İngiliz Posta Arabası

Stok Kodu:
9789753631341
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
68
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
6
Basım Tarihi:
2016-03-08
Çeviren:
Mehmet H. Doğan
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
3.Hamur
Dili:
Türkçe
%36 indirimli
100,00TL
64,00TL
Havale/EFT ile: 57,60TL
9789753631341
365095
İngiliz Posta Arabası
İngiliz Posta Arabası
64.00
"İngiliz Posta Arabası" 19. yüzyıl İngiliz deneme yazarı ve eleştirmenlerinden Thomas de Quincey'nin başından geçen olaylardan yararlanarak yazdığı ilginç yapıtlarından biridir. Adını ilk kez 1821'de yayımladığı bir "İngiliz Afyonkeşin İtirafları" denemesiyle duyuran De Quincey, "İngiliz Posta Arabası"nda gençlik yıllarında kılpayı kurtulduğu bir araba kazasında ölümle yüz yüze gelişinin düş gücünü nasıl harekete geçirdiğini çarpıcı bir çağrışım zenginliğiyle dile getirir. Oxford Üniversitesi'nde öğrenci olduğu yıllarda yaptığı araba yolculukları onun için yalnızca üniversite öğrencileriyle öbür yolcular arasındaki sınıfsal ayrımların ayrıntılarını değil, aynı zamanda arabanın hızı, oturma yerlerinin özellikleri ve şiddetin korkunçluğunu gerçeküstücü bir dille anlatması için bir çıkış noktasıdır. Gene böyle bir posta arabasının İngiliz sarayı tarafından Çin İmparatoruna armağan edilmesinin yol açtığı garip olaylar De Quincey'nin elinde nerdeyse "Bin Bir Gece Masalları"nın sürükleyici anlatımıyla okurlara aktarılır. Tadımlık Zaferle Güneye Yolculuk Fakat tüm posta hizmetindeki yaşantımızın en büyük bölümü, zafer haberleriyle Londra'dan aşağılara indiğimizde başımıza gelenler üzerineydi. Trafalgar'la Waterloo arasında yaklaşık on yıllık bir dönem uzanıyordu; bu dönemin ikinci ve üçüncü yılları (1806 ve 1807) nispeten verimsizdi; ama öteki dokuzu (1805'ten 1815'e kadarı) birbiri ardından gelen uzun bir zaferler dizisi getirdi, bunlardan en küçüğünün, Titan'ların yarışmasında olduğu gibi, değeri biçilmez bir konumu vardı: kısmen, düşmanlarımızın planlarını mutlak bir biçimde önlemesi nedeniyle, ama bundan da fazla, Fransa'daki derinden gelen bir korunmasızlık duygusunu bütün orta Avrupa'da canlı tutmasından dolayı. Düşmanımızın sahillerini taciz etmek, devamlı kuşatmalarla güçlerini kırmak, o mağrur ordularının gözleri önünde gemilerini sanki değersiz bir uskunaymış gibi ele geçirerek onları aşağılamak, Hıristiyanlığın umutlarının gizlice yöneldiği bir bölgede yerleşmiş gücün, zaman zaman, sessiz, kederli bir ilanı gibi tekrarlanıyordu. Onların élite birliklerinin karşısına cesaretle çıkıp göğüs göğüse savaşlarda onları yenmiş olmamız daha yüksek sesle başka nasıl ilan edilebilirdi! Böyle bir olayın haberlerini taşıyan bir posta arabasında, dışta bir yerde oturma ayrıcalığı karşılığında yaşamdan beş yıl vermeye değerdi. Ve bizim adadaki yalıtılmış durumumuzdan ve olanın bitenin hızla başka yerlere ulaştırılması işine ayrılmış firkateynlerin çokluğundan farkedilecektir ki, herhangi bir izinsiz söylenti, düzenli gönderilerin ilk aromasından ilk tadımı pek alamazdı. Hükümetin haberleri genellikle en taze haberlerdi.
"İngiliz Posta Arabası" 19. yüzyıl İngiliz deneme yazarı ve eleştirmenlerinden Thomas de Quincey'nin başından geçen olaylardan yararlanarak yazdığı ilginç yapıtlarından biridir. Adını ilk kez 1821'de yayımladığı bir "İngiliz Afyonkeşin İtirafları" denemesiyle duyuran De Quincey, "İngiliz Posta Arabası"nda gençlik yıllarında kılpayı kurtulduğu bir araba kazasında ölümle yüz yüze gelişinin düş gücünü nasıl harekete geçirdiğini çarpıcı bir çağrışım zenginliğiyle dile getirir. Oxford Üniversitesi'nde öğrenci olduğu yıllarda yaptığı araba yolculukları onun için yalnızca üniversite öğrencileriyle öbür yolcular arasındaki sınıfsal ayrımların ayrıntılarını değil, aynı zamanda arabanın hızı, oturma yerlerinin özellikleri ve şiddetin korkunçluğunu gerçeküstücü bir dille anlatması için bir çıkış noktasıdır. Gene böyle bir posta arabasının İngiliz sarayı tarafından Çin İmparatoruna armağan edilmesinin yol açtığı garip olaylar De Quincey'nin elinde nerdeyse "Bin Bir Gece Masalları"nın sürükleyici anlatımıyla okurlara aktarılır. Tadımlık Zaferle Güneye Yolculuk Fakat tüm posta hizmetindeki yaşantımızın en büyük bölümü, zafer haberleriyle Londra'dan aşağılara indiğimizde başımıza gelenler üzerineydi. Trafalgar'la Waterloo arasında yaklaşık on yıllık bir dönem uzanıyordu; bu dönemin ikinci ve üçüncü yılları (1806 ve 1807) nispeten verimsizdi; ama öteki dokuzu (1805'ten 1815'e kadarı) birbiri ardından gelen uzun bir zaferler dizisi getirdi, bunlardan en küçüğünün, Titan'ların yarışmasında olduğu gibi, değeri biçilmez bir konumu vardı: kısmen, düşmanlarımızın planlarını mutlak bir biçimde önlemesi nedeniyle, ama bundan da fazla, Fransa'daki derinden gelen bir korunmasızlık duygusunu bütün orta Avrupa'da canlı tutmasından dolayı. Düşmanımızın sahillerini taciz etmek, devamlı kuşatmalarla güçlerini kırmak, o mağrur ordularının gözleri önünde gemilerini sanki değersiz bir uskunaymış gibi ele geçirerek onları aşağılamak, Hıristiyanlığın umutlarının gizlice yöneldiği bir bölgede yerleşmiş gücün, zaman zaman, sessiz, kederli bir ilanı gibi tekrarlanıyordu. Onların élite birliklerinin karşısına cesaretle çıkıp göğüs göğüse savaşlarda onları yenmiş olmamız daha yüksek sesle başka nasıl ilan edilebilirdi! Böyle bir olayın haberlerini taşıyan bir posta arabasında, dışta bir yerde oturma ayrıcalığı karşılığında yaşamdan beş yıl vermeye değerdi. Ve bizim adadaki yalıtılmış durumumuzdan ve olanın bitenin hızla başka yerlere ulaştırılması işine ayrılmış firkateynlerin çokluğundan farkedilecektir ki, herhangi bir izinsiz söylenti, düzenli gönderilerin ilk aromasından ilk tadımı pek alamazdı. Hükümetin haberleri genellikle en taze haberlerdi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat