9786051051994
496265
https://www.sehadetkitap.com/urun/kale-ve-nefer-habsburg-serhaddinde-osmanli-askeri-gucu-1699-1715
Kale ve Nefer; Habsburg Serhaddinde Osmanlı Askeri Gücü (1699-1715)
226.30
Geçtiğimiz yirmi yıldan bu yana kaynakların çeşitlendirilmesi ve yeniden değerlendirilmesi
sayesinde Osmanlı askeri tarihi baştan yazılıyor. Osmanlı ve Habsburg arşivlerindeki zengin
malzemeye dayanarak kaleme alınan bu kitap da 1699 sonrasında imparatorluğun Habsburg
serhaddindeki askeri gücüne odaklanarak bu alana katkı sağlıyor. Osmanlılar, 1683'te
Viyana'yı ele geçirmek üzereyken ağır bir bozgun yaşadılar ve takip eden savaşta sınırlarını
koruyan kalelerin neredeyse tamamını kaybettiler. İmparatorluğun çekirdek coğrafyası, hatta
başkenti İstanbul bile ortaya çıkan askeri zafiyet nedeniyle tehdit altında kaldı. Karlofça
Antlaşması'ndan (1699) sonra Babıali, bu zafiyetin üstesinden gelmek için yeni savunma
hatları oluşturmak üzere harekete geçti. Kuzeyde Rusya ve Lehistan, güneyde Venedik,
batıda ise Habsburg sınırında imparatorluğun askeri gücü yeniden örgütlendi. Habsburg
serhaddinde, Bosna'dan Temeşvar'a kadar uzanan bir coğrafyada, sıklet merkezinde Belgrad
Kalesi'nin bulunduğu bir savunma hattı oluşturuldu. Bu amaçla modern tabyalar inşa edilerek
kaleler tahkim edildi ve çok sayıda asker yazılarak serhad garnizonları güçlendirildi. Bu askeri
programın masraflarını karşılamak için imparatorluğun mali kaynakları seferber edildi.
Babıali'nin çabaları sonucunda Habsburg sınırındaki Osmanlı askeri gücü, çoğu yerli kulu
neferler olmak üzere, neredeyse 40 bin askere çıkarıldı. Ne var ki 1716-1718 Savaşı'nda
Babıali'nin inşa ettiği savunma hattı Habsburg ordusu karşısında ayakta kalamadı: 1716'da
Temeşvar, 1717'de Osmanlı Avrupası'nın en önemli kalesi Belgrad düştü. İmparatorluğun
1699'dan itibaren seferber ettiği askeri ve mali kaynaklara rağmen bu savunma hatları niçin
bu kadar kolayca çöktü? Ömer Gezer kale mimarisinden serhad garnizonlarının yapısına
kadar uzanan bir alanda Habsburg serhaddindeki Osmanlı askeri gücünü, sosyo-askeri ve
ekonomik yönlerini de ihmal etmeden incelediği kitabında bu soruyu Osmanlı askeri
bürokrasisinin yetersizliğine işaret ederek cevaplıyor. Ömer Gezer, Hacettepe Üniversitesi
Tarih Bölümünde araştırmalarını sürdürüyor.
Geçtiğimiz yirmi yıldan bu yana kaynakların çeşitlendirilmesi ve yeniden değerlendirilmesi
sayesinde Osmanlı askeri tarihi baştan yazılıyor. Osmanlı ve Habsburg arşivlerindeki zengin
malzemeye dayanarak kaleme alınan bu kitap da 1699 sonrasında imparatorluğun Habsburg
serhaddindeki askeri gücüne odaklanarak bu alana katkı sağlıyor. Osmanlılar, 1683'te
Viyana'yı ele geçirmek üzereyken ağır bir bozgun yaşadılar ve takip eden savaşta sınırlarını
koruyan kalelerin neredeyse tamamını kaybettiler. İmparatorluğun çekirdek coğrafyası, hatta
başkenti İstanbul bile ortaya çıkan askeri zafiyet nedeniyle tehdit altında kaldı. Karlofça
Antlaşması'ndan (1699) sonra Babıali, bu zafiyetin üstesinden gelmek için yeni savunma
hatları oluşturmak üzere harekete geçti. Kuzeyde Rusya ve Lehistan, güneyde Venedik,
batıda ise Habsburg sınırında imparatorluğun askeri gücü yeniden örgütlendi. Habsburg
serhaddinde, Bosna'dan Temeşvar'a kadar uzanan bir coğrafyada, sıklet merkezinde Belgrad
Kalesi'nin bulunduğu bir savunma hattı oluşturuldu. Bu amaçla modern tabyalar inşa edilerek
kaleler tahkim edildi ve çok sayıda asker yazılarak serhad garnizonları güçlendirildi. Bu askeri
programın masraflarını karşılamak için imparatorluğun mali kaynakları seferber edildi.
Babıali'nin çabaları sonucunda Habsburg sınırındaki Osmanlı askeri gücü, çoğu yerli kulu
neferler olmak üzere, neredeyse 40 bin askere çıkarıldı. Ne var ki 1716-1718 Savaşı'nda
Babıali'nin inşa ettiği savunma hattı Habsburg ordusu karşısında ayakta kalamadı: 1716'da
Temeşvar, 1717'de Osmanlı Avrupası'nın en önemli kalesi Belgrad düştü. İmparatorluğun
1699'dan itibaren seferber ettiği askeri ve mali kaynaklara rağmen bu savunma hatları niçin
bu kadar kolayca çöktü? Ömer Gezer kale mimarisinden serhad garnizonlarının yapısına
kadar uzanan bir alanda Habsburg serhaddindeki Osmanlı askeri gücünü, sosyo-askeri ve
ekonomik yönlerini de ihmal etmeden incelediği kitabında bu soruyu Osmanlı askeri
bürokrasisinin yetersizliğine işaret ederek cevaplıyor. Ömer Gezer, Hacettepe Üniversitesi
Tarih Bölümünde araştırmalarını sürdürüyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.