Leibniz

Stok Kodu:
9789753971201
Boyut:
115-195-0
Sayfa Sayısı:
112
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2000-01-01
Çeviren:
Aziz Yardımlı
Kapak Türü:
Kuşe
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
240,00TL
148,80TL
Havale/EFT ile: 133,92TL
9789753971201
623892
Leibniz
Leibniz
148.80
GOTTFRIED WILHELM LEIBNIZ 1646da Leipzigde doğdu. Babası üniversitede ahlak profesörüydü. Parlak bir çocuk olarak Leibniz hem Yunan ve hem de Skolastizm felsefelerini inceledi, ve kendi anlattığına göre on üç yaşında İken Suárezi başkalarının romansları okumaya alıştıkları kolaylıkla okuyabiliyordu. On beş yaşında üniversiteye girdi ve James Thomasiustan dersler aldı. Bacon, Hobbes, Gassendi, Descartes, Kepler ve Galileo gibi modern düşünürler ile tanışarak onlarda daha iyi bir felsefenin örneklerini buldu. İnsanın güzel olanı beğenme ve çirkin olanı beğenmeme, iyi olanı isteme ve kötü olanı istememe, gerçek olanı doğrulama ve yanlış olanı yadsıma gibi saltık olarak ussal bir belirlenimi vardır. Ya da, insan tinsel olarak duyu, yürek ve ustur, duyum, duygu ve düşüncedir. Felsefe Usun bilgisidir. Eğer bilginin sözde aracı olarak, gerçekliğin aracı olarak duyum ya da algı, ya da duygu, sezgi, esin vb. ileri sürülüyorsa, bu yetilerin düşünmedikleri, ama duyumsadıkları, algıladıkları, sezdikleri vb., oysa gerçeklik ile bir olan bilginin kavram ve olgunun birliği olduğu anımsanmalıdır. Duyunun , algının, sezginin vb. sunduğu izlenimler, tasarımlar, duyum ya da duygular düşünceye dayalı pekin ve gerçek bilgi ile bir değildir. Tersine, bu düzlemde belirlenen insan bilincinin ancak ve ancak kuşku olabildiğini kuşkuculuk bile pekinlikle doğrular. Gerçeklik düşüncenin, usun kendi doğasıdır, ne bir öcüdür, ne de insan usundan kaçan bir öte-yandır. Us kendi doğasında gerçekliktir, düşünme yetisinin özsel işlevi gerçekliğin kendisidir: Doğal us parçanın bütünden büyük olduğunu, A = B, C = B, öyleyse A = C olduğunu, bir teğetin bir eğriyi tek bir noktada kestiğini, her etkinin bir nedeni olduğunu, koşut çizgilerin kesişmediğini (koşutluğun ussal olduğunu), sonsuzun bir sayı ya da sayılabilir olmadığını, iyinin ve gerçeğin ve güzelin kötü, yanlış ve çirkin olanın karşıtı olduğunu yadsımaz. Bu gerçekliklerden kuşku duymayı, karşıtlarının da doğru olabileceğini tasarlayabilmek usdışı dediğimiz şeyin dehasıdır ve bilgiyi sözde kavramı önceleyen deneyimden türettiğini sanan görgücülüğün yaptığı şey tam olarak budur. Kuşkuculuk tam bir us-yarılmasını doğrulayarak geriye ne gerçeklik ne de değer, ne doğru ne de eğri, ne iyi ne de kötü bırakır. Özsel olarak ussal olan insan için önemli olan şey kavramları, beyninin en değerli yetilerini doğru bağıntıları, diyalektikleri içinde kavrayabilmek, onları görgül dünya ve yaşam üzerinde doğru olarak uygulayabilmek, kötülüksüz, bilgili, güzel, olanaklı en iyi insanı gerçekleştirebilmektir. Ancak insanları iyi ve doğru ve güzel olan bir dünyanın tüm olanaklı dünyaların en iyisi olduğunu bilmektir. Leibnizin Us uyumdur ilkesine göre, uyumlu ilişkileri içinde kavranan ussal dizgenin biricik gerçeklik ve biricik anlam olabildiğini görmektir. Bu kavrayışı geliştirme sürecinin kendisi Eğitimin kavramı, gerçekliği, onun ussal ideasıdır. Eğitim dar, tikel, soyut bir bilinç şeklinin oluşturulması değil, bütün bilince şu ya da bu dışsal ıvır zıvırın biçiminin verilmesi değil, ama gerçekliğin biçiminin verilmesidir. Ve tüm insanlar için. Aziz Yardımlı
