Hiç İçin Metinler

Stok Kodu:
9789755392400
Boyut:
131-195-0
Sayfa Sayısı:
149
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2013-04-25
Çeviren:
Uğur Ün
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%33 indirimli
120,00TL
80,40TL
Havale/EFT ile: 78,79TL
9789755392400
369534
Hiç İçin Metinler
Hiç İçin Metinler
80.40
İrlandalı yazar Samuel Beckett, "başarısızlık / yoksunluk sanatı" olarak tanımladığı edebiyat anlayışını ilk şiirlerinden son dz yazılarına kadar inatla sürdürmüştür. "Sanatçının nedenini bilmeden, hiçbir şeye sahip olmadan hiçi anlatmak zorunda kalışı" biçiminde açabileceğimiz "başarısızlık / yoksunluk" kavramı dört uzun öyküsünde yoğun bir karamizahla yoğrulur. Bu öyküler Beckett'ın edebiyat serüveninde bir kilometre taşı oluşturur; ilk ben öyküsel anlatı olmasının yanında İrlandalı yazarın yabancı bir dilde verdiği ilk yapıttır da. Beckett, ustası Joyce'un etkisiyle, büyük bir beceriyle kullandığı kıvrak, çağrışım zengini İngilzceyi bırakıp, süssüz, neredeyse çıplak bir Fransızcayla yazmasını "biçemi dışlamak istiyorum" diye açıklıyacaktır. Bu uzun öyküleri başyapıtı olan Üçlemesi'nde getirdiği izleklerin öncülü de sayabiliriz: Bedensel yetinlerini yitiren kahramanlar, bilinç yarılması, dış dünya duyulan özlem, kentsoylu toplumun sunduğu bütün olanaklara duyulan kayıtsızlık... Klasik öykü anlayışına aldırış etmeyen bu öykülerde hiçbir şey olup bitmez aslında. Atılmış'ta anti-kahraman bir faytonda olaşarak geçirir gününü. Gece faytoncunun ahırında kaldıktan sonra yalnız başına sürdürmeye karar verir aylaklığını. İlk Aşk inansız krallığında sessiz ve dingin bir yaşamı amaçlayan genç bir şizofrenin karşı cins ile yaşadığı tuhaf deneyimi anlatır. Yatıştırıcı, Malome Ölüyor'u anımsatır: Buz kesmiş yatağına yapayalnız uzanan anlatıcı çürüyüşünü dinlemekten korktuğu için öyüler uydurur kendine. Son'un akıl hastanesinden salınan kahramanı tek kürekli sandalıyla sulara açılırken bıçağıyla döşemeyi deler. Hiç İçin Metinler'de ise iyice yoksunlaşan, öznel ve nesnel tüm duyumlarını yitirmiş, sanrısal bir kimliği bile kalmamış anlatıcı, çelişkilerle, karşıtlıklarla dolu söylemini "hiçliğin içini oyarak" sürdürdü. Beckett bu metinlerden, her türü noktalama işaretlerini, söz sizimizi, kısacası klasik edebiyatla tüm bağarını koparacağı, anti-edebiyatın başyapıtı Acaba Nasıl'a ulaşacaktır. Edebiyatın bu ödünsüz yazarıyla yz yüze gelmeye cesaret edenlere...
İrlandalı yazar Samuel Beckett, "başarısızlık / yoksunluk sanatı" olarak tanımladığı edebiyat anlayışını ilk şiirlerinden son dz yazılarına kadar inatla sürdürmüştür. "Sanatçının nedenini bilmeden, hiçbir şeye sahip olmadan hiçi anlatmak zorunda kalışı" biçiminde açabileceğimiz "başarısızlık / yoksunluk" kavramı dört uzun öyküsünde yoğun bir karamizahla yoğrulur. Bu öyküler Beckett'ın edebiyat serüveninde bir kilometre taşı oluşturur; ilk ben öyküsel anlatı olmasının yanında İrlandalı yazarın yabancı bir dilde verdiği ilk yapıttır da. Beckett, ustası Joyce'un etkisiyle, büyük bir beceriyle kullandığı kıvrak, çağrışım zengini İngilzceyi bırakıp, süssüz, neredeyse çıplak bir Fransızcayla yazmasını "biçemi dışlamak istiyorum" diye açıklıyacaktır. Bu uzun öyküleri başyapıtı olan Üçlemesi'nde getirdiği izleklerin öncülü de sayabiliriz: Bedensel yetinlerini yitiren kahramanlar, bilinç yarılması, dış dünya duyulan özlem, kentsoylu toplumun sunduğu bütün olanaklara duyulan kayıtsızlık... Klasik öykü anlayışına aldırış etmeyen bu öykülerde hiçbir şey olup bitmez aslında. Atılmış'ta anti-kahraman bir faytonda olaşarak geçirir gününü. Gece faytoncunun ahırında kaldıktan sonra yalnız başına sürdürmeye karar verir aylaklığını. İlk Aşk inansız krallığında sessiz ve dingin bir yaşamı amaçlayan genç bir şizofrenin karşı cins ile yaşadığı tuhaf deneyimi anlatır. Yatıştırıcı, Malome Ölüyor'u anımsatır: Buz kesmiş yatağına yapayalnız uzanan anlatıcı çürüyüşünü dinlemekten korktuğu için öyüler uydurur kendine. Son'un akıl hastanesinden salınan kahramanı tek kürekli sandalıyla sulara açılırken bıçağıyla döşemeyi deler. Hiç İçin Metinler'de ise iyice yoksunlaşan, öznel ve nesnel tüm duyumlarını yitirmiş, sanrısal bir kimliği bile kalmamış anlatıcı, çelişkilerle, karşıtlıklarla dolu söylemini "hiçliğin içini oyarak" sürdürdü. Beckett bu metinlerden, her türü noktalama işaretlerini, söz sizimizi, kısacası klasik edebiyatla tüm bağarını koparacağı, anti-edebiyatın başyapıtı Acaba Nasıl'a ulaşacaktır. Edebiyatın bu ödünsüz yazarıyla yz yüze gelmeye cesaret edenlere...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat