İş Sağlığı ve Güvenliği Hukukunda İdari, Cezai ve Hukuki Sorumluluk

Stok Kodu:
9786053004264
Boyut:
160-235-0
Sayfa Sayısı:
717
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2023-02-16
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%13 indirimli
115,00TL
100,05TL
Havale/EFT ile: 98,05TL
9786053004264
588014
İş Sağlığı ve Güvenliği Hukukunda İdari, Cezai ve Hukuki Sorumluluk
İş Sağlığı ve Güvenliği Hukukunda İdari, Cezai ve Hukuki Sorumluluk
100.05
Soma faciası olarak adlandırılan ve 13 Mayıs 2014'te Manisa ilimizin Soma ilçesindeki kömür madeninde meydana gelen iş kazası 301 madencinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Bu olay, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçmiştir. Ardından gelen ve 10 işçinin hayatını kaybettiği İstanbul'daki asansör faciası ve yine ondan sonra meydana gelen Ermenek'teki maden kazasında 18 işçinin can vermesi çok büyük üzüntülere sebep olmuştur. Böyle büyük facialardan sonra iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin önemi tekrar tekrar gündeme gelmiş ve yüksek sesle dile getirilmeye başlanmıştır. Bu tür büyük facialar genellikle dikkatleri iş kazalarına çekmektedir. Fakat en az iş kazası kadar meslek hastalıkları da önemlidir. Hatta ortaya çıkan meslek hastalığı sayısı iş kazasının yaklaşık altı katıdır. İş kazası gerçekleştiği an etki göstermekte ve çevredeki herkes tarafından anında fark edilmektedir. Meslek hastalığı ise çoğunlukla uzun bir sessiz dönem sonunda fark edilebilmektedir. Özellikle uygulamada tıbbi anlamda meslek hastalığı ile hukuki anlamda meslek hastalığı arasında farkların ortaya çıkması ve diğer bazı nedenlerle istatistiklere de doğru şekilde yansımadığı görülmektedir. İş sağlığı ve iş güvenliği alanında iş kazası ve meslek hastalıklarını önlemek öncelikli hedef olsa da önleme ve tazmin yöntemleri birbirinden etkilenen ve birbirini tamamlayan bir bütün oluşturur. Yeterli düzeyde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, iş kazaları ve meslek hastalıklarını azaltarak tazmin sistemlerinin yükünü azaltacaktır. Gerek işverenler gerek Sosyal Güvenlik Kurumu daha az ödeme yapacaktır. Aynı şekilde, iş kazaları ve meslek hastalıklarının tazminine ilişkin idari, cezai ve hukuki yaptırımlar işverenleri daha dikkatli ve özenli davranmaya sevk ederek ülkede iş sağlığı ve güvenliğinin gerçekleşmesine katkıda bulunacaktır. Bu bakımdan meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıklarında tüm tarafların hak ve yükümlülüklerini ortaya koymak açısından böyle bir çalışma yapılmıştır. Günümüzde teori ağırlıklı bilimsel eserlerin yanında sıklıkla içtihat ağırlıklı uygulama eserleri yayınlanmaktadır. Yargı kararları yol gösterici olmakla birlikte kararların temelini de bilimsel görüşler oluşturmaktadır. Her alanda olduğu gibi hukuk alanında da teori ve pratik birbirini bütünlemektedir. Bu nedenle çalışmada bilimsel görüşlerin yanında Yargıtay kararlarından sıklıkla yararlanılmaya çalışılmıştır.
Soma faciası olarak adlandırılan ve 13 Mayıs 2014'te Manisa ilimizin Soma ilçesindeki kömür madeninde meydana gelen iş kazası 301 madencinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Bu olay, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçmiştir. Ardından gelen ve 10 işçinin hayatını kaybettiği İstanbul'daki asansör faciası ve yine ondan sonra meydana gelen Ermenek'teki maden kazasında 18 işçinin can vermesi çok büyük üzüntülere sebep olmuştur. Böyle büyük facialardan sonra iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin önemi tekrar tekrar gündeme gelmiş ve yüksek sesle dile getirilmeye başlanmıştır. Bu tür büyük facialar genellikle dikkatleri iş kazalarına çekmektedir. Fakat en az iş kazası kadar meslek hastalıkları da önemlidir. Hatta ortaya çıkan meslek hastalığı sayısı iş kazasının yaklaşık altı katıdır. İş kazası gerçekleştiği an etki göstermekte ve çevredeki herkes tarafından anında fark edilmektedir. Meslek hastalığı ise çoğunlukla uzun bir sessiz dönem sonunda fark edilebilmektedir. Özellikle uygulamada tıbbi anlamda meslek hastalığı ile hukuki anlamda meslek hastalığı arasında farkların ortaya çıkması ve diğer bazı nedenlerle istatistiklere de doğru şekilde yansımadığı görülmektedir. İş sağlığı ve iş güvenliği alanında iş kazası ve meslek hastalıklarını önlemek öncelikli hedef olsa da önleme ve tazmin yöntemleri birbirinden etkilenen ve birbirini tamamlayan bir bütün oluşturur. Yeterli düzeyde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, iş kazaları ve meslek hastalıklarını azaltarak tazmin sistemlerinin yükünü azaltacaktır. Gerek işverenler gerek Sosyal Güvenlik Kurumu daha az ödeme yapacaktır. Aynı şekilde, iş kazaları ve meslek hastalıklarının tazminine ilişkin idari, cezai ve hukuki yaptırımlar işverenleri daha dikkatli ve özenli davranmaya sevk ederek ülkede iş sağlığı ve güvenliğinin gerçekleşmesine katkıda bulunacaktır. Bu bakımdan meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıklarında tüm tarafların hak ve yükümlülüklerini ortaya koymak açısından böyle bir çalışma yapılmıştır. Günümüzde teori ağırlıklı bilimsel eserlerin yanında sıklıkla içtihat ağırlıklı uygulama eserleri yayınlanmaktadır. Yargı kararları yol gösterici olmakla birlikte kararların temelini de bilimsel görüşler oluşturmaktadır. Her alanda olduğu gibi hukuk alanında da teori ve pratik birbirini bütünlemektedir. Bu nedenle çalışmada bilimsel görüşlerin yanında Yargıtay kararlarından sıklıkla yararlanılmaya çalışılmıştır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat