak bulabilmek. Abdulbaki Erdoğmuş, Mehmet Bekaroğlu söyleşisinin farkı, meseleyi hem tespit, tarif hem de çözüm yolları yönünden çok yönlü ve samimi biçimde ele almaları. Elbette her kitap gibi tarafgir olunmayacak yorumlara da açıktır kitap, ancak samimiyetini kendinden menkul olmadığı, okurun gözünden kaçmayacaktır. Sorular cevapları açıyor, cevaplar soruları ve bir de bakıyorsunuz ki sorun, Şeyh Said İsyanı'ndan Hamidiye Alayları'na, Takrir-i Sükûn'dan 1924 Anayasası'na, İstiklal Mahkemelerinden Diyarbakır Cezaevlerine, Dersim'e, 28 Şubat sürecine uzanan bir yelpazede şekilleniyor. Tanzimat neden Kürtler için dönüm noktasıdır? Osmanlı- Kürt ilişkileri bilinmeden neden Kürtler hakkında fikir yürütmek doğru olmaz? Cumhuriyeti kuran elit kadrolar ile ahali arasındaki temel fark neydi? Kurucu kadrolarda Kürtler de yer alıyor muydu? Hilafetin bölge Müslüman halkı üzerindeki birleştirici etkisinin Kürtler için önemi neydi? Yasaklarla bir kültür, dil, medeniyet inşası toptan yol edilebilir mi? Sorunun kaynağı Kürtler değil de sistem olabilir mi? Sisteme dair ne söylenebilir? Neden AB'nin yolu Diyarbakır'dan, ABD'nin yolu Kerkük'ten geçiyor? PKK, 12 Eylül'den çok daha önce kurulmasına rağmen, 12 Eylül ve Diyarbakır Cezaevi, bugünlere gelinmesinde nasıl bir rol oynamıştır? Zora geldikçe sorunun çözümünü askere havale eden, özü itibariyle kaygan bir siyasal zeminde çözüm nedir, çözümsüzlük nedir? Bölgenin feodal yapısı ile PKK ve ''Kürt kızlarının dağa çıkması'' nasıl bir tezat teşkil ediyor?
Mezopotamya... Medeniyetlerin beşiği, insanoğlunun binlerce yıllık mirasına ev sahipliği yapan topraklar... İki yüzü var Mezopotamya'nın: Bir yüzünde Dicle ve Fırat'ın suları çağlıyor, diğer yüzünde kan ve gözyaşı... Kardeşlik türküleriyle ağıtlar hep yan yana, el ele... Ve Kürtler... Bu kadim toprakların beş bin yıllık sakinleri. Bugün hangi yana dönseniz, karşınıza her kim çıksa, hangi gazeteyi, TV'yi göz ucuyla takip etseniz karşınızdalar. Bazen Kuzey Irak'tan bahsediliyorken varlar, bazen terörden, bir şehit cenazesinden... Tarih, 15 Ağustos 1984. Yer, Şemdinli ve Eruh. Olay, PKK'nin ''bir avuç eşkıya'' olmaktan çıkıp zaman içinde uluslararası bağlantıları da olan organize bir örgüt hâlini almasını başlatan süreçteki ilk eylemi... Ve bugün... Henüz adında bile mutabık olmadığımız fiilî bir durum var ortada. Kimileri Kürt sorunu, kimileri bölücü terör, kimileri bağımsızlık mücadelesi diyor... Çok değil biraz geriye dönelim, Millî Mücadele yıllarına. Nasıl oluyor da Millî Mücadele'de omuz omuza savaştığımız, 1921 Koçgiri olayları hariç tutulursa, düşmanı birlikte bertaraf ettiğimiz insanlarla bugün bu noktadayız? Yerli yabancı pekçok kaynağa, sorunu çeşitli yönleriyle ele alan matbuata ulaşmak bugün için zor değil. Zor olan, moda tabiriyle ''ezber bozan'' derli toplu bir kaynak bulabilmek. Abdulbaki Erdoğmuş, Mehmet Bekaroğlu söyleşisinin farkı, meseleyi hem tespit, tarif hem de çözüm yolları yönünden çok yönlü ve samimi biçimde ele almaları. Elbette her kitap gibi tarafgir olunmayacak yorumlara da açıktır kitap, ancak samimiyetini kendinden menkul olmadığı, okurun gözünden kaçmayacaktır. Sorular cevapları açıyor, cevaplar soruları ve bir de bakıyorsunuz ki sorun, Şeyh Said İsyanı'ndan Hamidiye Alayları'na, Takrir-i Sükûn'dan 1924 Anayasası'na, İstiklal Mahkemelerinden Diyarbakır Cezaevlerine, Dersim'e, 28 Şubat sürecine uzanan bir yelpazede şekilleniyor. Tanzimat neden Kürtler için dönüm noktasıdır? Osmanlı- Kürt ilişkileri bilinmeden neden Kürtler hakkında fikir yürütmek doğru olmaz? Cumhuriyeti kuran elit kadrolar ile ahali arasındaki temel fark neydi? Kurucu kadrolarda Kürtler de yer alıyor muydu? Hilafetin bölge Müslüman halkı üzerindeki birleştirici etkisinin Kürtler için önemi neydi? Yasaklarla bir kültür, dil, medeniyet inşası toptan yol edilebilir mi? Sorunun kaynağı Kürtler değil de sistem olabilir mi? Sisteme dair ne söylenebilir? Neden AB'nin yolu Diyarbakır'dan, ABD'nin yolu Kerkük'ten geçiyor? PKK, 12 Eylül'den çok daha önce kurulmasına rağmen, 12 Eylül ve Diyarbakır Cezaevi, bugünlere gelinmesinde nasıl bir rol oynamıştır? Zora geldikçe sorunun çözümünü askere havale eden, özü itibariyle kaygan bir siyasal zeminde çözüm nedir, çözümsüzlük nedir? Bölgenin feodal yapısı ile PKK ve ''Kürt kızlarının dağa çıkması'' nasıl bir tezat teşkil ediyor?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat