9786051855356
512532
https://www.sehadetkitap.com/urun/kesi-yeri
Kesi Yeri
63.00
Nazlı Akçura ilk öykü kitabı Kesi Yeri'nde, hayata dair inancını, sevdiklerini, mevcut
düzenini, geleceğini, bedenine olan hükmünü ve ilişkiler içerisinde kendini
kaybedenlerin hikâyeleriyle "merhaba" diyor okuruna. Tüm karakterlerini sessiz bir
ortaklığın sahibi kılan Akçura, hayallerinden, yaşama sevincinden, her şeyin eskisi
gibi olması dileğinden, henüz yaşanmamış o güzel günlerden umudunu kesmek
istemeyenlerle; kırılanların, vazgeçmeye meyledenlerin, sessiz bir isyanın
paydaşlarıyla içten içe yanmaya devam edenlerin hikâyelerini anlatıyor bizlere.
Kesi Yeri, iç dünyamızda sığındığımız yuvanın ve çocuk saflığımızın aldığı yaraları
usulca önümüze sererken hislerimize dokunuyor ve dokunduğu yerde hüzünlü bir
iz bırakıyor.
Ellerine varıyorum önce. Üzerlerinde geziyorum, parmaklarına dokunuyorum.
Fakat... Yok. İçerideyken de değişen bir şey yok. Gerçekliğini giderek yitiren
anılarımı, bu kadar yakınında olsam bile, bana değil, bir yabancıya aitmiş gibi
hissediyorum. Annemin ellerini tanıyamıyorum. Sabahları başımı okşayarak beni
uyandıran, saçlarımı iki yandan özene bezene örüp de kurdelelerle süsleyen, "Al
kızım, bal kızım, içimin neşesi, şen kızım... Yalnızca kızım değil, en yakın
arkadaşım..." sözcüklerini kulağıma fısıldarken, yanaklarıma kadife çiçekleri gibi
dokunan, gülücükler konduran eller bunlar mıydı sahiden?
Nazlı Akçura ilk öykü kitabı Kesi Yeri'nde, hayata dair inancını, sevdiklerini, mevcut
düzenini, geleceğini, bedenine olan hükmünü ve ilişkiler içerisinde kendini
kaybedenlerin hikâyeleriyle "merhaba" diyor okuruna. Tüm karakterlerini sessiz bir
ortaklığın sahibi kılan Akçura, hayallerinden, yaşama sevincinden, her şeyin eskisi
gibi olması dileğinden, henüz yaşanmamış o güzel günlerden umudunu kesmek
istemeyenlerle; kırılanların, vazgeçmeye meyledenlerin, sessiz bir isyanın
paydaşlarıyla içten içe yanmaya devam edenlerin hikâyelerini anlatıyor bizlere.
Kesi Yeri, iç dünyamızda sığındığımız yuvanın ve çocuk saflığımızın aldığı yaraları
usulca önümüze sererken hislerimize dokunuyor ve dokunduğu yerde hüzünlü bir
iz bırakıyor.
Ellerine varıyorum önce. Üzerlerinde geziyorum, parmaklarına dokunuyorum.
Fakat... Yok. İçerideyken de değişen bir şey yok. Gerçekliğini giderek yitiren
anılarımı, bu kadar yakınında olsam bile, bana değil, bir yabancıya aitmiş gibi
hissediyorum. Annemin ellerini tanıyamıyorum. Sabahları başımı okşayarak beni
uyandıran, saçlarımı iki yandan özene bezene örüp de kurdelelerle süsleyen, "Al
kızım, bal kızım, içimin neşesi, şen kızım... Yalnızca kızım değil, en yakın
arkadaşım..." sözcüklerini kulağıma fısıldarken, yanaklarıma kadife çiçekleri gibi
dokunan, gülücükler konduran eller bunlar mıydı sahiden?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.