9786256429086
660789
https://www.sehadetkitap.com/urun/kronik-hastaliklarda-fiziksel-aktivite-ve-egzersiz-kanita-dayali-uygulamalar
Kronik Hastalıklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz Kanıta Dayalı Uygulamalar
1150.00
Fiziksel inaktivite, 2500 yıl öncesinden konuşulmaya başlanmıştır. Hipokrat'ın MÖ 400 yıllarında, “tek başına yemek yemek insanı sağlıklı yapmaz, aynı zamanda egzersiz de yapmalıdır” sözlerine rastlanmaktadır. MÖ. 600 yıllarında yaşamış olan Hindistan'lı bilim insanı Susruta hastalarına orta düzeyde egzersiz reçete eden ilk kişidir. Her gün egzersiz yapılması gerektiğini, aşırı olduğu taktirde ölümcül olabileceğini belirtmiş ve obezitenin önlenmesi için de egzersizi önermiştir. Fiziksel aktivitenin günlük yaşam aktivitesine dahil edilmesinin önemi sanayileşme ile başlamıştır. Egzersizle ilgili ilk bildiri Amerikan Spor Hekimliği tarafından 1978 yılında “Sağlıklı Yetişkinlerde zindeliği geliştirmek ve korumak için önerilen egzersiz miktarı ve kalitesi” başlığı ile yayınlanmıştır. Optimal bir egzersiz programının sıklığı, süresi, yoğunluğu şeklinde tanımlayan bu reçete daha sonra 1990 yılında güncellenmiştir Sedanter davranış, düşük enerji harcaması ile uyanık saatlerde otururken veya yatar pozisyonda geçirilen davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Son zamanlarda oturma süresi olarak tanımlanmakta ve oturmanın sağlığa zararları etkilerine ilişkin kanıtlar gittikçe artmaktadır. Fiziksel inaktivite, iş okul nedeniyle oturmadan spinal kord yaralanması nedeniyle fiziksel inaktif olmaya kadar çok geniş bir spektrumda yer almaktadır. Kronik hastalıklar için risk faktörü olması ve mortaliteye sebep olması yanında ebeveynlerden genetik olarak aktarılarak da toplum sağlığını etkilemektedir. Otururken veya uzanırken yapılan aktiviteler (TV izlemek, bilgisayar ile ilgili aktiviteler, araba kullanmak) olarak tanımlanan sedanter davranışlar, anormal glikoz ve lipid metabolizması, tip 2 diyabet için önemli bir risk faktörü olarak düşünülmektedir. Oturma süresine ara verme ve bunun yerine ayakta durma ve hafif yoğunlukta fiziksel aktivite yaparak bu sürenin kesilmesinin hücre gelişimi, büyüme ve çoğalma ve karbonhidrat metabolizması ile ilgili genlerin ifadesinde değişime neden olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle özellikle iş yerlerinde “oturmayı bölme” stratejileri önem kazanmaya başlamış, aktif iş istasyonları gibi projeler gündeme gelmiştir. Görüldüğü gibi fiziksel aktivite ve egzersizin kronik hastalıkların önlenmesindeki rolü gün geçtikçe artmaktadır. Fizyoterapistlerin sorumlu olduğu alanlardan birisi de sağlığın geliştirilmesi ve korunması üzerinedir. Bu sorumluluk yasa ile de ortaya konmuştur. Bu görevden yola çıkarak eğitmen olarak sorumluluğumuzu yerine getirmek adına fizyoterapistlere, fizyoterapi öğrencilerine ve diğer sağlık profesyonellerine geniş kapsamda bakış açısı kazandırmak adına bu kitabı yayınlamayı düşündük. Kronik Hastalıklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz kitabımız, içeriğinde muskuloskeletal, kardiyolojik, pulmoner, romatizmal, nörolojik, metabolik hastalıklar, kadın/erkek sağlığı ve özel konular olmak üzere 9 farklı kısımdan oluşmaktadır. Her kısımla ilgili farklı hastalıklar bölümler halinde yer almaktadır ve toplamda 73 bölümden oluşmaktadır. Farklı hastalıkların güncel literatür desteği ile tartışıldığı bölümlerde, fiziksel aktivite ve egzersizin bölümde yer alan hastalıkla ilişkili fizyolojik etkisi, hastalık tanımları, fiziksel aktivite reçeteleri, kanıta dayalı egzersiz uygulamaları, ICF temelli olgu sunumu ve klinik problem çözme formu, fizyoterapist için klinik çıkarım ile egzersiz-ilaç- takviyeler arası etkileşimler incelenmiştir. Bu bağlamda birçok hastalık için fiziksel aktivite reçetelerinin kanıta dayalı olarak belirlenmesi klinisyenler için önemli bir kaynak kitap olmasını sağlayacaktır. Buna karşın reçetelendirilmeyen de hastalıkların varlığının çok olması ise araştırmacılar için yol gösterici nitelikte olacaktır. Kitabımızın basımı Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100.yılına denk gelmiştir. 100 yılda ülkemizin kat ettiği bilimsel yola bir katkı da biz sunabilirsek ne mutlu bize. Bu vesile ile kadın olarak bilim yapabilme özgürlüğünü bize sunan başta Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere toprağımızı vatan yapanlara, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında emeği geçenlere saygı ve minnetlerimizi sunarız. Bilimsel bakış açımızın ve bilgi birikimimizin oluşmasında etkisi olan, kitabımızın önsözünü yazarak bizleri onurlandıran, lisansüstü eğitimde danışmanlığımızı yapan başta Prof.Dr.Hülya Arıkan ve Prof.Dr.Gül Baltacı olmak üzere eğitim ve meslek hayatımız boyunca bizlere yol gösteren, ışık olan tüm değerli hocalarımıza ve kitabın içeriğine katkı sunan meslektaşlarımıza en içten teşekkürlerimizi sunarız. Yayın aşamasında emeklerini ve desteklerini bizden esirgemeyen başta Ali Çelik ve Hüseyin Çağlıkasap olmak üzere tüm Hipokrat Yayınevi ailesine de teşekkürü bir borç biliriz. Son olarak bizleri bugünlere getirmede büyük özveri, fedakarlık gösteren, sevgilerini ve desteklerini hep yanımızda hissettiğimiz sevgili ailelerimize de sonsuz minnetle…
Fiziksel inaktivite, 2500 yıl öncesinden konuşulmaya başlanmıştır. Hipokrat'ın MÖ 400 yıllarında, “tek başına yemek yemek insanı sağlıklı yapmaz, aynı zamanda egzersiz de yapmalıdır” sözlerine rastlanmaktadır. MÖ. 600 yıllarında yaşamış olan Hindistan'lı bilim insanı Susruta hastalarına orta düzeyde egzersiz reçete eden ilk kişidir. Her gün egzersiz yapılması gerektiğini, aşırı olduğu taktirde ölümcül olabileceğini belirtmiş ve obezitenin önlenmesi için de egzersizi önermiştir. Fiziksel aktivitenin günlük yaşam aktivitesine dahil edilmesinin önemi sanayileşme ile başlamıştır. Egzersizle ilgili ilk bildiri Amerikan Spor Hekimliği tarafından 1978 yılında “Sağlıklı Yetişkinlerde zindeliği geliştirmek ve korumak için önerilen egzersiz miktarı ve kalitesi” başlığı ile yayınlanmıştır. Optimal bir egzersiz programının sıklığı, süresi, yoğunluğu şeklinde tanımlayan bu reçete daha sonra 1990 yılında güncellenmiştir Sedanter davranış, düşük enerji harcaması ile uyanık saatlerde otururken veya yatar pozisyonda geçirilen davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Son zamanlarda oturma süresi olarak tanımlanmakta ve oturmanın sağlığa zararları etkilerine ilişkin kanıtlar gittikçe artmaktadır. Fiziksel inaktivite, iş okul nedeniyle oturmadan spinal kord yaralanması nedeniyle fiziksel inaktif olmaya kadar çok geniş bir spektrumda yer almaktadır. Kronik hastalıklar için risk faktörü olması ve mortaliteye sebep olması yanında ebeveynlerden genetik olarak aktarılarak da toplum sağlığını etkilemektedir. Otururken veya uzanırken yapılan aktiviteler (TV izlemek, bilgisayar ile ilgili aktiviteler, araba kullanmak) olarak tanımlanan sedanter davranışlar, anormal glikoz ve lipid metabolizması, tip 2 diyabet için önemli bir risk faktörü olarak düşünülmektedir. Oturma süresine ara verme ve bunun yerine ayakta durma ve hafif yoğunlukta fiziksel aktivite yaparak bu sürenin kesilmesinin hücre gelişimi, büyüme ve çoğalma ve karbonhidrat metabolizması ile ilgili genlerin ifadesinde değişime neden olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle özellikle iş yerlerinde “oturmayı bölme” stratejileri önem kazanmaya başlamış, aktif iş istasyonları gibi projeler gündeme gelmiştir. Görüldüğü gibi fiziksel aktivite ve egzersizin kronik hastalıkların önlenmesindeki rolü gün geçtikçe artmaktadır. Fizyoterapistlerin sorumlu olduğu alanlardan birisi de sağlığın geliştirilmesi ve korunması üzerinedir. Bu sorumluluk yasa ile de ortaya konmuştur. Bu görevden yola çıkarak eğitmen olarak sorumluluğumuzu yerine getirmek adına fizyoterapistlere, fizyoterapi öğrencilerine ve diğer sağlık profesyonellerine geniş kapsamda bakış açısı kazandırmak adına bu kitabı yayınlamayı düşündük. Kronik Hastalıklarda Fiziksel Aktivite ve Egzersiz kitabımız, içeriğinde muskuloskeletal, kardiyolojik, pulmoner, romatizmal, nörolojik, metabolik hastalıklar, kadın/erkek sağlığı ve özel konular olmak üzere 9 farklı kısımdan oluşmaktadır. Her kısımla ilgili farklı hastalıklar bölümler halinde yer almaktadır ve toplamda 73 bölümden oluşmaktadır. Farklı hastalıkların güncel literatür desteği ile tartışıldığı bölümlerde, fiziksel aktivite ve egzersizin bölümde yer alan hastalıkla ilişkili fizyolojik etkisi, hastalık tanımları, fiziksel aktivite reçeteleri, kanıta dayalı egzersiz uygulamaları, ICF temelli olgu sunumu ve klinik problem çözme formu, fizyoterapist için klinik çıkarım ile egzersiz-ilaç- takviyeler arası etkileşimler incelenmiştir. Bu bağlamda birçok hastalık için fiziksel aktivite reçetelerinin kanıta dayalı olarak belirlenmesi klinisyenler için önemli bir kaynak kitap olmasını sağlayacaktır. Buna karşın reçetelendirilmeyen de hastalıkların varlığının çok olması ise araştırmacılar için yol gösterici nitelikte olacaktır. Kitabımızın basımı Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100.yılına denk gelmiştir. 100 yılda ülkemizin kat ettiği bilimsel yola bir katkı da biz sunabilirsek ne mutlu bize. Bu vesile ile kadın olarak bilim yapabilme özgürlüğünü bize sunan başta Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere toprağımızı vatan yapanlara, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında emeği geçenlere saygı ve minnetlerimizi sunarız. Bilimsel bakış açımızın ve bilgi birikimimizin oluşmasında etkisi olan, kitabımızın önsözünü yazarak bizleri onurlandıran, lisansüstü eğitimde danışmanlığımızı yapan başta Prof.Dr.Hülya Arıkan ve Prof.Dr.Gül Baltacı olmak üzere eğitim ve meslek hayatımız boyunca bizlere yol gösteren, ışık olan tüm değerli hocalarımıza ve kitabın içeriğine katkı sunan meslektaşlarımıza en içten teşekkürlerimizi sunarız. Yayın aşamasında emeklerini ve desteklerini bizden esirgemeyen başta Ali Çelik ve Hüseyin Çağlıkasap olmak üzere tüm Hipokrat Yayınevi ailesine de teşekkürü bir borç biliriz. Son olarak bizleri bugünlere getirmede büyük özveri, fedakarlık gösteren, sevgilerini ve desteklerini hep yanımızda hissettiğimiz sevgili ailelerimize de sonsuz minnetle…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.