9789755396927
396875
https://www.sehadetkitap.com/urun/ibni-haldun-tarih-biliminin-dogusu
İbni Haldun; Tarih Biliminin Doğuşu
128.64
Hak ettiği ilgiyi ne Doğuda ne de Batıda gören, 14. yüzyılda yaşamış Arap düşünür Ibni Haldunun önemini A.Toynbee şu sözlerle dile getiriyor: Ibni Haldun öyle bir tarih felsefesi tasarlamıs ve ortaya koymustur ki, bugüne kadar hiçbir yetenek, hiçbir dönemde, hiçbir ülkede böylesine büyük bit yapıt yaratamamıstır.
Ibni Haldunun, tarihin bilim olarak dogusunu simgeleyen yapıtı Mukaddime, Ortaçag Arap uygarlıgının sönmeye yüz tuttugu bir sırada kaleme alındığından, İbni Haldunu ve düşüncelerini dogrudan izleyen bir akım ortaya çıkmadığı gibi, bu düsünce daha sonraki yüzyıllarda unutulmaya yüz tuttu.
Yakın tarihte yeniden keşfedilen Ibni Haldunun tarih biliminin kurucuları arasında sayıp hakkını teslim etmekle kalmayıp, düşüncesinin de derinlerine inme çabasına girersek, yalnızca geçmişin olaylarından ve düşüncelerinden dersler çıkarmakla kalmayacak aynı zamanda bugünümüzü anlamaya ve gelecegi kurtarmaya adım atmış da olacağız.
Ibni Haldun, 14. yüzyılda toplumların iktisadi, sosyal ve siyasi kosullarının bilimsel bir çözümlemesini yaparken, bir takım temel tarihsel sorunları ortaya koyuyordu. Ortaçaga iliskin yapıları, iktisadi, toplumsal ve siyasal evrimi yavaslatan ya da engelleyen yapıları betimliyordu. İşte bu gecikme, yabancı güçlerin etkileriyle birleserek birkaç yüzyıl sonra sömürgeciligi olanaklı kılacak; sömürgecilik de azgelismislik olgusunun ortaya çıkısını getirecekti.
Ibni Haldun, Kuzey Afrika tarihini yüzyıllar boyunca kesintiye ugratan siyasal (daha sonra iktisadi ve toplumsal) basarısızlıklar dizisini son derece yöntemli bir biçimde irdeleyen ve durgunluk nedenlerini bir tanrısallıkta ya da dıs güçlerin etkisinde degil, yasadıgı toplumun iç yapısında arayan bir düşünür oldu. Onun tarih anlayısı, Avrupada iktisadi ve toplumsal alanlarda yürütülen arastırmalar sayesinde ancak XIX. yüzyılın sonuna dogru gelisecekti.
Ancak Aziz Augustinus, Machiavelli ya da Montesquieu ile kıyaslanabilecek bir düşünür olan Ibni Haldunun yapıtını, yasadıgımız dönemin sorunlarıyla bağlantılandırıp bugünün kavramlarıyla ele almak, onun düsüncesini asırı ölçüde modernlestirmek ya da çarpıtmak değil, tam tersine onun düsüncesinin gerçek zenginligini ortaya çıkarmaktan. Yves Lacoste da İbni Haldunda bu yoldan ilerliyor.
Hak ettiği ilgiyi ne Doğuda ne de Batıda gören, 14. yüzyılda yaşamış Arap düşünür Ibni Haldunun önemini A.Toynbee şu sözlerle dile getiriyor: Ibni Haldun öyle bir tarih felsefesi tasarlamıs ve ortaya koymustur ki, bugüne kadar hiçbir yetenek, hiçbir dönemde, hiçbir ülkede böylesine büyük bit yapıt yaratamamıstır.
Ibni Haldunun, tarihin bilim olarak dogusunu simgeleyen yapıtı Mukaddime, Ortaçag Arap uygarlıgının sönmeye yüz tuttugu bir sırada kaleme alındığından, İbni Haldunu ve düşüncelerini dogrudan izleyen bir akım ortaya çıkmadığı gibi, bu düsünce daha sonraki yüzyıllarda unutulmaya yüz tuttu.
Yakın tarihte yeniden keşfedilen Ibni Haldunun tarih biliminin kurucuları arasında sayıp hakkını teslim etmekle kalmayıp, düşüncesinin de derinlerine inme çabasına girersek, yalnızca geçmişin olaylarından ve düşüncelerinden dersler çıkarmakla kalmayacak aynı zamanda bugünümüzü anlamaya ve gelecegi kurtarmaya adım atmış da olacağız.
Ibni Haldun, 14. yüzyılda toplumların iktisadi, sosyal ve siyasi kosullarının bilimsel bir çözümlemesini yaparken, bir takım temel tarihsel sorunları ortaya koyuyordu. Ortaçaga iliskin yapıları, iktisadi, toplumsal ve siyasal evrimi yavaslatan ya da engelleyen yapıları betimliyordu. İşte bu gecikme, yabancı güçlerin etkileriyle birleserek birkaç yüzyıl sonra sömürgeciligi olanaklı kılacak; sömürgecilik de azgelismislik olgusunun ortaya çıkısını getirecekti.
Ibni Haldun, Kuzey Afrika tarihini yüzyıllar boyunca kesintiye ugratan siyasal (daha sonra iktisadi ve toplumsal) basarısızlıklar dizisini son derece yöntemli bir biçimde irdeleyen ve durgunluk nedenlerini bir tanrısallıkta ya da dıs güçlerin etkisinde degil, yasadıgı toplumun iç yapısında arayan bir düşünür oldu. Onun tarih anlayısı, Avrupada iktisadi ve toplumsal alanlarda yürütülen arastırmalar sayesinde ancak XIX. yüzyılın sonuna dogru gelisecekti.
Ancak Aziz Augustinus, Machiavelli ya da Montesquieu ile kıyaslanabilecek bir düşünür olan Ibni Haldunun yapıtını, yasadıgımız dönemin sorunlarıyla bağlantılandırıp bugünün kavramlarıyla ele almak, onun düsüncesini asırı ölçüde modernlestirmek ya da çarpıtmak değil, tam tersine onun düsüncesinin gerçek zenginligini ortaya çıkarmaktan. Yves Lacoste da İbni Haldunda bu yoldan ilerliyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.