Hz. Fatıma-i Zehra; Cennet Kadınlarının Hanımefendisi ve İnsanlık Hûrisi / Ehli Beyt
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
215
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-06-02
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%43
indirimli
170,00TL
96,90TL
Havale/EFT ile:
94,96TL
Bu üründen 5 adet satın alınmıştır.
Aynı gün kargo
9789757161172
362745
https://www.sehadetkitap.com/urun/hz-fatima-i-zehra-cennet-kadinlarinin-hanimefendisi-ve-insanlik-hurisi-ehli-beyt
Hz. Fatıma-i Zehra; Cennet Kadınlarının Hanımefendisi ve İnsanlık Hûrisi / Ehli Beyt
96.90
Mustafa Necati Bursalı, Kâinatın Efendisi'nin Mübarek kızları ve cennet kadınlarının hanımefendisi Hz. Fatıma'nın hayatını anlatırken sürükleyici ve büyüleyici bir dil kullanıyor.
Bu kitap, dünya ve cennet kadınlarının en üstününe ait Fâtıma-i Zehrâ (Radıyallahü Anha)'nın hayatından pırıltılar sunmaktadır. O Fâtıma ki, cennet ufkundan cihan toprağına düşen bir inciydi. O Fâtıma ki, Allah Resûlünün gözünün nuru ve sevinciydi. O Fâtıma ki, Nebiler Nebisinin mübârek vücudundan bir parçaydı. O Fâtıma ki, Hazret-i Hatice-i Kübrâ'nın gülzârından yetişmiş solmaz bir çiçekti.
Ben bu aczimle Onun için ne söyleyebilirim ki? O, âlemlere rahmet olan Peygamberin, öpüp kokladığı solmaz bir çiçekti...
Cihan günleri onun yüzü gibi parlak bir yüz görmedi, Müslümanlık tarlasında Onun gibi bir çiçek boy vermedi...
O, o kadar ince bir gönüle derin bir hisse sahipti ki, bir muhtaç karşısında içi yanmış, yüreği sızlamış, çarşafını sattırarak o muhtaç adamın ihtiyacını gidermiştir. Oruçlu olduğu halde iftar etmemiş, sofrasındaki bir lokma ekmeği de kapısına gelen fakire ikram etmiştir. Hem de bu işi peşpeşe üç gün yapmış, üç gün boyunca sadece su ile orucunu açmıştır. İnsanlık böyle bir inciyi hangi denizde bulabilir ki?
Mustafa Necati Bursalı, Kâinatın Efendisi'nin Mübarek kızları ve cennet kadınlarının hanımefendisi Hz. Fatıma'nın hayatını anlatırken sürükleyici ve büyüleyici bir dil kullanıyor.
Bu kitap, dünya ve cennet kadınlarının en üstününe ait Fâtıma-i Zehrâ (Radıyallahü Anha)'nın hayatından pırıltılar sunmaktadır. O Fâtıma ki, cennet ufkundan cihan toprağına düşen bir inciydi. O Fâtıma ki, Allah Resûlünün gözünün nuru ve sevinciydi. O Fâtıma ki, Nebiler Nebisinin mübârek vücudundan bir parçaydı. O Fâtıma ki, Hazret-i Hatice-i Kübrâ'nın gülzârından yetişmiş solmaz bir çiçekti.
Ben bu aczimle Onun için ne söyleyebilirim ki? O, âlemlere rahmet olan Peygamberin, öpüp kokladığı solmaz bir çiçekti...
Cihan günleri onun yüzü gibi parlak bir yüz görmedi, Müslümanlık tarlasında Onun gibi bir çiçek boy vermedi...
O, o kadar ince bir gönüle derin bir hisse sahipti ki, bir muhtaç karşısında içi yanmış, yüreği sızlamış, çarşafını sattırarak o muhtaç adamın ihtiyacını gidermiştir. Oruçlu olduğu halde iftar etmemiş, sofrasındaki bir lokma ekmeği de kapısına gelen fakire ikram etmiştir. Hem de bu işi peşpeşe üç gün yapmış, üç gün boyunca sadece su ile orucunu açmıştır. İnsanlık böyle bir inciyi hangi denizde bulabilir ki?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.