Kalekale

Stok Kodu:
9789750407154
Boyut:
135-215-0
Sayfa Sayısı:
175
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
8
Basım Tarihi:
2024-01-24
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%31 indirimli
215,00TL
148,35TL
Havale/EFT ile: 145,38TL
9789750407154
425667
Kalekale
Kalekale
148.35
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı 1978'de yapılan Kalekale'yi yeniden okurla buluşturuyoruz: Kamyon daldı duvardan içeri. Yarıya inmiş samanlıktan geçti, danalıktan çıktı. Avlunun tâ dibine, oturdukları odanın önüne gelip durdu. Geçtiği yerlerde duvar, direk bırakmadı dikili. Çivileri bile söktü. Kattı karıştırdı ortalığı. Ne farları kaldı, ne camları. Ne boyası, ne boncuğu, dikiz aynası, kilometresi, yakıt göstergesi filân yamuldu, yılıktı adamakıllı. Bereket motor kendiliğinden durdu. Kalekale'nin durdurması olanaksızdı. Kürüş İbrahim'in karısı, hayatta yamalık yamıyordu. Önce deprem oluyor sandı. Sonra, ?Heralım dünyanın sonu geldi, köy yıkılıyor!" diye düşündü. Sonra Kulakçı Salim'in kamyonu burnunun dibine kadar gelmiş görünce düşüp bayılayazdı. Direksiyonda Kalekale'yi görünce de önü aydınlandı. Topladı kendini. ?Vaaay eşeğin dölü vaaay! Babandan habersiz aşırdın değil mi kamyonu? Yıktın evimi, yurtsuz yuvasız koydun çoluk çocuğumu! Vaay Kalekale gibi adı batası vaay!" Sonra baktı boynu bileği çizik sıyrık içinde, alnı avurdu kan, hem de beti benzi uçup gitmiş, arpa samanı gibi sarı bir yüzle titreyip durur; acıdı. Fırladığı gibi sol kapağın kulpundan tuttu, açtı, çekip çıkardı çocuğu. ?Gel yavru, gel yanıma! Gel de dik dur! Dik dur, hemen yıkılma bakalım!" dedi.
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı 1978'de yapılan Kalekale'yi yeniden okurla buluşturuyoruz: Kamyon daldı duvardan içeri. Yarıya inmiş samanlıktan geçti, danalıktan çıktı. Avlunun tâ dibine, oturdukları odanın önüne gelip durdu. Geçtiği yerlerde duvar, direk bırakmadı dikili. Çivileri bile söktü. Kattı karıştırdı ortalığı. Ne farları kaldı, ne camları. Ne boyası, ne boncuğu, dikiz aynası, kilometresi, yakıt göstergesi filân yamuldu, yılıktı adamakıllı. Bereket motor kendiliğinden durdu. Kalekale'nin durdurması olanaksızdı. Kürüş İbrahim'in karısı, hayatta yamalık yamıyordu. Önce deprem oluyor sandı. Sonra, ?Heralım dünyanın sonu geldi, köy yıkılıyor!" diye düşündü. Sonra Kulakçı Salim'in kamyonu burnunun dibine kadar gelmiş görünce düşüp bayılayazdı. Direksiyonda Kalekale'yi görünce de önü aydınlandı. Topladı kendini. ?Vaaay eşeğin dölü vaaay! Babandan habersiz aşırdın değil mi kamyonu? Yıktın evimi, yurtsuz yuvasız koydun çoluk çocuğumu! Vaay Kalekale gibi adı batası vaay!" Sonra baktı boynu bileği çizik sıyrık içinde, alnı avurdu kan, hem de beti benzi uçup gitmiş, arpa samanı gibi sarı bir yüzle titreyip durur; acıdı. Fırladığı gibi sol kapağın kulpundan tuttu, açtı, çekip çıkardı çocuğu. ?Gel yavru, gel yanıma! Gel de dik dur! Dik dur, hemen yıkılma bakalım!" dedi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat