İbn Fazlan Seyahatnamesi

Stok Kodu:
9786050662610
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
328
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
5
Basım Tarihi:
2020-09-23
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
%8 indirimli
250,00TL
230,00TL
Havale/EFT ile: 225,40TL
9786050662610
510740
İbn Fazlan Seyahatnamesi
İbn Fazlan Seyahatnamesi
230.00
Bu kitapta "İBN FAZLÂN SEYAHATNÂMESİ"nden başka şu ekler yer almaktadır: 1 Ebû Dülef'in RİSÂLE'sinin Türk ülkeleriyle ilgili kısmının tercümesi, 2 Mervezî'nin eserinin Türklerle ilgili bâbının tercümesi, 3 Klasik İslâm Kaynaklarına Göre Eski Türklerin dini ve Şaman Kelimesinin Menşei, 4 Türklerin İslâmlaşması ve Ortaçağ Arap Dünyasındaki Rolleri, 5 Salahaddin Eyyûbî Devrinde Kuzey Afrika'da Türkler. Hicrî 308 (920-921 m.) yılı dolaylarında İslâmiyet'i yeni kabul etmiş olan Etil (Volga) Bulgarları hükümdarı İlteber Almuş, Abbasî halifesi Muktedir-billâh'a, Abdullah b. Baştû el-Hazarî adında birini elçi göndermişti. Bulgar hükümdarı bu elçi ile gönderdiği bir mektupta, halifeden hükümdarlığının meşruiyetinin tanınmasını, Bulgarlara İslâmiyet'i öğretecek fakihler ve muallimler gönderilmesini, Hazarlara karşı mü­dafaada kullanılacak bir kalenin inşaatında harcanmak için para yardımında bulunulmasını istemekteydi. Bunun üzerine halife, Bulgar hükümdarına istediği şeyleri götürecek cevabî bir elçi heyetinin gönderilmesini kararlaştırdı. Elçilik heyetinin tertiplenmesi ve gönderilmesi için Saray Ağası Nezîr el-Haramî görevlendirildi. Nezîr el-Haramî gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra elçilik vazifesine kendi azadlısı Sevsen el-Rassî'yi tâyin etti. Onun maiyyetine, elçilik heyetinin gideceği ülkeleri iyi ta­nıyan Tegîn el-Türkî ve Bâris el-Saklâbî adlarında, hilâfet sa­rayında bulunan iki vazifeliyi verdi. Bulgarlara giden bu elçilik heyetinde, halife ve veziri adına gönderilen mektupları okumakla, hediyeleri vermekle, fakihlere ve muallimlere başkanlık etmekle görevli Ahmed b. Fazlân adında bir divan kâtibi de bulunmaktaydı. Bağdadlı büyük bir aileye mensub olan bu zâtın hayatı hakkında eserinde verilen bilgilerden başka herhangi bir malûmata sahip değiliz. Ese­rinden anlaşıldığına göre, onun elçilik heyetindeki yeri Sevsen el-Rassî'den de mühimdi. Bu sefaret esnasında birinci derecede rol oynamış olan bu kâtip (İbn Fazlân) geçtikleri yerlerde gördüklerini ve başlarına gelenleri kaydetmiş, Bağdad'a döndükten sonra sefaretin cereyanını, elçilik heyetinin geçtiği ül­kelerin idarelerini, dinlerini, yaşayış tarzlarını ve âdetlerini an­latan son derece mühim bir eser kaleme almıştır. Onun bu kitabı yazmasının en büyük sebebi, daha önce hilâfet sarayında gördüğü Türklerin, Türk ülkeleri hakkında anlattıkları enteresan şeylerin ve gördüklerinin gerek kendisi, gerekse muhiti üzerinde uyandırdığı merak olmalıdır. Kitapta anlattığı gibi o, daha önce Tegîn'den ve yaşadığı muhitte bulunan Türklerden Türk ülkeleri hakkında bazı bilgiler edinmişti. El-Rihle (Seyahat­nâme) adını verdiği ve İbn Fazlân'ın iyi bir gözlemci ve üslûpçu olduğunu gösteren bu eser, Türk tarihi bakımından çok önemli kaynaklardan biridir. Açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bu eserde eski Türklere ve kuzey ülkelerine dâir verilen bilgilerin doğruluğu diğer Ortaçağ müelliflerinin ve yakın zamandaki sey­yahların yazdıklarıyla doğrulanmaktadır. Bununla beraber, Bul­gar ülkesinde gördüğü bazı şeyler hakkında verdiği bilgilerde ol­duğu gibi, olayları anlatırken bazı mübalâğalara kaçmıştır.
Bu kitapta "İBN FAZLÂN SEYAHATNÂMESİ"nden başka şu ekler yer almaktadır: 1 Ebû Dülef'in RİSÂLE'sinin Türk ülkeleriyle ilgili kısmının tercümesi, 2 Mervezî'nin eserinin Türklerle ilgili bâbının tercümesi, 3 Klasik İslâm Kaynaklarına Göre Eski Türklerin dini ve Şaman Kelimesinin Menşei, 4 Türklerin İslâmlaşması ve Ortaçağ Arap Dünyasındaki Rolleri, 5 Salahaddin Eyyûbî Devrinde Kuzey Afrika'da Türkler. Hicrî 308 (920-921 m.) yılı dolaylarında İslâmiyet'i yeni kabul etmiş olan Etil (Volga) Bulgarları hükümdarı İlteber Almuş, Abbasî halifesi Muktedir-billâh'a, Abdullah b. Baştû el-Hazarî adında birini elçi göndermişti. Bulgar hükümdarı bu elçi ile gönderdiği bir mektupta, halifeden hükümdarlığının meşruiyetinin tanınmasını, Bulgarlara İslâmiyet'i öğretecek fakihler ve muallimler gönderilmesini, Hazarlara karşı mü­dafaada kullanılacak bir kalenin inşaatında harcanmak için para yardımında bulunulmasını istemekteydi. Bunun üzerine halife, Bulgar hükümdarına istediği şeyleri götürecek cevabî bir elçi heyetinin gönderilmesini kararlaştırdı. Elçilik heyetinin tertiplenmesi ve gönderilmesi için Saray Ağası Nezîr el-Haramî görevlendirildi. Nezîr el-Haramî gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra elçilik vazifesine kendi azadlısı Sevsen el-Rassî'yi tâyin etti. Onun maiyyetine, elçilik heyetinin gideceği ülkeleri iyi ta­nıyan Tegîn el-Türkî ve Bâris el-Saklâbî adlarında, hilâfet sa­rayında bulunan iki vazifeliyi verdi. Bulgarlara giden bu elçilik heyetinde, halife ve veziri adına gönderilen mektupları okumakla, hediyeleri vermekle, fakihlere ve muallimlere başkanlık etmekle görevli Ahmed b. Fazlân adında bir divan kâtibi de bulunmaktaydı. Bağdadlı büyük bir aileye mensub olan bu zâtın hayatı hakkında eserinde verilen bilgilerden başka herhangi bir malûmata sahip değiliz. Ese­rinden anlaşıldığına göre, onun elçilik heyetindeki yeri Sevsen el-Rassî'den de mühimdi. Bu sefaret esnasında birinci derecede rol oynamış olan bu kâtip (İbn Fazlân) geçtikleri yerlerde gördüklerini ve başlarına gelenleri kaydetmiş, Bağdad'a döndükten sonra sefaretin cereyanını, elçilik heyetinin geçtiği ül­kelerin idarelerini, dinlerini, yaşayış tarzlarını ve âdetlerini an­latan son derece mühim bir eser kaleme almıştır. Onun bu kitabı yazmasının en büyük sebebi, daha önce hilâfet sarayında gördüğü Türklerin, Türk ülkeleri hakkında anlattıkları enteresan şeylerin ve gördüklerinin gerek kendisi, gerekse muhiti üzerinde uyandırdığı merak olmalıdır. Kitapta anlattığı gibi o, daha önce Tegîn'den ve yaşadığı muhitte bulunan Türklerden Türk ülkeleri hakkında bazı bilgiler edinmişti. El-Rihle (Seyahat­nâme) adını verdiği ve İbn Fazlân'ın iyi bir gözlemci ve üslûpçu olduğunu gösteren bu eser, Türk tarihi bakımından çok önemli kaynaklardan biridir. Açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bu eserde eski Türklere ve kuzey ülkelerine dâir verilen bilgilerin doğruluğu diğer Ortaçağ müelliflerinin ve yakın zamandaki sey­yahların yazdıklarıyla doğrulanmaktadır. Bununla beraber, Bul­gar ülkesinde gördüğü bazı şeyler hakkında verdiği bilgilerde ol­duğu gibi, olayları anlatırken bazı mübalâğalara kaçmıştır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat