9786256949850
677881
https://www.sehadetkitap.com/urun/kurtler-ve-toplum-kadim-dostlarla-hayata-guvene-gelecege-yeni-bakislar
Kürtler ve Toplum;Kadim Dostlarla Hayata, Güvene, Geleceğe Yeni Bakışlar
165.60
Biz bu Dünya'ya neden geldik. İngiliz, Fransız, Amerikan, Alman, Arap, Türk, Ermeni, Kürt, Hristiyan, Yahudi (burada sayamadığımız bütün halkların isimleri) mi, yoksa insan olmaya mı geldik.
Hukukun Üstünlüğü, Adalet, Demokrasi, İnsanlığın Yüce Değerleri, insanın insan olabilmesini, onurlu yaşayabilmesini sağlayan temel kavramlardır. İnsan, değer üretebilen, uygarlık yaratabilen, kazanımlarını sonraki kuşaklara aktarabilen, öğrenme isteği, bilinci ile kendisine sosyal bir yaşam kurabilen ve onurla yaşayabilen tek canlıdır. İnsan akıl ve merhamet ile yaratılmış, tercih özgürlüğü üzerine sorumluluk verilmiş tek varlıktır. Muhyiddin Abdal'ın ‘'İnsan İnsan'' şiiri, insanın yaradılış gayesinin anlatımına ilişkin muhteşem bir eserdir. Bombaların, silahların, mermilerin, tuzakların, pusuların, şiddetin, terörün hukuki hakları yoktur. Bir halkın huzur ve güven içinde yaşayabilmesi için, önce kendi içinde adaleti özümsemesi, barışa odaklı bir yaşam felsefesini, sivil kadrolar, sivil siyaset, sivil düşünce ve sivil kamuoyu ile tesis etme yeteneğini kullanabilmesi gerekir. Bu anahtar kavramlara ilişkin kuramların, kurumların, kuralların, anlayışların gelişmediği ve işlerliğinin olmadığı toplumların kısır döngülerden kurtulması mümkün değildir.
Bereketin, bolluğun ülkesi Mezopotamya'da yaşayanların sefalete, kırıma, açlığa, çatışmaya mahkûm olması, üzerinde oldukça derin düşünmeleri, sorgulamaları gerektirmektedir. Kendi özeleştirisini yapabilecek tartışma kültürü, münazara ve müzakere yeteneklerinden mahrum olan ve bu nedenle yaşamak için şiddeti meşrulaştırantoplumların gerçeklere ulaşması imkansızdır. Yetenek ve potansiyellerini, insan kaynaklarını, varlıklarını, geleceklerini, mutlu yaşam kurma haklarını kendi iradeleri dışında başka unsurların iradesine, takdirine ve kararlarına bırakan toplumlar gün yüzü görmeyecek halde şiddetin ve sömürünün esaretine mahkûm olurlar. Haçlılardan bu yana bölgedeki siyasi oyunların arka planı için Alman İmparatorluğunun himayesinde Krallığa yükseltilen Ermeni Baronu II. Leon'a, Alman İmparatoru IV. Heinrich'in verdiği talimata göz atmak yeterli olacaktır. ''Siz Haçlı seferinin yerli şefisiniz. Bunun için sizi Kral yaptık. Yanlış fikirlere sapmayın. Bu tacın asla sizin olduğunu zannetmeyin. Memleketinize verdiğimiz krallığın sizde milli bir gelenek olarak kalacağını düşünmeyin. Bu davranışın Ermeni toplumu ile ilgisi yoktur. Bu şekilde sizi ve halkınızı haçlılar için, haçlılar nezdinde görevlendirdik. Haçlılara yardımcı olun, onların öncüsü, kapıcısı olunuz''
Sömürgeciliğin farklı yöntemlerine akıl odaklı, kollektif dayanışmacı politikalar ile direnilebilir. Kadim dostlara, insanlığa, barışçıl, akıllı politikalara katkı sağlamak umuduyla.
Biz bu Dünya'ya neden geldik. İngiliz, Fransız, Amerikan, Alman, Arap, Türk, Ermeni, Kürt, Hristiyan, Yahudi (burada sayamadığımız bütün halkların isimleri) mi, yoksa insan olmaya mı geldik.
Hukukun Üstünlüğü, Adalet, Demokrasi, İnsanlığın Yüce Değerleri, insanın insan olabilmesini, onurlu yaşayabilmesini sağlayan temel kavramlardır. İnsan, değer üretebilen, uygarlık yaratabilen, kazanımlarını sonraki kuşaklara aktarabilen, öğrenme isteği, bilinci ile kendisine sosyal bir yaşam kurabilen ve onurla yaşayabilen tek canlıdır. İnsan akıl ve merhamet ile yaratılmış, tercih özgürlüğü üzerine sorumluluk verilmiş tek varlıktır. Muhyiddin Abdal'ın ‘'İnsan İnsan'' şiiri, insanın yaradılış gayesinin anlatımına ilişkin muhteşem bir eserdir. Bombaların, silahların, mermilerin, tuzakların, pusuların, şiddetin, terörün hukuki hakları yoktur. Bir halkın huzur ve güven içinde yaşayabilmesi için, önce kendi içinde adaleti özümsemesi, barışa odaklı bir yaşam felsefesini, sivil kadrolar, sivil siyaset, sivil düşünce ve sivil kamuoyu ile tesis etme yeteneğini kullanabilmesi gerekir. Bu anahtar kavramlara ilişkin kuramların, kurumların, kuralların, anlayışların gelişmediği ve işlerliğinin olmadığı toplumların kısır döngülerden kurtulması mümkün değildir.
Bereketin, bolluğun ülkesi Mezopotamya'da yaşayanların sefalete, kırıma, açlığa, çatışmaya mahkûm olması, üzerinde oldukça derin düşünmeleri, sorgulamaları gerektirmektedir. Kendi özeleştirisini yapabilecek tartışma kültürü, münazara ve müzakere yeteneklerinden mahrum olan ve bu nedenle yaşamak için şiddeti meşrulaştırantoplumların gerçeklere ulaşması imkansızdır. Yetenek ve potansiyellerini, insan kaynaklarını, varlıklarını, geleceklerini, mutlu yaşam kurma haklarını kendi iradeleri dışında başka unsurların iradesine, takdirine ve kararlarına bırakan toplumlar gün yüzü görmeyecek halde şiddetin ve sömürünün esaretine mahkûm olurlar. Haçlılardan bu yana bölgedeki siyasi oyunların arka planı için Alman İmparatorluğunun himayesinde Krallığa yükseltilen Ermeni Baronu II. Leon'a, Alman İmparatoru IV. Heinrich'in verdiği talimata göz atmak yeterli olacaktır. ''Siz Haçlı seferinin yerli şefisiniz. Bunun için sizi Kral yaptık. Yanlış fikirlere sapmayın. Bu tacın asla sizin olduğunu zannetmeyin. Memleketinize verdiğimiz krallığın sizde milli bir gelenek olarak kalacağını düşünmeyin. Bu davranışın Ermeni toplumu ile ilgisi yoktur. Bu şekilde sizi ve halkınızı haçlılar için, haçlılar nezdinde görevlendirdik. Haçlılara yardımcı olun, onların öncüsü, kapıcısı olunuz''
Sömürgeciliğin farklı yöntemlerine akıl odaklı, kollektif dayanışmacı politikalar ile direnilebilir. Kadim dostlara, insanlığa, barışçıl, akıllı politikalara katkı sağlamak umuduyla.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.