9786257091107
612952
https://www.sehadetkitap.com/urun/islam-kamu-hukuku-2
İslam Kamu Hukuku
828.00
Bu kitapta İslâm anayasa hukuku (siyâset-i şer'iyye), idare hukuku (siyâset-i şer'iyye), ceza hukuku (ukûbât), malî hukuk (zekât, öşür, ḫarâc ve diğer vergiler), yargılama hukuku (kazâ) ve uluslararası hukuk (siyer) gibi İslâm kamu hukukunun ana hatlarını açıklayacağız.
Özellikle İslâm anayasa hukuku, idare hukuku, malî hukuk, ta'zîr cezaları ve şer'î hükümlerin verdiği sınırlı yasama yetkisine dayanan askerî hukuka ilişkin düzenlemeler ile örf ve âdetler ve kamu yararı (maslahat) gibi ikincil kaynaklara dayanan fıkhî hükümlerin tümü, çeşitli şekillerde kamu hukuku olarak adlandırılan alana girmektedir, Ayrıca siyâset-i şer'iyye (şer'î siyaset), kânûn (hukuk kodu), kânûnnâme, ö'orfî hukûk vb. Bu kanunlar da en azından teorik olarak şer'î ilkelerin ötesine geçemediği için İslâm hukukunun dışında bir hukuk sistemi olarak görülmemelidir.
İlk etapta İslâm hukukunun aslî kaynaklarını (fıkıh kitapları ve fetvâ) inceledik; ancak diğer iki kaynağı da ihmal etmedik: İlk olarak Muhammed Ebû Zehra, Abdülkerim Zeydan, Muhammed HamidullahHamîdullah, Bediüzzaman Said Nursîi ve Ramazan el-Bûtî gibi muasır âlimler tarafından yazılan yeni kitapları inceledik. İkinci olarak, Erwin I. J. Rosenthal, Ruud Peters, Joseph Schacht ve John L. Esposito gibi Batılı akademisyenler tarafından yazılmış birçok önemli kitaba da başvurduk.
Bu kitabın üç temel özelliği olduğunu söyleyebiliriz.
i) Açıklamalarımızı doğrudan aslî İslâm hukuku kaynaklarına dayandırmaya çalıştık. Örneğin, bazı Batılı akademisyenlerin ve hatta bazı Müslüman akademisyenlerin makalelerinde veya kitaplarında hilâfet veya tîmâr sistemi hakkındaki bazı makaleleri okuduktan sonra, Müslüman âlimler arasında bu konularda farklı görüşler olduğu sonucuna varılabilir. Bu doğru değildir: Müslümanlar hukukî konularda temel kurallar üzerinde anlaşmışlardır, ancak nüanslar ve yorumlar konusunda bazı ihtilaflar vardır. İmâm Gazzâlî, İbn Teymiyye, Mâverdî ve Ferrâ'nın eserleri okunduğunda ana kurallar üzerinde herhangi bir ihtilaf olmadığı, ancak bazı kavramların farklı yorumlandığı görülecektir. Biz, onların nerede hemfikir olduklarını keşfetmeye çalıştık ve bazen de nerede ayrıldıklarına işaret ettik.
ii) İslâm hukuku uygulamalarını, özellikle de Osmanlı arşivlerindeki hukukî belgeleri araştırdık. Örneğin, hadd-i şer'îyi açıklarken Osmanlı Kanunnâmelerindeki bazı hukukî maddelere ve kanun hükmünde kararnameler (i'lâmât-ı şer'iyye) gibi bazı şer'î mahkeme kararlarına da değindik. İyi bilinmektedir ki, hiç kimse herhangi bir hukuk sistemini, onu uygulamadan ve tatbik etmeden anlayamaz.
iii) İslâm hukuku ile ilgili bazı yanlış anlamaları ve yanılgıları düzeltmek için çok çalıştık. Bu sebeble aslî kaynaklara başvuruyoruz. Örneğin, bazı akademisyenler Hanefî hukukçu İmâm Serahsî'nin irtidâd için ceza fikrini kabul etmediğini iddia etmektedir. Biz onun Mebsût adlı eserini inceledik ve bu iddianın asılsız olduğunu gördük. Tîmâr ve fief arasındaki karşılaştırma bir başka örnektir çünkü tîmâr sistemi fief sisteminden farklıdır. Bazı akademisyenler egemenlik ve yönetim kavramlarını birbirine karıştırmaktadır. İslâm devleti, Avrupalıların anladığı anlamda teokratik bir devlet değildir. Kaleme aldığımız hukuk dalları şunlardır: Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, İslâm Ceza Hukuku, İslâm Malî Hukuku, İslâm Yargılama Hukuku, İslâm Uluslararası Hukuku.
Bu kitapta İslâm anayasa hukuku (siyâset-i şer'iyye), idare hukuku (siyâset-i şer'iyye), ceza hukuku (ukûbât), malî hukuk (zekât, öşür, ḫarâc ve diğer vergiler), yargılama hukuku (kazâ) ve uluslararası hukuk (siyer) gibi İslâm kamu hukukunun ana hatlarını açıklayacağız.
Özellikle İslâm anayasa hukuku, idare hukuku, malî hukuk, ta'zîr cezaları ve şer'î hükümlerin verdiği sınırlı yasama yetkisine dayanan askerî hukuka ilişkin düzenlemeler ile örf ve âdetler ve kamu yararı (maslahat) gibi ikincil kaynaklara dayanan fıkhî hükümlerin tümü, çeşitli şekillerde kamu hukuku olarak adlandırılan alana girmektedir, Ayrıca siyâset-i şer'iyye (şer'î siyaset), kânûn (hukuk kodu), kânûnnâme, ö'orfî hukûk vb. Bu kanunlar da en azından teorik olarak şer'î ilkelerin ötesine geçemediği için İslâm hukukunun dışında bir hukuk sistemi olarak görülmemelidir.
İlk etapta İslâm hukukunun aslî kaynaklarını (fıkıh kitapları ve fetvâ) inceledik; ancak diğer iki kaynağı da ihmal etmedik: İlk olarak Muhammed Ebû Zehra, Abdülkerim Zeydan, Muhammed HamidullahHamîdullah, Bediüzzaman Said Nursîi ve Ramazan el-Bûtî gibi muasır âlimler tarafından yazılan yeni kitapları inceledik. İkinci olarak, Erwin I. J. Rosenthal, Ruud Peters, Joseph Schacht ve John L. Esposito gibi Batılı akademisyenler tarafından yazılmış birçok önemli kitaba da başvurduk.
Bu kitabın üç temel özelliği olduğunu söyleyebiliriz.
i) Açıklamalarımızı doğrudan aslî İslâm hukuku kaynaklarına dayandırmaya çalıştık. Örneğin, bazı Batılı akademisyenlerin ve hatta bazı Müslüman akademisyenlerin makalelerinde veya kitaplarında hilâfet veya tîmâr sistemi hakkındaki bazı makaleleri okuduktan sonra, Müslüman âlimler arasında bu konularda farklı görüşler olduğu sonucuna varılabilir. Bu doğru değildir: Müslümanlar hukukî konularda temel kurallar üzerinde anlaşmışlardır, ancak nüanslar ve yorumlar konusunda bazı ihtilaflar vardır. İmâm Gazzâlî, İbn Teymiyye, Mâverdî ve Ferrâ'nın eserleri okunduğunda ana kurallar üzerinde herhangi bir ihtilaf olmadığı, ancak bazı kavramların farklı yorumlandığı görülecektir. Biz, onların nerede hemfikir olduklarını keşfetmeye çalıştık ve bazen de nerede ayrıldıklarına işaret ettik.
ii) İslâm hukuku uygulamalarını, özellikle de Osmanlı arşivlerindeki hukukî belgeleri araştırdık. Örneğin, hadd-i şer'îyi açıklarken Osmanlı Kanunnâmelerindeki bazı hukukî maddelere ve kanun hükmünde kararnameler (i'lâmât-ı şer'iyye) gibi bazı şer'î mahkeme kararlarına da değindik. İyi bilinmektedir ki, hiç kimse herhangi bir hukuk sistemini, onu uygulamadan ve tatbik etmeden anlayamaz.
iii) İslâm hukuku ile ilgili bazı yanlış anlamaları ve yanılgıları düzeltmek için çok çalıştık. Bu sebeble aslî kaynaklara başvuruyoruz. Örneğin, bazı akademisyenler Hanefî hukukçu İmâm Serahsî'nin irtidâd için ceza fikrini kabul etmediğini iddia etmektedir. Biz onun Mebsût adlı eserini inceledik ve bu iddianın asılsız olduğunu gördük. Tîmâr ve fief arasındaki karşılaştırma bir başka örnektir çünkü tîmâr sistemi fief sisteminden farklıdır. Bazı akademisyenler egemenlik ve yönetim kavramlarını birbirine karıştırmaktadır. İslâm devleti, Avrupalıların anladığı anlamda teokratik bir devlet değildir. Kaleme aldığımız hukuk dalları şunlardır: Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, İslâm Ceza Hukuku, İslâm Malî Hukuku, İslâm Yargılama Hukuku, İslâm Uluslararası Hukuku.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.