Kurdiana Düğümü

Stok Kodu:
9786054765966
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
328
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-12-27
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
180,00TL
165,60TL
Havale/EFT ile: 162,29TL
9786054765966
653347
Kurdiana Düğümü
Kurdiana Düğümü
165.60
Ardahan'dan, Ankara'ya Uzanan Umut Yolculuğu Bugün 11 Eylül 1980. Neden ve niçin olduğunu bilmediğim bir hesaplaşma içindeyim. Belki de iç dünyam yılların muhasebesini bugün yapmaya karar vermiş. Yoksa ne diye gün boyu ne yapığımı bilmeden bir dolap beygiri gibi Ankara sokaklarında dolanıp durdum? Belki üzerime yılların yorgunluğu çökmüştür ve belki de İskender'in yüz yıllar önce kestiği Angora düğümünden yarın akacak olan oluk oluk kanın kokusudur genzimi yakan. Bilincim ve inancımın muharebe meydanında birbiriyle kıyasıya savaşmasından bitap düştüm. Ankara yorgun, Ankara bitap düştü. Yarın bir şeyler olacak ama ne? Ardı arkası kesilmeyen cinayetler, bombalamalar, grevler, ekmek-şeker kuyrukları, korku, kaos ve kendi kendini tüketen bir iç savaş. Durmak yerine gittikçe şiddetleniyor. Militarist güçler “Bugün canım adam öldürmek istiyor. Kimi öldürelim” diye hesap yaparken kitleler, kaygı ve korku deryasına kapılmış çırpınıyor. Sanırım bu korku ve kaygıdır ruhumdan bedenime yorgunluk olarak yayılan. Sahi, hiçbir gerekçem yokken bugün işimi neden erken bırakıp alelacele eve döndüm? Saatlerdir cezaevi havalandırma sahasında volta atar gibi salonun o köşesine, bu köşesine gidip gelmemin nedeni ne?
Ardahan'dan, Ankara'ya Uzanan Umut Yolculuğu Bugün 11 Eylül 1980. Neden ve niçin olduğunu bilmediğim bir hesaplaşma içindeyim. Belki de iç dünyam yılların muhasebesini bugün yapmaya karar vermiş. Yoksa ne diye gün boyu ne yapığımı bilmeden bir dolap beygiri gibi Ankara sokaklarında dolanıp durdum? Belki üzerime yılların yorgunluğu çökmüştür ve belki de İskender'in yüz yıllar önce kestiği Angora düğümünden yarın akacak olan oluk oluk kanın kokusudur genzimi yakan. Bilincim ve inancımın muharebe meydanında birbiriyle kıyasıya savaşmasından bitap düştüm. Ankara yorgun, Ankara bitap düştü. Yarın bir şeyler olacak ama ne? Ardı arkası kesilmeyen cinayetler, bombalamalar, grevler, ekmek-şeker kuyrukları, korku, kaos ve kendi kendini tüketen bir iç savaş. Durmak yerine gittikçe şiddetleniyor. Militarist güçler “Bugün canım adam öldürmek istiyor. Kimi öldürelim” diye hesap yaparken kitleler, kaygı ve korku deryasına kapılmış çırpınıyor. Sanırım bu korku ve kaygıdır ruhumdan bedenime yorgunluk olarak yayılan. Sahi, hiçbir gerekçem yokken bugün işimi neden erken bırakıp alelacele eve döndüm? Saatlerdir cezaevi havalandırma sahasında volta atar gibi salonun o köşesine, bu köşesine gidip gelmemin nedeni ne?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat