Kadın

Stok Kodu:
9786257072830
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
384
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-05-18
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
385,00TL
238,70TL
Havale/EFT ile: 226,77TL
9786257072830
701526
Kadın
Kadın
238.70
Kadın erkek ilişkisi çatışmacı yaklaşımlar ve teorisyenler tarafından güç eksenli olarak düşünülmüştür. Erkekler bu gücü ekonomik kaynaklar üzerindeki hâkimiyetlerinden almaktadırlar. Fonksiyonalist yaklaşımlara göre kadın çocuk doğurma ve çocuk bakma gibi bir biyoloji ile dokuz ay gebe kalmakta ve bir süre doğurduğu çocuğa bakmaktadır. Bu kadını bir süre eve bağlı kılmaktadır. Bu sürede erkek evden uzaklaşmakta ve ekonomik faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu erkeğin ekonomik kaynaklara sahip olmasını sağlamaktadır. Çatışmacı yaklaşım ise işe buradan başlamaktadır. Çatışmacı kurama göre ekonomik kaynaklara sahip olan erkek bunu bir güç unsuru olarak görmekte ve bu gücünü kadınlar üzerinde kullanmaktadır. Randall Collins ise erkek güç ve otoritesini belirgin olmayan bir biçimde kullanmaktadır der. Ona göre bu güç kadın üzerine erkeğin hegemonya kurma güdüsüdür. Kadın bu gücü toplumsallaşma sürecinde öğrenir ve kendisinde içselleştirir. Artık kadın erkeğe uyumlu ve onun istediği şekilde yaşayan bir varlık olur. Bu kadının görece ekonomik kaynaklarda uzak tutulmasına ve gelir getirmeyen ev işlerine yönelmesine sebep olmuştur. Kadın parasal karşılığı olmayan ve hizmet niteliği taşıyan ev işlerini yapar ve erkek evin geçiminden sorumludur yaklaşımını doğurmuştur. Böylece kadın ekonomik kaynaklardan uzak tutulmuş ve çalışma hayatından uzaklaştırılmıştır. Çocuklu kadınların işten uzak tutulması, kocası çalışan bayanların işe alımında sorunlar yaşanması, kocası çalışan kadınların işlerden atılması bu anlayışın sonucudur. Bununla birlikte erkekler kurumsal olarak egemenliklerini kontrol altına almaktadırlar. Kadınların siyasi kurumlarda yeteri sayılarda olmaması ve oy kullanamaması buna örnek verilebilir. Kapitalist yapı sanayi döneminde erkeği ucuz ve kadını parasız çalıştırmıştır, iş adamları işletmelerle kadınları işe aldırmama sözleşmeleri yaptırmışlardır. İşe alımda erkeklere öncelik tanınmıştır. Erkeğin kadın üzerindeki kontrolü ekonomik kaynakları kullanmak şeklinde kendisini göstermiştir. Bu kadını eve bağlı hale getirmiştir. Güç zamanla otorite olarak kadının toplumsal açıdan kontrol edilmesini sağlamaktadır. Kadının sex aracı olarak görülmesi ise içgüdüsel olarak kadının tekrar bastırılmasıdır. Bu kadının metalaşmasını doğurmuştur. Kadınların bir reklam aracı olarak kullanılması, fahişelik, telekız, alıp verme erkeğin içgüdüsel olarak kadını damgalamasıyla alakalıdır.
Kadın erkek ilişkisi çatışmacı yaklaşımlar ve teorisyenler tarafından güç eksenli olarak düşünülmüştür. Erkekler bu gücü ekonomik kaynaklar üzerindeki hâkimiyetlerinden almaktadırlar. Fonksiyonalist yaklaşımlara göre kadın çocuk doğurma ve çocuk bakma gibi bir biyoloji ile dokuz ay gebe kalmakta ve bir süre doğurduğu çocuğa bakmaktadır. Bu kadını bir süre eve bağlı kılmaktadır. Bu sürede erkek evden uzaklaşmakta ve ekonomik faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu erkeğin ekonomik kaynaklara sahip olmasını sağlamaktadır. Çatışmacı yaklaşım ise işe buradan başlamaktadır. Çatışmacı kurama göre ekonomik kaynaklara sahip olan erkek bunu bir güç unsuru olarak görmekte ve bu gücünü kadınlar üzerinde kullanmaktadır. Randall Collins ise erkek güç ve otoritesini belirgin olmayan bir biçimde kullanmaktadır der. Ona göre bu güç kadın üzerine erkeğin hegemonya kurma güdüsüdür. Kadın bu gücü toplumsallaşma sürecinde öğrenir ve kendisinde içselleştirir. Artık kadın erkeğe uyumlu ve onun istediği şekilde yaşayan bir varlık olur. Bu kadının görece ekonomik kaynaklarda uzak tutulmasına ve gelir getirmeyen ev işlerine yönelmesine sebep olmuştur. Kadın parasal karşılığı olmayan ve hizmet niteliği taşıyan ev işlerini yapar ve erkek evin geçiminden sorumludur yaklaşımını doğurmuştur. Böylece kadın ekonomik kaynaklardan uzak tutulmuş ve çalışma hayatından uzaklaştırılmıştır. Çocuklu kadınların işten uzak tutulması, kocası çalışan bayanların işe alımında sorunlar yaşanması, kocası çalışan kadınların işlerden atılması bu anlayışın sonucudur. Bununla birlikte erkekler kurumsal olarak egemenliklerini kontrol altına almaktadırlar. Kadınların siyasi kurumlarda yeteri sayılarda olmaması ve oy kullanamaması buna örnek verilebilir. Kapitalist yapı sanayi döneminde erkeği ucuz ve kadını parasız çalıştırmıştır, iş adamları işletmelerle kadınları işe aldırmama sözleşmeleri yaptırmışlardır. İşe alımda erkeklere öncelik tanınmıştır. Erkeğin kadın üzerindeki kontrolü ekonomik kaynakları kullanmak şeklinde kendisini göstermiştir. Bu kadını eve bağlı hale getirmiştir. Güç zamanla otorite olarak kadının toplumsal açıdan kontrol edilmesini sağlamaktadır. Kadının sex aracı olarak görülmesi ise içgüdüsel olarak kadının tekrar bastırılmasıdır. Bu kadının metalaşmasını doğurmuştur. Kadınların bir reklam aracı olarak kullanılması, fahişelik, telekız, alıp verme erkeğin içgüdüsel olarak kadını damgalamasıyla alakalıdır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat