Kürdistan Üzerinde Emperyalist Bölüşüm Mücadelesi 1915-1925; Bilim Yönetimi Türkiye'deki Uygulama -7
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
390
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-04-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%8
indirimli
150,00TL
138,00TL
Havale/EFT ile:
124,20TL
9786058693364
417577
https://www.sehadetkitap.com/urun/kurdistan-uzerinde-emperyalist-bolusum-mucadelesi-1915-1925-bilim-yonetimi-turkiyedeki-uygulama-7
Kürdistan Üzerinde Emperyalist Bölüşüm Mücadelesi 1915-1925; Bilim Yönetimi Türkiye'deki Uygulama -7
138.00
Başlarına geçirilen kirli çorap ile Kürdler, en ince ayrıntılarına kadar derin bir toplumsal sarsıntı ile adeta sersemleştirilmiş, kendini kaybeder duruma sokulmuşlardır. Bu ''parçalanma, paylaşma inkar ve yok etme politikası '' uzun sürece yayılan bir jenosit uygulamasına dönüştürülmüştür. Kürdistan ve Kürd toplumunun içinde bulunduğu bu statüsüzlüğün sürmesinde, parçalanan bir ülke olmasının payı çok derin ve büyüktür. Zira dünyadaki anti-Kürd nizamın oluşmasında da, parçalanmışlık derin ve önemli sebeplerdendir. Bu araştırma; Kürdistanın ve Kürd ulusunun bölünmesi, parçalanması ve paylaşılması konularıyla ilgilidir. Kürdlere ve Kürdistan'a uygulanan ''böl -yönet ve yok et '' politikalarının oluşturulması, hayata geçirilmesi ve uygulamanın sonuçlarıyla ilgili hipotezler ileri sürmek, bu hipotezlerle ilgili bazı açıklamalar yapmak, bu araştırmanın amacıdır.
Kürdistan, elbette, kendi kendine, durup dururken parçalanmamıştır. Kürd ulusu kendi istek ve iradeleriyle bölünmüşlerdir. Kendi kendini bölmemiş, bu parçalar için ayrı ayrı devletlerin boyunduruğunu talep etmemiştir. Kürd ulusu ve Kürdistan ile ilgili politikaların saptanmasında, zamanın en güçlü emperyalist devletlerinin istek ve iradesi birinci planda rol oynamıştır. Bu kuşkusuzdur. Fakat Kemalist hareketin Kürdistan üzerindeki emellerini, bu emelleri gerçekleştirebilmek için emperyalist devletlerle yaptığı işbirliğini de hiç gözden uzak tutmamak gerekir. İttihat ve Terraki'nin ve O'nun devamı olan Kuvva-i Milliyenin, Kemalistlerin, Kürdistan'a ilişkin isteklerini, arzularını hiçbir zaman dikkatlerden uzak tutmamak gerekir. I. Dünya Savaşı sırasında gelişen olaylar, Osmanlı Devleti'nin, Kürdistan üzerindeki hegemonyasının azalması sonucunu getirmiştir. I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti'nin, yenilmesi İttihat ve Terraki Hükümetinin düşmesi bu hegemonyanın azalması anlamına gelmektedir. İşte bu koşullarda 1917 Ekim Devrimi'nin, ittihatçıların devamı olarak ortaya çıkan Kemalist harekete önemli bir manevra alanını açtığını, imkanlarının işlediğini görmekteyiz.
Emperyalist devletler, I. Dünya Savaşı içinde Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayan çeşitli gizli antlaşmalar yapmışlardır. Bu antlaşmalarda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer alan Kürdistan'ın ülke bütünlüğünün parçalanmasına özel bir gayret göstermişlerdir. Bu politikaların oluşturulması ve uygulanması, özellikle 1915-1923 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. 1923-1925 yılları arasında da emperyalist bölüşümün ortaya çıkardığı bazı pürüzler giderilmiştir.İsmail Beşikci'nin , 50 yılı aşkındır, Kürdistan'ın parçalanması, paylaşılması ve yok sayılmasının sosyolojik sonuçları üzerinde durmasının önemi bu gün daha iyi anlaşılırdır.
Elinizdeki kitap, Qasr-ı Şirin (1639), Türkmençay (1825) ve Lozan (1923) emperyalist antlaşmaları ile parçalanan, bölüşülen bir ülke ve ulusun vardığı sonuçların tarihi bilinç açısından önemine işaret etmektedir.
Kritik edilmesi dileğiyle,
İsmail Beşikci'ye saygı , okura dostlukla!...
Başlarına geçirilen kirli çorap ile Kürdler, en ince ayrıntılarına kadar derin bir toplumsal sarsıntı ile adeta sersemleştirilmiş, kendini kaybeder duruma sokulmuşlardır. Bu ''parçalanma, paylaşma inkar ve yok etme politikası '' uzun sürece yayılan bir jenosit uygulamasına dönüştürülmüştür. Kürdistan ve Kürd toplumunun içinde bulunduğu bu statüsüzlüğün sürmesinde, parçalanan bir ülke olmasının payı çok derin ve büyüktür. Zira dünyadaki anti-Kürd nizamın oluşmasında da, parçalanmışlık derin ve önemli sebeplerdendir. Bu araştırma; Kürdistanın ve Kürd ulusunun bölünmesi, parçalanması ve paylaşılması konularıyla ilgilidir. Kürdlere ve Kürdistan'a uygulanan ''böl -yönet ve yok et '' politikalarının oluşturulması, hayata geçirilmesi ve uygulamanın sonuçlarıyla ilgili hipotezler ileri sürmek, bu hipotezlerle ilgili bazı açıklamalar yapmak, bu araştırmanın amacıdır.
Kürdistan, elbette, kendi kendine, durup dururken parçalanmamıştır. Kürd ulusu kendi istek ve iradeleriyle bölünmüşlerdir. Kendi kendini bölmemiş, bu parçalar için ayrı ayrı devletlerin boyunduruğunu talep etmemiştir. Kürd ulusu ve Kürdistan ile ilgili politikaların saptanmasında, zamanın en güçlü emperyalist devletlerinin istek ve iradesi birinci planda rol oynamıştır. Bu kuşkusuzdur. Fakat Kemalist hareketin Kürdistan üzerindeki emellerini, bu emelleri gerçekleştirebilmek için emperyalist devletlerle yaptığı işbirliğini de hiç gözden uzak tutmamak gerekir. İttihat ve Terraki'nin ve O'nun devamı olan Kuvva-i Milliyenin, Kemalistlerin, Kürdistan'a ilişkin isteklerini, arzularını hiçbir zaman dikkatlerden uzak tutmamak gerekir. I. Dünya Savaşı sırasında gelişen olaylar, Osmanlı Devleti'nin, Kürdistan üzerindeki hegemonyasının azalması sonucunu getirmiştir. I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti'nin, yenilmesi İttihat ve Terraki Hükümetinin düşmesi bu hegemonyanın azalması anlamına gelmektedir. İşte bu koşullarda 1917 Ekim Devrimi'nin, ittihatçıların devamı olarak ortaya çıkan Kemalist harekete önemli bir manevra alanını açtığını, imkanlarının işlediğini görmekteyiz.
Emperyalist devletler, I. Dünya Savaşı içinde Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayan çeşitli gizli antlaşmalar yapmışlardır. Bu antlaşmalarda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer alan Kürdistan'ın ülke bütünlüğünün parçalanmasına özel bir gayret göstermişlerdir. Bu politikaların oluşturulması ve uygulanması, özellikle 1915-1923 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. 1923-1925 yılları arasında da emperyalist bölüşümün ortaya çıkardığı bazı pürüzler giderilmiştir.İsmail Beşikci'nin , 50 yılı aşkındır, Kürdistan'ın parçalanması, paylaşılması ve yok sayılmasının sosyolojik sonuçları üzerinde durmasının önemi bu gün daha iyi anlaşılırdır.
Elinizdeki kitap, Qasr-ı Şirin (1639), Türkmençay (1825) ve Lozan (1923) emperyalist antlaşmaları ile parçalanan, bölüşülen bir ülke ve ulusun vardığı sonuçların tarihi bilinç açısından önemine işaret etmektedir.
Kritik edilmesi dileğiyle,
İsmail Beşikci'ye saygı , okura dostlukla!...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.