İş Hukukunda Yeni Yaklaşımlar V - Pandeminin İş ve Sosyal Güvenlik Hukukuna Etkileri

Stok Kodu:
9786254323041
Boyut:
160-235-
Sayfa Sayısı:
314
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-11-22
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
%13 indirimli
220,00TL
191,40TL
Havale/EFT ile: 172,26TL
9786254323041
580718
İş Hukukunda Yeni Yaklaşımlar V - Pandeminin İş ve Sosyal Güvenlik Hukukuna Etkileri
İş Hukukunda Yeni Yaklaşımlar V - Pandeminin İş ve Sosyal Güvenlik Hukukuna Etkileri
191.40
11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü Koronavirüsü (covid-19) küresel bir pandemi ilan etti. Bu kitabın yayına hazırlandığı günlerde dünya genelinde toplam ölüm sayısı 6 milyon 400 bin kişiyi aşmış durumda. Geliştirilen aşılara rağmen pandemi derin biçimde hayatımızı etkilemeye devam ediyor. Hastalığın kaç kişide kalıcı sekel bıraktığını henüz bilmiyoruz. İlk günlerdeki dehşet ve şaşkınlık duygusunu takiben covid-19, bireysel özgürlükler ile ortak fayda ekseninde konumlandırılabilecek pek çok tartışmaya neden oldu. Sanayi Devrimi ile doğmuş bir hukuk dalı olarak İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, 20. yüzyıl boyunca sosyal adaleti sağlamak, iş ilişkisinde işçi ve işveren arasındaki güç eşitsizliğini dengelemek amacıyla bir takım hukuki mekanizmalar geliştirmiştir. Pandemi, bir anlamda şimdiye kadar geliştirdiğimiz sosyal koruma mekanizmalarının büyük sınavı oldu, sosyal devlet modelimiz test edildi. İlk karşılaştığımız sorunlar kapanma döneminde çalışamayan işçinin ücretine ilişkindi. İdari bir kararla kapanmak zorunda kalan işletmeler açısından hukuken hazırlıklıydık. Zorlayıcı nedenlerin iş ilişkisine etkisi kanunlarımızda düzenlenmişti. Ancak hukuken kapanmak zorunda olmayan pek çok işletmenin kamu sağlığı bakımından mümkün olduğu ölçüde az işçiyi işyerine getirerek faaliyetlerini sürdürmesi gerekliliği öngörmediğimiz yeni sorunları beraberinde getirdi. Böylesine uzun süren, taraflardan birinin ya da diğerinin hakimiyet alanına özgülenemeyen bir pandeminin varlığı konunun şimdiye kadar ele almadığımız ölçüde karmaşık olduğunu gösterdi. Pandeminin uzamasıyla gelir güvencesi endişelerine iş güvencesi endişeleri eklendi. Genel olarak baktığımızda pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de işverenlerin iş sözleşmelerini sona erdirmelerine getirilen kısıtlamalar karşılığında iş sözleşmesinin askıya alınmasının kolaylaştırıldığı, işçinin ücret kaybının sosyal güvenlik sistemi tarafından karşılanması yolunda bir yöntem benimsendiğini görüyoruz. Bu dönem alınan önlemlerin etkilerini ve hukuki sonuçlarını dikkatli biçimde incelememiz, gelecek açısından önem taşımaktadır. İçinde bulunduğumuz iklim krizi pandemilerin yahut daha genel olarak doğal afetlerin maalesef ki önümüzdeki yıllarda daha sık karşımıza çıkma riski olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu açıdan ele alındığında pandemi dönemi İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunun başarılı olduğu ve yetersiz kaldığı alanları tespit etmek gelecek açısından alınacak önlemlerin belirlenmesi bakımından önemlidir. Bu çalışma bu yönde yapılacak çalışmalara bir katkı niteliği taşımaktadır.(ÖNSÖZDEN)
11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü Koronavirüsü (covid-19) küresel bir pandemi ilan etti. Bu kitabın yayına hazırlandığı günlerde dünya genelinde toplam ölüm sayısı 6 milyon 400 bin kişiyi aşmış durumda. Geliştirilen aşılara rağmen pandemi derin biçimde hayatımızı etkilemeye devam ediyor. Hastalığın kaç kişide kalıcı sekel bıraktığını henüz bilmiyoruz. İlk günlerdeki dehşet ve şaşkınlık duygusunu takiben covid-19, bireysel özgürlükler ile ortak fayda ekseninde konumlandırılabilecek pek çok tartışmaya neden oldu. Sanayi Devrimi ile doğmuş bir hukuk dalı olarak İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, 20. yüzyıl boyunca sosyal adaleti sağlamak, iş ilişkisinde işçi ve işveren arasındaki güç eşitsizliğini dengelemek amacıyla bir takım hukuki mekanizmalar geliştirmiştir. Pandemi, bir anlamda şimdiye kadar geliştirdiğimiz sosyal koruma mekanizmalarının büyük sınavı oldu, sosyal devlet modelimiz test edildi. İlk karşılaştığımız sorunlar kapanma döneminde çalışamayan işçinin ücretine ilişkindi. İdari bir kararla kapanmak zorunda kalan işletmeler açısından hukuken hazırlıklıydık. Zorlayıcı nedenlerin iş ilişkisine etkisi kanunlarımızda düzenlenmişti. Ancak hukuken kapanmak zorunda olmayan pek çok işletmenin kamu sağlığı bakımından mümkün olduğu ölçüde az işçiyi işyerine getirerek faaliyetlerini sürdürmesi gerekliliği öngörmediğimiz yeni sorunları beraberinde getirdi. Böylesine uzun süren, taraflardan birinin ya da diğerinin hakimiyet alanına özgülenemeyen bir pandeminin varlığı konunun şimdiye kadar ele almadığımız ölçüde karmaşık olduğunu gösterdi. Pandeminin uzamasıyla gelir güvencesi endişelerine iş güvencesi endişeleri eklendi. Genel olarak baktığımızda pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de işverenlerin iş sözleşmelerini sona erdirmelerine getirilen kısıtlamalar karşılığında iş sözleşmesinin askıya alınmasının kolaylaştırıldığı, işçinin ücret kaybının sosyal güvenlik sistemi tarafından karşılanması yolunda bir yöntem benimsendiğini görüyoruz. Bu dönem alınan önlemlerin etkilerini ve hukuki sonuçlarını dikkatli biçimde incelememiz, gelecek açısından önem taşımaktadır. İçinde bulunduğumuz iklim krizi pandemilerin yahut daha genel olarak doğal afetlerin maalesef ki önümüzdeki yıllarda daha sık karşımıza çıkma riski olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu açıdan ele alındığında pandemi dönemi İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunun başarılı olduğu ve yetersiz kaldığı alanları tespit etmek gelecek açısından alınacak önlemlerin belirlenmesi bakımından önemlidir. Bu çalışma bu yönde yapılacak çalışmalara bir katkı niteliği taşımaktadır.(ÖNSÖZDEN)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat