Hayallerin Hasadı - Tülin Akın

Stok Kodu:
9786057667229
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
166
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-11-08
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%33 indirimli
150,00TL
100,50TL
Havale/EFT ile: 98,49TL
9786057667229
492277
Hayallerin Hasadı - Tülin Akın
Hayallerin Hasadı - Tülin Akın
100.50
Biricik olanın kıymeti, kendimizin de biricik olmamızdandır. Doğanın biricikliği ile insan tekinin biricikliği arasında sanatsal bir örtüşme vardır. Spinoza'nın bütün felsefesini, yaşayan bir fenomen olarak doğadan yontması düşünüldüğünde; bilgi, varlık ve eylem, yaşamın kudreti olarak doğada köklenmiştir. İyi ile kötüyü bilmek ve ayırmak çok da zor bir zanaat değildir ona göre: Yaşamın kudretini besleyen ve neşelendiren kuvvetler iyi, yaşamı güçsüz ve değersiz kılan, kederlendiren kuvvetler kötüdür. Spinozavari düşünüşten şimdi elinizde tuttuğunuz kitabın konusuna bağlanmak gerekirse şu söylenebilir: Doğa, yaşamı kıymetli, biricik ve kudretli kılandır. Hepimizin tek bir anası, sadık bir yâri var: Toprak. Her yağmur sonrası anasının kokusunu duyar insan. Duyar duymasına da insan, içine çektiği, arındığı, şifa bulduğu o soluğun topraktan geldiğini, toprakta yaşadığını ve en nihayetinde ona geri döneceğini anımsamaz nedense. İlk rahim olarak toprak, her fena şeyin içine atılmasından zuhur eden acılarını unutup, kederinin üstesinden gelebilir ama özünün elden gidişine dayanamaz. Zaman o zaman. Toprak artık her şeyi taşıyamaz. Haktan ferman gelmedikçe, derdini, sırrını, lisanı halını açamaz. Bu ferman bazen bahar olur bazense seher yelinden bir insan. Çocukların yemyeşil bahçelere dalıp karanfillerin, leylakların, sümbüllerin, yaseminlerin, tilkişenlerin içinde seyre dalmalarını; içlerine kanarya sarılarını, kırmızıları, cam göbeği mavileri doldurmasını; erik ağaçlarına kurulmuş salıncaklarda oynamasını; çıplak ayaklarıyla çimenlerde özgürce koşmasını; topraktan gelen rayihanın canlarına can katmasını; yağmurdan somun gibi kabaran toprağın içine ekilen fâni çekirdekten çıkan bâki meyveyi tatmasını isteyen, nereden geldiğini ve nereye döneceğini bilen biridir bu insan: Tülin Akın. Toprağa sadık, insanı seven, içten, bilgisinin zekatını veren, iradeli, pes etmeyen, sabrın hasadını alan, zamana, yaşama ve bulunduğu yere anlam katan zor bulunur bir insan. İşte size kendi toprağımızda köklenmemiz için emek veren, sınırları aşan, insan için çalışan, hayatının amacını bilen, en güzel gök kubbenin altındaki en güzel toprakların kaybolmamasına çare üreten Tülin'in nefes kesen, bir defalık olmayan, meşakkatli ama kalıcı çabası: Akıllı Köyler.
Biricik olanın kıymeti, kendimizin de biricik olmamızdandır. Doğanın biricikliği ile insan tekinin biricikliği arasında sanatsal bir örtüşme vardır. Spinoza'nın bütün felsefesini, yaşayan bir fenomen olarak doğadan yontması düşünüldüğünde; bilgi, varlık ve eylem, yaşamın kudreti olarak doğada köklenmiştir. İyi ile kötüyü bilmek ve ayırmak çok da zor bir zanaat değildir ona göre: Yaşamın kudretini besleyen ve neşelendiren kuvvetler iyi, yaşamı güçsüz ve değersiz kılan, kederlendiren kuvvetler kötüdür. Spinozavari düşünüşten şimdi elinizde tuttuğunuz kitabın konusuna bağlanmak gerekirse şu söylenebilir: Doğa, yaşamı kıymetli, biricik ve kudretli kılandır. Hepimizin tek bir anası, sadık bir yâri var: Toprak. Her yağmur sonrası anasının kokusunu duyar insan. Duyar duymasına da insan, içine çektiği, arındığı, şifa bulduğu o soluğun topraktan geldiğini, toprakta yaşadığını ve en nihayetinde ona geri döneceğini anımsamaz nedense. İlk rahim olarak toprak, her fena şeyin içine atılmasından zuhur eden acılarını unutup, kederinin üstesinden gelebilir ama özünün elden gidişine dayanamaz. Zaman o zaman. Toprak artık her şeyi taşıyamaz. Haktan ferman gelmedikçe, derdini, sırrını, lisanı halını açamaz. Bu ferman bazen bahar olur bazense seher yelinden bir insan. Çocukların yemyeşil bahçelere dalıp karanfillerin, leylakların, sümbüllerin, yaseminlerin, tilkişenlerin içinde seyre dalmalarını; içlerine kanarya sarılarını, kırmızıları, cam göbeği mavileri doldurmasını; erik ağaçlarına kurulmuş salıncaklarda oynamasını; çıplak ayaklarıyla çimenlerde özgürce koşmasını; topraktan gelen rayihanın canlarına can katmasını; yağmurdan somun gibi kabaran toprağın içine ekilen fâni çekirdekten çıkan bâki meyveyi tatmasını isteyen, nereden geldiğini ve nereye döneceğini bilen biridir bu insan: Tülin Akın. Toprağa sadık, insanı seven, içten, bilgisinin zekatını veren, iradeli, pes etmeyen, sabrın hasadını alan, zamana, yaşama ve bulunduğu yere anlam katan zor bulunur bir insan. İşte size kendi toprağımızda köklenmemiz için emek veren, sınırları aşan, insan için çalışan, hayatının amacını bilen, en güzel gök kubbenin altındaki en güzel toprakların kaybolmamasına çare üreten Tülin'in nefes kesen, bir defalık olmayan, meşakkatli ama kalıcı çabası: Akıllı Köyler.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat