Kökünü Arayan Çınar

Stok Kodu:
9789753440615
Boyut:
145-205-0
Sayfa Sayısı:
200
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2018-04-30
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%33 indirimli
160,00TL
107,20TL
Havale/EFT ile: 105,06TL
9789753440615
386754
Kökünü Arayan Çınar
Kökünü Arayan Çınar
107.20
"Bu kitaptaki öyküler, 50 yıllık bir zaman dilimi içinde (1937- 1987) acının coğrafyasından sürgüne gönderilerek yok edilmeye çalışılan, hep var oldukları halde, hiç yokmuş gibi gösterilen, onca zulme, haksızlığa ve adaletsizliğe muhatap olan, onca acılar yaşayan, yok sayılan mazlumların, yitik hayatlarından birer kesit sunmakta. Sözlü tarih temelinde öyküleştirilen bu anlatılar, hiç kapanmamış olan yaraları yeniden kanatmayı ya da unutulmaya yüz tutmuş olan acıları yeniden deşmeyi amaçlamıyor. Sadece ve sadece, hiç olmamış gibi, hiç yaşanmamış gibi gösterilerek, kamuoyundan gizlenmiş olan olaylara tanıklık ediyor. Bir düşünürün dediği gibi, "en iyi tarihçiler çocukluklarını ceplerinde taşıyanlardır". Burada sadece yaşadığımız dönem, onun acılarına, özlemlerine tanıklık ediliyor. Yazılanlar ne yazık ki gerçek yaşam öyküleridir. Bazıları olduğu gibi, bazıları kişi ve mekan adları değiştirilerek, bazıları da, birkaç öyküyü birleştirip tekbir hikayeymiş gibi kaleme alınmıştır. Kürt, Ermeni, Süryani, Ezidi, Alevi... Kaç kez ferman olundu ve kaç kez sürgün yollarına düştüler... Kim bilir kaç bin yıldır aynı maceradan, aynı yataktan, bazen sakin ve sessiz bazen çoşkuyla gümbür gümbür akarsın. Kaç medeniyet, kaç şehir, kaç kasaba ve köy kurulup yok oldu. Kaç millet, kaç insan gelip geçti vadilerinden hatırlıyor musun Ey Fırat..."
"Bu kitaptaki öyküler, 50 yıllık bir zaman dilimi içinde (1937- 1987) acının coğrafyasından sürgüne gönderilerek yok edilmeye çalışılan, hep var oldukları halde, hiç yokmuş gibi gösterilen, onca zulme, haksızlığa ve adaletsizliğe muhatap olan, onca acılar yaşayan, yok sayılan mazlumların, yitik hayatlarından birer kesit sunmakta. Sözlü tarih temelinde öyküleştirilen bu anlatılar, hiç kapanmamış olan yaraları yeniden kanatmayı ya da unutulmaya yüz tutmuş olan acıları yeniden deşmeyi amaçlamıyor. Sadece ve sadece, hiç olmamış gibi, hiç yaşanmamış gibi gösterilerek, kamuoyundan gizlenmiş olan olaylara tanıklık ediyor. Bir düşünürün dediği gibi, "en iyi tarihçiler çocukluklarını ceplerinde taşıyanlardır". Burada sadece yaşadığımız dönem, onun acılarına, özlemlerine tanıklık ediliyor. Yazılanlar ne yazık ki gerçek yaşam öyküleridir. Bazıları olduğu gibi, bazıları kişi ve mekan adları değiştirilerek, bazıları da, birkaç öyküyü birleştirip tekbir hikayeymiş gibi kaleme alınmıştır. Kürt, Ermeni, Süryani, Ezidi, Alevi... Kaç kez ferman olundu ve kaç kez sürgün yollarına düştüler... Kim bilir kaç bin yıldır aynı maceradan, aynı yataktan, bazen sakin ve sessiz bazen çoşkuyla gümbür gümbür akarsın. Kaç medeniyet, kaç şehir, kaç kasaba ve köy kurulup yok oldu. Kaç millet, kaç insan gelip geçti vadilerinden hatırlıyor musun Ey Fırat..."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat