9786256905856
646806
https://www.sehadetkitap.com/urun/klasik-turk-edebiyatinda-ehl-i-beyt
Klasik Türk Edebiyatında Ehl-i Beyt
285.20
Üzerine sayfalar dolusu sözler söylenmiş, haklarında pek çok eser kaleme alınmış; minyatürleri bezeyen ve hattatların hattını süsleyen ehl-i beyt hakkında söylemek istediklerimizi ifade edebileceğimiz bir kitap yazma fikri aylardır zihnimizi ve hayallerimizi süslüyordu. Hz. Muhammed ve onun “abası altına aldıkları”na duyulan özlem ve sevgi de bu iştiyakı artırmaktaydı. Klasik edebiyatımızda Hz. Muhammed için yazılmış mevlidler, na'tlar, hilye-i şerifler, siyer-i nebîler onun için anlatılacakların asla bitmeyeceğinin göstergesi olduğu gibi Hz. Ali ve Hz. Fatıma mevlidleri, Hz. Hüseyin'in şehadeti üzerine yazılan Kerbela Mersiyeleri, Maktel-i Hüseyinler; her bir eserde adı anılan Hz. Hasan da pençe-i âl-i âbâyı her fırsatta anmaya zemîn olmuştu. Zîrâ ehl-i beyt Hz. Peygamberin nebevi özelliklerine ve güzelliklerine yakînen tanık olmuş ve onun yüzündeki nurlu ifadeyi, kelamındaki fesahati ve belagati duymuş idrak etmiş, onun latif ve zarif hareketlerini kendi hâllerine hâl edinmiş kişilerdi. Öyle ki Hz. Muhammed'in terbiyesi etrafında eğitim görmüş, O'nun mübarek soyunun devam etmesine de vesile olan en sevdikleriydi. Hz. Muhammed'in ahlakı ile ahlaklanmış bu mümtaz kişiler Hz. Muhammed'in bizzat onları sevmenin gerekliliği konusunda “Allah'ı, nimetleriyle perverde kıldığı için sevin. Beni de Allah'ı sevdiğiniz için sevin. Ehl-i beytimi de beni sevdiğiniz için sevin (Tirmizi, Menâkıb, 31/3789)” şeklinde tavsiyede bulunduğu kişilerdir. Bu nedenle konuyla ilgili yazacaklarımız, söylemek istediklerimiz alelâde kelimelerden kurulmuş cümlelerden ibaret olmayıp üzerine günlerce düşünülmesi gereken özenle hazırlanmış çalışmaları içermeliydi. Yüzyıllardır söylenen ve yazılan manzum ve mensur eserler öylesine duygu dolu hazırlanmıştı ki okudukça o duyguyla hemhâl olmakla kalmayıp konuyla ilgili bilgi sahibi oluyor, eksikliğimizi her dem ziyadesiyle idrak ediyorduk. Bu nedenle konuyu sınırlandırıp sadece klasik Türk edebiyatı çerçevesine indirgedik. Konuyla ilgili tartışmalı söylemlerle ilgilenmeyip, özellikle ehl-i beyt sevgisini dile getiren çalışmalara yer vermek istedik.
Üzerine sayfalar dolusu sözler söylenmiş, haklarında pek çok eser kaleme alınmış; minyatürleri bezeyen ve hattatların hattını süsleyen ehl-i beyt hakkında söylemek istediklerimizi ifade edebileceğimiz bir kitap yazma fikri aylardır zihnimizi ve hayallerimizi süslüyordu. Hz. Muhammed ve onun “abası altına aldıkları”na duyulan özlem ve sevgi de bu iştiyakı artırmaktaydı. Klasik edebiyatımızda Hz. Muhammed için yazılmış mevlidler, na'tlar, hilye-i şerifler, siyer-i nebîler onun için anlatılacakların asla bitmeyeceğinin göstergesi olduğu gibi Hz. Ali ve Hz. Fatıma mevlidleri, Hz. Hüseyin'in şehadeti üzerine yazılan Kerbela Mersiyeleri, Maktel-i Hüseyinler; her bir eserde adı anılan Hz. Hasan da pençe-i âl-i âbâyı her fırsatta anmaya zemîn olmuştu. Zîrâ ehl-i beyt Hz. Peygamberin nebevi özelliklerine ve güzelliklerine yakînen tanık olmuş ve onun yüzündeki nurlu ifadeyi, kelamındaki fesahati ve belagati duymuş idrak etmiş, onun latif ve zarif hareketlerini kendi hâllerine hâl edinmiş kişilerdi. Öyle ki Hz. Muhammed'in terbiyesi etrafında eğitim görmüş, O'nun mübarek soyunun devam etmesine de vesile olan en sevdikleriydi. Hz. Muhammed'in ahlakı ile ahlaklanmış bu mümtaz kişiler Hz. Muhammed'in bizzat onları sevmenin gerekliliği konusunda “Allah'ı, nimetleriyle perverde kıldığı için sevin. Beni de Allah'ı sevdiğiniz için sevin. Ehl-i beytimi de beni sevdiğiniz için sevin (Tirmizi, Menâkıb, 31/3789)” şeklinde tavsiyede bulunduğu kişilerdir. Bu nedenle konuyla ilgili yazacaklarımız, söylemek istediklerimiz alelâde kelimelerden kurulmuş cümlelerden ibaret olmayıp üzerine günlerce düşünülmesi gereken özenle hazırlanmış çalışmaları içermeliydi. Yüzyıllardır söylenen ve yazılan manzum ve mensur eserler öylesine duygu dolu hazırlanmıştı ki okudukça o duyguyla hemhâl olmakla kalmayıp konuyla ilgili bilgi sahibi oluyor, eksikliğimizi her dem ziyadesiyle idrak ediyorduk. Bu nedenle konuyu sınırlandırıp sadece klasik Türk edebiyatı çerçevesine indirgedik. Konuyla ilgili tartışmalı söylemlerle ilgilenmeyip, özellikle ehl-i beyt sevgisini dile getiren çalışmalara yer vermek istedik.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.