9786256663268
730682
https://www.sehadetkitap.com/urun/hicbir-yere-gitmiyorum
Hiçbir Yere Gitmiyorum
257.60
Türkçeye ilk kez çevrilen Rumena Bužarovska'nın Hiçbir Yere Gitmiyorum adlı öykü kitabı, içsel gerilimlerle dolu, sıradan gibi görünen hayatların incelikle dokunmuş portrelerini sunarak okuru, kendi yaşamının gölgelerinde dolaşmaya davet ediyor. Bužarovska'nın bizlere tuttuğu birer ayna olarak düşünülebilecek öyküleri, yüzeyde görünen her sahnenin altında gizli bir yoğunluk, görünmez yaralar ve bastırılmış çığlıklar taşıyor. Günlük hayatın alışılmış ritmi içinde, evliliklerin sessiz çöküşleri, ebeveynlik rolünün toplumsal ağırlığı ve dostlukların bıçak sırtında dengede durma çabaları gözler önüne seriliyor.
Bužarovska, modern toplumun bireyler üzerindeki beklentilerini, kişisel tatminsizliklerin ve hayal kırıklıklarının ağır yükü altında ezilen kadın ve erkeklerin gözünden ele alıyor. Toplumun görünmez yasalarıyla bireysel arzu ve korkuların çatıştığı anlarda ortaya çıkan ince çatlakları, dokunaklı bir ironiyle işliyor. Öykülerin ana karakterleri; sadece sıradan insanlar değil, aynı zamanda kendi küçük dünyalarında hapsolmuş, varoluşsal bir boşluğun sınırlarında gezinen figürler olarak resmediliyor.
Çocukluk travmalarının yetişkinlikteki yankılarını, sıradan bir ev ziyareti ya da basit bir hediye alışverişi gibi görünen anlarda bile derin anlamlarla buluşturmayı başaran Bužarovska, her karakterin dünyasına farklı bir pencereden bakarken, onların içsel sıkıntılarını, toplumsal beklentilerle olan hesaplaşmalarını ve kendi değerleriyle çatışmalarını ustalıkla yansıtıyor.
Doğu Avrupa kültürünün sosyo-politik arka planını modern insanın varoluşsal sorgulamalarıyla ustaca birleştiren Bužarovska, huzursuzluk, mizah ve derin bir melankoliyi harmanlayarak bizleri sıradan olanın altında yatan gerçekliğe tanıklık etmeye davet ediyor.
Türkçeye ilk kez çevrilen Rumena Bužarovska'nın Hiçbir Yere Gitmiyorum adlı öykü kitabı, içsel gerilimlerle dolu, sıradan gibi görünen hayatların incelikle dokunmuş portrelerini sunarak okuru, kendi yaşamının gölgelerinde dolaşmaya davet ediyor. Bužarovska'nın bizlere tuttuğu birer ayna olarak düşünülebilecek öyküleri, yüzeyde görünen her sahnenin altında gizli bir yoğunluk, görünmez yaralar ve bastırılmış çığlıklar taşıyor. Günlük hayatın alışılmış ritmi içinde, evliliklerin sessiz çöküşleri, ebeveynlik rolünün toplumsal ağırlığı ve dostlukların bıçak sırtında dengede durma çabaları gözler önüne seriliyor.
Bužarovska, modern toplumun bireyler üzerindeki beklentilerini, kişisel tatminsizliklerin ve hayal kırıklıklarının ağır yükü altında ezilen kadın ve erkeklerin gözünden ele alıyor. Toplumun görünmez yasalarıyla bireysel arzu ve korkuların çatıştığı anlarda ortaya çıkan ince çatlakları, dokunaklı bir ironiyle işliyor. Öykülerin ana karakterleri; sadece sıradan insanlar değil, aynı zamanda kendi küçük dünyalarında hapsolmuş, varoluşsal bir boşluğun sınırlarında gezinen figürler olarak resmediliyor.
Çocukluk travmalarının yetişkinlikteki yankılarını, sıradan bir ev ziyareti ya da basit bir hediye alışverişi gibi görünen anlarda bile derin anlamlarla buluşturmayı başaran Bužarovska, her karakterin dünyasına farklı bir pencereden bakarken, onların içsel sıkıntılarını, toplumsal beklentilerle olan hesaplaşmalarını ve kendi değerleriyle çatışmalarını ustalıkla yansıtıyor.
Doğu Avrupa kültürünün sosyo-politik arka planını modern insanın varoluşsal sorgulamalarıyla ustaca birleştiren Bužarovska, huzursuzluk, mizah ve derin bir melankoliyi harmanlayarak bizleri sıradan olanın altında yatan gerçekliğe tanıklık etmeye davet ediyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.