Karşılaştırmalı Hukukta Anayasal Bir Hak Olarak Kişisel Verilerin Korunması Hakkı

Stok Kodu:
9786258092578
Boyut:
160-235-
Sayfa Sayısı:
300
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-08-12
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
%13 indirimli
369,00TL
321,03TL
Havale/EFT ile: 314,61TL
9786258092578
569280
Karşılaştırmalı Hukukta Anayasal Bir Hak Olarak Kişisel Verilerin Korunması Hakkı
Karşılaştırmalı Hukukta Anayasal Bir Hak Olarak Kişisel Verilerin Korunması Hakkı
321.03
İnsan hakları, insanın sadece insan olmakla kazandığı hak olarak kabul edilmiş, yüzyıllardır üzerinde tartışılarak öncelikle düşünce temelinde ele alınmış ve sonrasında uzun mücadelelerle hukuk temelinde olmak üzere anayasalarda, uluslararası sözleşmelerde ve yargı alanında yer almış, korunması gereken değerler anlayışı olarak ifade edilebilir. İnsan hakları, 21. yüzyılın da hala en önemli konularından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira günümüzde de insan hakları konusunda ihlaller yaşanmakta, dolayısıyla hak kayıpları söz konusu olmaktadır. Bu nedenle insan haklarının zaman, mekân ve konu fark etmeksizin korunması büyük önem arz etmektedir. İçerisinde yaşanılan modern ve teknolojik çağın en önemli görülen değerlerinden biri ise kişisel verilerdir. Bu nedenle kişisel verilerin anayasa ve kanunlar ile korunması kaçınılmaz olmuştur. Dolayısıyla verilerin gerek hukuki gerek idari gerekse yargı yolu ile korunması oldukça önemlidir. İnsanlar kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Nitekim bugünde insan; yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Bu noktada önemli bir husus, insanın özel hayatı, yaşam alanı, mahremiyeti ve onuruna gelebilecek saldırıları önleyerek temel haklarını korumanın devletin asli görevleri arasında olduğunu unutmamak gerektiğidir. Zira insanın temelde özel hayatını ve mahremiyetini korumak ve varlığını özgürce gerçekleştirebilmesini sağlamak için devletin bu korumasına ihtiyaç bulunmaktadır. Hakeza son yıllarda yaşanan ve çok tartışılan özellikle dijital platformda yaşanan pek çok olay sonrası görülmüştür ki, insanın hür bir seçim yapabilmesi ve insan onurunun korunarak kişiliğinin ve manevi varlığının ileriye taşınması bakımından da kişisel verilerin hukuka uygun olarak korunması ve işlenmesinin temel bir insan hakkı olarak kabul edilmesi demokratik hukuk devletlerinde kaçınılmaz bir yükümlülüktür. Kuşkusuz küreselleşen dünyada verilerin hukuka uygun bir standart dahilinde üretilmesi, korunması, saklanması ve aktarılması hususu oldukça önem arz etmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde kişisel veri hukuku alanında akademik ve uygulama içerikli birçok çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda 1970'li yıllardan bugüne Avrupa Birliği üyesi ülkelerde birçok hukuki düzenleme yapılarak kişisel verilerin korunması hukukunun çerçevesi oluşturulmuştur. Avrupa Birliği'nde bu konudaki hukuki düzenlemeler incelendiğinde, veri koruması ilk başlarda mahremiyet alanında özel hayatın korunması şeklinde değerlendirilmiştir. Zaman içerisinde akademik çalışmalar, içtihatlar ve hukuki normlardaki değişiklik sonrası, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilginin korunması ve hukuka uygun işlenmesi anlamına gelerek “Kişisel Verilerin Korunması” olarak müstakil ve temel bir hak statüsüne evrilerek yeni bir disiplinin oluşmasını sağlamıştır. Türkiye'de 2016 yılında 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte kişiler ve kurumlar nezdinde kişisel verilerin korunması kapsamında Kanun'a uygun düzenlemeler yapma gerekliliği söz konusu olmuştur.
İnsan hakları, insanın sadece insan olmakla kazandığı hak olarak kabul edilmiş, yüzyıllardır üzerinde tartışılarak öncelikle düşünce temelinde ele alınmış ve sonrasında uzun mücadelelerle hukuk temelinde olmak üzere anayasalarda, uluslararası sözleşmelerde ve yargı alanında yer almış, korunması gereken değerler anlayışı olarak ifade edilebilir. İnsan hakları, 21. yüzyılın da hala en önemli konularından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira günümüzde de insan hakları konusunda ihlaller yaşanmakta, dolayısıyla hak kayıpları söz konusu olmaktadır. Bu nedenle insan haklarının zaman, mekân ve konu fark etmeksizin korunması büyük önem arz etmektedir. İçerisinde yaşanılan modern ve teknolojik çağın en önemli görülen değerlerinden biri ise kişisel verilerdir. Bu nedenle kişisel verilerin anayasa ve kanunlar ile korunması kaçınılmaz olmuştur. Dolayısıyla verilerin gerek hukuki gerek idari gerekse yargı yolu ile korunması oldukça önemlidir. İnsanlar kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Nitekim bugünde insan; yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Bu noktada önemli bir husus, insanın özel hayatı, yaşam alanı, mahremiyeti ve onuruna gelebilecek saldırıları önleyerek temel haklarını korumanın devletin asli görevleri arasında olduğunu unutmamak gerektiğidir. Zira insanın temelde özel hayatını ve mahremiyetini korumak ve varlığını özgürce gerçekleştirebilmesini sağlamak için devletin bu korumasına ihtiyaç bulunmaktadır. Hakeza son yıllarda yaşanan ve çok tartışılan özellikle dijital platformda yaşanan pek çok olay sonrası görülmüştür ki, insanın hür bir seçim yapabilmesi ve insan onurunun korunarak kişiliğinin ve manevi varlığının ileriye taşınması bakımından da kişisel verilerin hukuka uygun olarak korunması ve işlenmesinin temel bir insan hakkı olarak kabul edilmesi demokratik hukuk devletlerinde kaçınılmaz bir yükümlülüktür. Kuşkusuz küreselleşen dünyada verilerin hukuka uygun bir standart dahilinde üretilmesi, korunması, saklanması ve aktarılması hususu oldukça önem arz etmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde kişisel veri hukuku alanında akademik ve uygulama içerikli birçok çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda 1970'li yıllardan bugüne Avrupa Birliği üyesi ülkelerde birçok hukuki düzenleme yapılarak kişisel verilerin korunması hukukunun çerçevesi oluşturulmuştur. Avrupa Birliği'nde bu konudaki hukuki düzenlemeler incelendiğinde, veri koruması ilk başlarda mahremiyet alanında özel hayatın korunması şeklinde değerlendirilmiştir. Zaman içerisinde akademik çalışmalar, içtihatlar ve hukuki normlardaki değişiklik sonrası, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilginin korunması ve hukuka uygun işlenmesi anlamına gelerek “Kişisel Verilerin Korunması” olarak müstakil ve temel bir hak statüsüne evrilerek yeni bir disiplinin oluşmasını sağlamıştır. Türkiye'de 2016 yılında 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte kişiler ve kurumlar nezdinde kişisel verilerin korunması kapsamında Kanun'a uygun düzenlemeler yapma gerekliliği söz konusu olmuştur.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat