İstanbul Efsaneleri

Stok Kodu:
9786257157018
Boyut:
160-230-0
Sayfa Sayısı:
76
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-11-27
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%36 indirimli
70,00TL
44,80TL
Havale/EFT ile: 43,90TL
9786257157018
542966
İstanbul Efsaneleri
İstanbul Efsaneleri
44.80
“İstanbul'un Sırlarla Dolu Mekanları, Hergün Gelip Geçtiğimiz yerlerin bilinmeyen Öyküleri, Bu Eserde, Bizleri Masalsı bir yolculuğa çıkarıyor..” EFSANELERE GÖRE İSTANBUL'UN KURULUŞU "Bu şehr-i Sitambul ki, bi mişl-u behadır, Bir sengine, yekpare Acem mülkü fedadır." Yeryüzünde, bu kadar çok ada ve sana sahip kent çok ender bulunur. Her ulus, İstanbul'u başka bir adla andı. Ayrıca, fetihten önceki adları başkaydı, fetihten sonrakiler başka... Tarih sahnesine, Byzas, Buzis, Byse, Bysante gibi adlarla çıktı. Roma dönemine kadar da en çok Byzantion olarak anıldı. Romalılar Antoneia, Anthuşa, Deutera Rome dediler. Sonra, uzun bir dönem boyunca Konstantinopolis olarak kaldı. Kuzeylilerin verdikleri adların bir kısmı kentin gücünü vurguluyordu: Tsarigrad (Slav kaynaklarında imparator kenti) ve Miklegard (Vikinglerde İmparator Mikhael'ın kenti) gibi. Ruslar Tekfuriye ve Zavegorod, Macarlar Vizenduvar, Polonyalılar Kanatorya, Çekler Aylana, İsveçliler Herakliyan, Hollandalılar İstefanya, Franklar Agrandone, Portekizliler Kostiye, Araplar Konstantiniyye, Acemler Kayser, Hintliler Taht-ı Rum, Moğollar Çakdüryan demişlerdi bir zamanlar Osmanlı'nın "Asitane"sine. Öte yandan, İstanbul'a yakıştırılan sanlar da en az kendisi kadar görkemliydi: Asitane-i Saadet (Sultan Sarayı), Dar-ül Hilafe (Halife'nin evi), Darü's Saltana (Saltanatın evi), Dergah-ı Selatin (Sultanlar kapısı)... Ve sonunda bizim kentimiz, İstanbul. Bilinen tarihi 2600 yıldan daha eskilere uzanan bu yaşlı, ama muhteşem kent, zamanın akışı içinde büyük uygarlıkların yıkılışlarım da gördü, yenilerinin nasıl kurulduklarına da... İmparatorlukların bu herkesi kıskandıran görkemli başkentinin köşe bucağı, birbiriyle ilgisi olmayan kültürlerin mirasıyla süslendi. Ve sonuçta, tüm üslup ve kültürler iç içe geçerek, birbirini özümseyerek, İstanbul'un anıtsal tarihini oluşturdu.
“İstanbul'un Sırlarla Dolu Mekanları, Hergün Gelip Geçtiğimiz yerlerin bilinmeyen Öyküleri, Bu Eserde, Bizleri Masalsı bir yolculuğa çıkarıyor..” EFSANELERE GÖRE İSTANBUL'UN KURULUŞU "Bu şehr-i Sitambul ki, bi mişl-u behadır, Bir sengine, yekpare Acem mülkü fedadır." Yeryüzünde, bu kadar çok ada ve sana sahip kent çok ender bulunur. Her ulus, İstanbul'u başka bir adla andı. Ayrıca, fetihten önceki adları başkaydı, fetihten sonrakiler başka... Tarih sahnesine, Byzas, Buzis, Byse, Bysante gibi adlarla çıktı. Roma dönemine kadar da en çok Byzantion olarak anıldı. Romalılar Antoneia, Anthuşa, Deutera Rome dediler. Sonra, uzun bir dönem boyunca Konstantinopolis olarak kaldı. Kuzeylilerin verdikleri adların bir kısmı kentin gücünü vurguluyordu: Tsarigrad (Slav kaynaklarında imparator kenti) ve Miklegard (Vikinglerde İmparator Mikhael'ın kenti) gibi. Ruslar Tekfuriye ve Zavegorod, Macarlar Vizenduvar, Polonyalılar Kanatorya, Çekler Aylana, İsveçliler Herakliyan, Hollandalılar İstefanya, Franklar Agrandone, Portekizliler Kostiye, Araplar Konstantiniyye, Acemler Kayser, Hintliler Taht-ı Rum, Moğollar Çakdüryan demişlerdi bir zamanlar Osmanlı'nın "Asitane"sine. Öte yandan, İstanbul'a yakıştırılan sanlar da en az kendisi kadar görkemliydi: Asitane-i Saadet (Sultan Sarayı), Dar-ül Hilafe (Halife'nin evi), Darü's Saltana (Saltanatın evi), Dergah-ı Selatin (Sultanlar kapısı)... Ve sonunda bizim kentimiz, İstanbul. Bilinen tarihi 2600 yıldan daha eskilere uzanan bu yaşlı, ama muhteşem kent, zamanın akışı içinde büyük uygarlıkların yıkılışlarım da gördü, yenilerinin nasıl kurulduklarına da... İmparatorlukların bu herkesi kıskandıran görkemli başkentinin köşe bucağı, birbiriyle ilgisi olmayan kültürlerin mirasıyla süslendi. Ve sonuçta, tüm üslup ve kültürler iç içe geçerek, birbirini özümseyerek, İstanbul'un anıtsal tarihini oluşturdu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat