9786258384833
675087
https://www.sehadetkitap.com/urun/kubilay-han-ii-dunyanin-imparatoru
Kubilay Han II Dünyanın İmparatoru
257.60
Nereye doğru yol aldığımızı bilmek adına, sizleri olayların yaşandığı yerlere götürmek istiyorum öncelikle. Coğrafyayı tanıyınca, bölge insanlarının neden bu kadar sert, çevik, yırtıcı, inatçı, hızlı ve atılgan olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Coğrafyanın kader olduğunu söyleyenler vardır, ancak her kaderin de bir coğrafyası vardır. Yüce Cengiz Han'ın Gök Tengri'sine yükselmesinden sonra, oğulları, torunları ve devleti de bu coğrafya da büyüdü, gelişti, serpildi. Kıran kırana bir yaşam mücadelesi bu topraklarda verildi. Bu topraklar, engin çayırlıklar, büyük otlaklar ve sonsuzmuş gibi görünen bozkırların otlarının, çiçeklerinin, böceklerinin yanında, aynı zamanda kan kokar, ölüm kokar, korku ve dehşet kokar. Yüce Burhan Haldun Dağı, bütün bunlara şahit olmuştur, Himalayalar, Tien Şan, Hindikuş dağları, Altay dağları, Kafkas dağları şahit olmuştur. Sarı Irmak, Gök Irmak, Yenisey Irmağı, Onon Nehri, Kerulen Irmağı, Ceyhun Nehri burada yaşananlara şahit olmuştur. Sizlere bir hayatın gerçeklerini anlatmak istiyorum. Adım adım izini sürdüm Cengiz Han'ın Moğolistan bozkırlarında. Yoluma, 1217 yılı çıktı. Cengiz Han daha hayattayken, en küçük oğlu, otçiğin'i Tuluy'un bir oğlu dünyaya gelmişti; bir torunu doğmuştu Cenğiz Han'ın, adımı Kubilay koymuşlardı. Bu kitapta size her şeyiyle onu anlatacağım. Şaşırtıcı bir hayat, acımasız bozkır boylarında ölümüne bir mücadele, entrikalar, kıskançlıklar, taht mücadeleleri, çatışmalar, imkansız aşklar ve gerçek bir ölüm tarlasından söz edeceğim sizlere. Aynı zamanda, eğlencenin ve zevkin Tien Şan Dağlarının boyunu aştığı, binbir gece masallarından söz edeceğim. Gücün hakim olduğu bu coğrafyada kılıçların hiçbir zaman kınına girmediği, kan ırmaklarından söz edeceğim, dilimin döndüğünce. Anlatırken de mümkün olduğu kadar kronolojik tarih sıralamasına dikkat edeceğim bu anlatılarımda. Biliyorum, gerçek bir hayatı anlatmak kolay değildir; sayısız teferruat vardır her hareketinde. Ancak, tarihin bize söylediği şarkılara da kulak vereceğim. Zaman gelecek, Kutsal Burhan Haldun Dağı'na yaslayacağım sırtımı, zaman gelecek Çin denizlerine vuracağım kendimi. Uçsuz bucaksız Asya topraklarında onlarla birlikte at süreceğim dörtnala, rüzgarlarını hissedeceğim alnımda, nal seslerinin karıştığı bozkır şarkıları söyleyeceğiz birlikte. Birlikte… Her zaman ve daima…
Nereye doğru yol aldığımızı bilmek adına, sizleri olayların yaşandığı yerlere götürmek istiyorum öncelikle. Coğrafyayı tanıyınca, bölge insanlarının neden bu kadar sert, çevik, yırtıcı, inatçı, hızlı ve atılgan olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Coğrafyanın kader olduğunu söyleyenler vardır, ancak her kaderin de bir coğrafyası vardır. Yüce Cengiz Han'ın Gök Tengri'sine yükselmesinden sonra, oğulları, torunları ve devleti de bu coğrafya da büyüdü, gelişti, serpildi. Kıran kırana bir yaşam mücadelesi bu topraklarda verildi. Bu topraklar, engin çayırlıklar, büyük otlaklar ve sonsuzmuş gibi görünen bozkırların otlarının, çiçeklerinin, böceklerinin yanında, aynı zamanda kan kokar, ölüm kokar, korku ve dehşet kokar. Yüce Burhan Haldun Dağı, bütün bunlara şahit olmuştur, Himalayalar, Tien Şan, Hindikuş dağları, Altay dağları, Kafkas dağları şahit olmuştur. Sarı Irmak, Gök Irmak, Yenisey Irmağı, Onon Nehri, Kerulen Irmağı, Ceyhun Nehri burada yaşananlara şahit olmuştur. Sizlere bir hayatın gerçeklerini anlatmak istiyorum. Adım adım izini sürdüm Cengiz Han'ın Moğolistan bozkırlarında. Yoluma, 1217 yılı çıktı. Cengiz Han daha hayattayken, en küçük oğlu, otçiğin'i Tuluy'un bir oğlu dünyaya gelmişti; bir torunu doğmuştu Cenğiz Han'ın, adımı Kubilay koymuşlardı. Bu kitapta size her şeyiyle onu anlatacağım. Şaşırtıcı bir hayat, acımasız bozkır boylarında ölümüne bir mücadele, entrikalar, kıskançlıklar, taht mücadeleleri, çatışmalar, imkansız aşklar ve gerçek bir ölüm tarlasından söz edeceğim sizlere. Aynı zamanda, eğlencenin ve zevkin Tien Şan Dağlarının boyunu aştığı, binbir gece masallarından söz edeceğim. Gücün hakim olduğu bu coğrafyada kılıçların hiçbir zaman kınına girmediği, kan ırmaklarından söz edeceğim, dilimin döndüğünce. Anlatırken de mümkün olduğu kadar kronolojik tarih sıralamasına dikkat edeceğim bu anlatılarımda. Biliyorum, gerçek bir hayatı anlatmak kolay değildir; sayısız teferruat vardır her hareketinde. Ancak, tarihin bize söylediği şarkılara da kulak vereceğim. Zaman gelecek, Kutsal Burhan Haldun Dağı'na yaslayacağım sırtımı, zaman gelecek Çin denizlerine vuracağım kendimi. Uçsuz bucaksız Asya topraklarında onlarla birlikte at süreceğim dörtnala, rüzgarlarını hissedeceğim alnımda, nal seslerinin karıştığı bozkır şarkıları söyleyeceğiz birlikte. Birlikte… Her zaman ve daima…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.