GOTTFRIED WILHELM LEIBNIZ 1646da Leipzigde doğdu. Babası üniversitede ahlak profesörüydü. Parlak bir çocuk olarak Leibniz hem Yunan ve hem de Skolastizm felsefelerini inceledi, ve kendi anlattığına göre on üç yaşında İken Suárezi başkalarının romansları okumaya alıştıkları kolaylıkla okuyabiliyordu. On beş yaşında üniversiteye girdi ve James Thomasiustan dersler aldı. Bacon, Hobbes, Gassendi, Descartes, Kepler ve Galileo gibi modern düşünürler ile tanışarak onlarda daha iyi bir felsefenin örneklerini buldu. İnsanın güzel olanı beğenme ve çirkin olanı beğenmeme, iyi olanı isteme ve kötü olanı istememe, gerçek olanı doğrulama ve yanlış olanı yadsıma gibi saltık olarak ussal bir belirlenimi vardır. Ya da, insan tinsel olarak duyu, yürek ve ustur, duyum, duygu ve düşüncedir. Felsefe Usun bilgisidir. Eğer bilginin sözde aracı olarak, gerçekliğin aracı olarak duyum ya da algı, ya da duygu, sezgi, esin vb. ileri sürülüyorsa, bu yetilerin düşünmedikleri, ama duyumsadıkları, algıladıkları, sezdikleri vb., oysa gerçeklik ile bir olan bilginin kavram ve olgunun birliği olduğu anımsanmalıdır. Duyunun , algının, sezginin vb. sunduğu izlenimler, tasarımlar, duyum ya da duygular düşünceye dayalı pekin ve gerçek bilgi ile bir değildir. Tersine, bu düzlemde belirlenen insan bilincinin ancak ve ancak kuşku olabildiğini kuşkuculuk bile pekinlikle doğrular. Gerçeklik düşüncenin, usun kendi doğasıdır, ne bir öcüdür, ne de insan usundan kaçan bir öte-yandır. Us kendi doğasında gerçekliktir, düşünme yetisinin özsel işlevi gerçekliğin kendisidir: Doğal us parçanın bütünden büyük olduğunu, A = B, C = B, öyleyse A = C olduğunu, bir teğetin bir eğriyi tek bir noktada kestiğini, her etkinin bir nedeni olduğunu, koşut çizgilerin kesişmediğini (koşutluğun ussal olduğunu), sonsuzun bir sayı ya da sayılabilir olmadığını, iyinin ve gerçeğin ve güzelin kötü, yanlış ve çirkin olanın karşıtı olduğunu yadsımaz. Bu gerçekliklerden kuşku duymayı, karşıtlarının da doğru olabileceğini tasarlayabilmek usdışı dediğimiz şeyin dehasıdır ve bilgiyi sözde kavramı önceleyen deneyimden türettiğini sanan görgücülüğün yaptığı şey tam olarak budur. Kuşkuculuk tam bir us-yarılmasını doğrulayarak geriye ne gerçeklik ne de değer, ne doğru ne de eğri, ne iyi ne de kötü bırakır. Özsel olarak ussal olan insan için önemli olan şey kavramları, beyninin en değerli yetilerini doğru bağıntıları, diyalektikleri içinde kavrayabilmek, onları görgül dünya ve yaşam üzerinde doğru olarak uygulayabilmek, kötülüksüz, bilgili, güzel, olanaklı en iyi insanı gerçekleştirebilmektir. Ancak insanları iyi ve doğru ve güzel olan bir dünyanın tüm olanaklı dünyaların en iyisi olduğunu bilmektir. Leibnizin Us uyumdur ilkesine göre, uyumlu ilişkileri içinde kavranan ussal dizgenin biricik gerçeklik ve biricik anlam olabildiğini görmektir. Bu kavrayışı geliştirme sürecinin kendisi Eğitimin kavramı, gerçekliği, onun ussal ideasıdır. Eğitim dar, tikel, soyut bir bilinç şeklinin oluşturulması değil, bütün bilince şu ya da bu dışsal ıvır zıvırın biçiminin verilmesi değil, ama gerçekliğin biçiminin verilmesidir. Ve tüm insanlar için. Aziz Yardımlı
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat