9786254300271
554334
https://www.sehadetkitap.com/urun/kan-tutulmasi
Kan Tutulması
157.45
Yetmiş sekiz kuşağı, destansı öykülerini yaratırken “Yok edici dramlarını da üretmiştir.” Var
olma mücadelesi içinde kaybolan insanlar çoğunlukla sistemin dayattığı “ezber” hayatları
yaşamak
zorunda
kalmıştır.
Kendi gerçekliğinin baskısı altındaki gençlik, kurgulanmış gerçekliklerle yüz yüze bırakılmıştır.
Hak ve özgürlükler mücadelesi sloganıyla yola çıkan fakat yolun başında yaşama hakkından
vazgeçen/vazgeçirilen binlerce insan, bu toprakların “iç sızısıdır.” Açık savaş halinden daha beter
sonuçların yaşandığı söz konusu yıllarda herkes ihanet bolluğundan fazlasıyla nasiplenmiştir.
Bugün hayatlarına devam eden “gömülmüş” sayısız ruh etrafımızda dolaşmaktadır. Neler
olduğunu anlayacak zamanı bulamayan dönem insanı nefes nefese varlık yokluk mücadelesi
vermiştir.
İnsan benliğini ele geçirmenin en iyi yolu, kendi gerçekliğinden kopararak kurgulanmış “sanal”
gerçekliğe inanmasını sağlamaktır. Bunu çok iyi bilen neo-liberal küresel sistem, kitleleri ikna
aracı olan algı yönetimiyle ele geçirmiştir. Artık insan “örümcek ağındaki kelebek” gibidir. Çok
uzun yıllar sürecek uğursuz döngüsünü yaşamaya başlamıştır. Şansızlıkla açıklanamayacak kadar
bilinçle ve öngörüyle tasarlanmış olaylar, toplumsal gerçeklik olarak dayatılmıştır. En masum, en
insancıl haliyle yaşamak isteyen herkes istisnasız manevi kıyıma uğramıştır. Gülümsemenin bile
zorlaştığı “boğucu yaşam”, insani olan her şeyi yutarak yok etmiştir. O, zaman diliminde, sıradan
öykülerin yaşandıkça sıradanlığını kaybettiği, sonuçlarının ise geleceğe yönelik travmatik mirasa
dönüştüğü
hikâyeler
bir
yanıyla
hepimize
aittir.
Gücün temsilcileriyle mağdurların “ironisi” sonunda aynı kaderde buluşmaktır: “ruhsal sefalete
mahkûm olmak.” Galiplerin de mağlup olduğu, herkesin kaybettiği bu dönemde, utanç
madalyaları hiç çıkmamak üzere “kazananlara” takılmıştır.
Yetmiş sekiz kuşağı, destansı öykülerini yaratırken “Yok edici dramlarını da üretmiştir.” Var
olma mücadelesi içinde kaybolan insanlar çoğunlukla sistemin dayattığı “ezber” hayatları
yaşamak
zorunda
kalmıştır.
Kendi gerçekliğinin baskısı altındaki gençlik, kurgulanmış gerçekliklerle yüz yüze bırakılmıştır.
Hak ve özgürlükler mücadelesi sloganıyla yola çıkan fakat yolun başında yaşama hakkından
vazgeçen/vazgeçirilen binlerce insan, bu toprakların “iç sızısıdır.” Açık savaş halinden daha beter
sonuçların yaşandığı söz konusu yıllarda herkes ihanet bolluğundan fazlasıyla nasiplenmiştir.
Bugün hayatlarına devam eden “gömülmüş” sayısız ruh etrafımızda dolaşmaktadır. Neler
olduğunu anlayacak zamanı bulamayan dönem insanı nefes nefese varlık yokluk mücadelesi
vermiştir.
İnsan benliğini ele geçirmenin en iyi yolu, kendi gerçekliğinden kopararak kurgulanmış “sanal”
gerçekliğe inanmasını sağlamaktır. Bunu çok iyi bilen neo-liberal küresel sistem, kitleleri ikna
aracı olan algı yönetimiyle ele geçirmiştir. Artık insan “örümcek ağındaki kelebek” gibidir. Çok
uzun yıllar sürecek uğursuz döngüsünü yaşamaya başlamıştır. Şansızlıkla açıklanamayacak kadar
bilinçle ve öngörüyle tasarlanmış olaylar, toplumsal gerçeklik olarak dayatılmıştır. En masum, en
insancıl haliyle yaşamak isteyen herkes istisnasız manevi kıyıma uğramıştır. Gülümsemenin bile
zorlaştığı “boğucu yaşam”, insani olan her şeyi yutarak yok etmiştir. O, zaman diliminde, sıradan
öykülerin yaşandıkça sıradanlığını kaybettiği, sonuçlarının ise geleceğe yönelik travmatik mirasa
dönüştüğü
hikâyeler
bir
yanıyla
hepimize
aittir.
Gücün temsilcileriyle mağdurların “ironisi” sonunda aynı kaderde buluşmaktır: “ruhsal sefalete
mahkûm olmak.” Galiplerin de mağlup olduğu, herkesin kaybettiği bu dönemde, utanç
madalyaları hiç çıkmamak üzere “kazananlara” takılmıştır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.