İstanbul Kriterleri

Stok Kodu:
9789759960346
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
120
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
5
Basım Tarihi:
2016-11-16
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
170,00TL
105,40TL
Havale/EFT ile: 94,86TL
9789759960346
415395
İstanbul Kriterleri
İstanbul Kriterleri
105.40
Hayatında iyi bir şey olan kişi, elindeki o iyi şeyi kriter alarak başka iyi şeyleri kolayca tanıyabilir. İyi bir soru başka iyi sorularla, iyi bir insan başka iyi insanlarla, iyi bir müzik başka iyi müziklerle tanıştırır insanı. Türkiye'de arabeski iyi müzik zannedenler varsa, bunun nedeni, klasik Arap müziği dinlemekten mahrum edildikleri içindir. Pazar sabahları Türkiye'ye klasik Batı müziği dinleterek milleti köylülükten kurtaracağını zannedenler, klasik Türk müziğini yasaklamasalardı, o sayede klasik müziklerin de kıymeti bilinecekti. Türkiye Gazali'nin sadece ismini değil de sorularını / dertelerini bilseyid, Heidegger'in sorunlarını da bilecekti. Türkiye Muhyiddin-i Arabi'yi bilmediği için Spinoza'yı derin sanıyor. Türkiye Şeyh Galip'in ne dediğini bilmediği için Goethe'yi önemli biri zannediyor. Dokuz köyden kovulmasına rağmen, hala şehri bulamamış olanlar, "doğruyu söyleyen" olamazlar. Doğruyu bulamamış, şehirli olamamış kişi doğruları nasıl söylesin? Olsa olsa, kendince, yanlışları söyleyebilir "onuncu köy"ün sakinleri. Köylüler sadece yanlışları, şehirliler hem yanlışları hem de doğruları bilirler. Şehir bir çözümlemedir ve sorunları nasıl ve ne kadar çözdüğümüze şahitlik eder.
Hayatında iyi bir şey olan kişi, elindeki o iyi şeyi kriter alarak başka iyi şeyleri kolayca tanıyabilir. İyi bir soru başka iyi sorularla, iyi bir insan başka iyi insanlarla, iyi bir müzik başka iyi müziklerle tanıştırır insanı. Türkiye'de arabeski iyi müzik zannedenler varsa, bunun nedeni, klasik Arap müziği dinlemekten mahrum edildikleri içindir. Pazar sabahları Türkiye'ye klasik Batı müziği dinleterek milleti köylülükten kurtaracağını zannedenler, klasik Türk müziğini yasaklamasalardı, o sayede klasik müziklerin de kıymeti bilinecekti. Türkiye Gazali'nin sadece ismini değil de sorularını / dertelerini bilseyid, Heidegger'in sorunlarını da bilecekti. Türkiye Muhyiddin-i Arabi'yi bilmediği için Spinoza'yı derin sanıyor. Türkiye Şeyh Galip'in ne dediğini bilmediği için Goethe'yi önemli biri zannediyor. Dokuz köyden kovulmasına rağmen, hala şehri bulamamış olanlar, "doğruyu söyleyen" olamazlar. Doğruyu bulamamış, şehirli olamamış kişi doğruları nasıl söylesin? Olsa olsa, kendince, yanlışları söyleyebilir "onuncu köy"ün sakinleri. Köylüler sadece yanlışları, şehirliler hem yanlışları hem de doğruları bilirler. Şehir bir çözümlemedir ve sorunları nasıl ve ne kadar çözdüğümüze şahitlik eder.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat