2001676100069
377690
https://www.sehadetkitap.com/urun/islam-su-medeniyeti-ve-konya-sulari
İslam Su Medeniyeti ve Konya Suları
117.25
Bilindiği üzere su hayatın esas kaynağı olup, suyun tarihi insanoğlunun hayatı ile özdeşleşen medeniyetin de tarihidir. İşte bu yüzden denilebilir ki; suya yönelen ilgi, tarih boyunca hep insanoğlunun üretken yönünü ifade etmiş ve medeniyet çizgisinin en değerli eserlerinin ilham kaynağı olmuştur. Bu sebepledir ki ?Su gibi aziz? deyişiyle en veciz şekilde ifadesini bulan su, medeniyetimizin bir çok bakımdan merkezine oturmuştur. O halde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, biyolojik hayatın başlangıcı ve canlıların yaşaması için şart olan su, insanoğlu tarafından çok eski devirlerden beri kutsal bir varlık olarak addedilmiştir. Dinlerin ortaya çıkması ile birlikte, muhtelif tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılar mukaddes varlıklar şeklinde şahıslaştırılan suyun, hayat, şifa, bereket, kuvvet, güzellik, ve zevk verici hassalarını sembolleştirilen eserler, abideler yapılmıştır.
Arkeolojik tetkiklerden anlaşıldığına göre; yeryüzüne düşen kar ve yağmur sularını sarnıç ve depolarda, mevcut akarsuları bentlerde toplamak, toplanan suları uygun meyillerle kanallar veya tüneller içinde, kemerler üzerinde belli yerlere sevk etmek; şehirlere gelen suları mahzenlerden maslaklardan, gereğince terazilerden geçirerek çeşitli yerlere dağıtmak; şehirlerde havuzlar, şadırvanlar, çeşmeler yapmak; alçak seviyedeki zemin sularını dolaplarla yükseklere çıkarmak; yer altı sularından istifade için kuyular açmak gibi çeşitli tesisler Anadolu?da oldukça eski devirlerden beri düşünülmüş ve tatbik edilmişlerdir.
Bilindiği üzere su hayatın esas kaynağı olup, suyun tarihi insanoğlunun hayatı ile özdeşleşen medeniyetin de tarihidir. İşte bu yüzden denilebilir ki; suya yönelen ilgi, tarih boyunca hep insanoğlunun üretken yönünü ifade etmiş ve medeniyet çizgisinin en değerli eserlerinin ilham kaynağı olmuştur. Bu sebepledir ki ?Su gibi aziz? deyişiyle en veciz şekilde ifadesini bulan su, medeniyetimizin bir çok bakımdan merkezine oturmuştur. O halde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, biyolojik hayatın başlangıcı ve canlıların yaşaması için şart olan su, insanoğlu tarafından çok eski devirlerden beri kutsal bir varlık olarak addedilmiştir. Dinlerin ortaya çıkması ile birlikte, muhtelif tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılar mukaddes varlıklar şeklinde şahıslaştırılan suyun, hayat, şifa, bereket, kuvvet, güzellik, ve zevk verici hassalarını sembolleştirilen eserler, abideler yapılmıştır.
Arkeolojik tetkiklerden anlaşıldığına göre; yeryüzüne düşen kar ve yağmur sularını sarnıç ve depolarda, mevcut akarsuları bentlerde toplamak, toplanan suları uygun meyillerle kanallar veya tüneller içinde, kemerler üzerinde belli yerlere sevk etmek; şehirlere gelen suları mahzenlerden maslaklardan, gereğince terazilerden geçirerek çeşitli yerlere dağıtmak; şehirlerde havuzlar, şadırvanlar, çeşmeler yapmak; alçak seviyedeki zemin sularını dolaplarla yükseklere çıkarmak; yer altı sularından istifade için kuyular açmak gibi çeşitli tesisler Anadolu?da oldukça eski devirlerden beri düşünülmüş ve tatbik edilmişlerdir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.