9786256369603
595695
https://www.sehadetkitap.com/urun/kuranin-evrenselligi-ve-kuran-sembollerinin
Kuran'ın Evrenselliği Ve Kur'an Sembollerinin
266.80
Hadisçiler hariç başta Kelamcılar ve Usulcüler olmak üzere bütün İslam alimleri, her
şeyin Kur'an'da var olduğunu ve ihtiyaç üzere bilimlerin gelişmesiyle beraber o gizli
bilgilerin ortaya çıktığını kabul ediyorlar. Bediüzzaman'ın tabiri ile zaman geliştikçe
Kur'an gençleşiyor, diyorlar. Diyeceksiniz: Bediüzzaman, bu zamanın önemli bir
alimidir, neden senin analiz ettiğin bu manaları o göremedi? Ben de derim ki: Onun
zamanında bugünkü halleriyle Astronomi, Fizik, Yazılım hakikati ve gerçek bir yazılım
olan DNA ile beyin, özellikle Allah'ın özel yönetmesi demek olan ve Kur'an'da emir diye
geçen tektonik tabakaların çarpışması sonucu gerçekleşen depremlerin bilimsel yönü
bilinmiyordu. Onun için o göremedi. Yoksa Bediüzzaman, İbn Sina ve Fahreddin-i Razi
gibiler benden yüz kat daha zekidirler. Evet Kur'an'ın önemli tefsircileri olan usul
uleması, ayetlerin bağlamından ziyade kelime seçimleri üzerinde daha çok durmuşlar.
Kur'an'ın anlaşılmasının en birinci kaynağı olan ayetler ve cümleler arası bağlamları
hiç dikkate almamışlardır.
Ayrıca Ontolojik konuları tamamen ihmal edip sadece ahkam noktalarına bakmışlardır.
Halbuki nazm-ı maani dediğimiz ayet ve cümlelerin bağlamını, edebiyat ve bilimi esas
alan Zemahşeri, Fahreddin-i Razi ve Bediüzzaman Said Nursi, o bilimler ve
bağlamlardan külliyatlar çıkardılar. Bediüzzaman az önce değindiğimiz bilim tarihi ve
evrim gerçeği hakkında ta 1911'de şöyle yazmıştır:
“Geçmiş zamanda teorik (nazari) olan bir şey gelecek zamanda bedihi (apaçık) olabilir.
Şöyle: Gerçekten biliniyor ki: Kâinatta gelişme meyli var. O meyil ve eğilim ile alemde
evrim kanunu var. İnsan ise alemin meyvesi ve bir parçası olduğundan onda dahi o
gelişme eğiliminden bir kalkınma meyli vardır. Bu gelişme meyli ise bütün düşünceler
ve bilimlerden beslenerek gelişir. Düşünce ve bilimler ise, altyapının gelişmesiyle orantılı
olarak gelişirler. Evet bilimler varlığın sırtında saklı olan teknoloji tohumlarını
Hadisçiler hariç başta Kelamcılar ve Usulcüler olmak üzere bütün İslam alimleri, her
şeyin Kur'an'da var olduğunu ve ihtiyaç üzere bilimlerin gelişmesiyle beraber o gizli
bilgilerin ortaya çıktığını kabul ediyorlar. Bediüzzaman'ın tabiri ile zaman geliştikçe
Kur'an gençleşiyor, diyorlar. Diyeceksiniz: Bediüzzaman, bu zamanın önemli bir
alimidir, neden senin analiz ettiğin bu manaları o göremedi? Ben de derim ki: Onun
zamanında bugünkü halleriyle Astronomi, Fizik, Yazılım hakikati ve gerçek bir yazılım
olan DNA ile beyin, özellikle Allah'ın özel yönetmesi demek olan ve Kur'an'da emir diye
geçen tektonik tabakaların çarpışması sonucu gerçekleşen depremlerin bilimsel yönü
bilinmiyordu. Onun için o göremedi. Yoksa Bediüzzaman, İbn Sina ve Fahreddin-i Razi
gibiler benden yüz kat daha zekidirler. Evet Kur'an'ın önemli tefsircileri olan usul
uleması, ayetlerin bağlamından ziyade kelime seçimleri üzerinde daha çok durmuşlar.
Kur'an'ın anlaşılmasının en birinci kaynağı olan ayetler ve cümleler arası bağlamları
hiç dikkate almamışlardır.
Ayrıca Ontolojik konuları tamamen ihmal edip sadece ahkam noktalarına bakmışlardır.
Halbuki nazm-ı maani dediğimiz ayet ve cümlelerin bağlamını, edebiyat ve bilimi esas
alan Zemahşeri, Fahreddin-i Razi ve Bediüzzaman Said Nursi, o bilimler ve
bağlamlardan külliyatlar çıkardılar. Bediüzzaman az önce değindiğimiz bilim tarihi ve
evrim gerçeği hakkında ta 1911'de şöyle yazmıştır:
“Geçmiş zamanda teorik (nazari) olan bir şey gelecek zamanda bedihi (apaçık) olabilir.
Şöyle: Gerçekten biliniyor ki: Kâinatta gelişme meyli var. O meyil ve eğilim ile alemde
evrim kanunu var. İnsan ise alemin meyvesi ve bir parçası olduğundan onda dahi o
gelişme eğiliminden bir kalkınma meyli vardır. Bu gelişme meyli ise bütün düşünceler
ve bilimlerden beslenerek gelişir. Düşünce ve bilimler ise, altyapının gelişmesiyle orantılı
olarak gelişirler. Evet bilimler varlığın sırtında saklı olan teknoloji tohumlarını
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.