Havada Sihir Var

Stok Kodu:
9786057300867
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
160
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-01-30
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
200,00TL
184,00TL
Havale/EFT ile: 165,60TL
9786057300867
590762
Havada Sihir Var
Havada Sihir Var
184.00
Düşünüyorum ki, dünyamızda olan her şey başlangıcını bir yerden aldı. Bunu söylerken aynı kökenli olduğunu kastetmiyorum. Birkaç bin yıl belkide daha fazla zaman sürecinde bu günümüzde olan mutasyona uğramış canlı-insan oluştu. İnsanın bile farklı türleri vardı. Bazıları iklime dayanamayarak, bazıları iç savaşlarla, bazıları yaşadığı arazilerde gıda kıtlığı vb. sebeplerden mahvoldu. Şu an bir tür yaşamını devam ettiriyor-Homo Sapiens yani bizler. Kendisi evrimleştikçe bazı şeyler yaratarak onu da evrimleştirdi. Ben insanın tabiata vurduğu zararlardan konuşmak istemiyorum, bu konularla tv-de, internette ve gazetelerde sık sık karşılaşıyoruz. İnsan bu dünyaya gelirken ana tabiat dışında şu an gördüğümüz hiçbir şey yoktu. Şehirler salındı, devletler kuruldu, sınırlar çizildi ve milletlere bölündük. Dünya vatandaşı gibi düşünürsek burası bizim devletimiz, burası bizim şehrimiz ve bu bizim milletimiz konuşmaları insanları savaşlara itti. Düşünebiliyor musun savaşan devletin askeri öldüğü takdirde ölümünden sonra cennetle ödüllendirileceğini düşünüyor. Peki ya düşman devlet? Sence onlar askerlerine öldüğü zaman cehennemle cezalanacağını mı söylüyor? Tabi ki hayır. İnsanlar gruplara bölünerek yönetiliyor. Dünyanın tüm servetlerinden gönlü istediği kadar kolaylıkla kullananlardan, bir yudum su umuduyla kilometrelerce yol gidenlere kadar. Her ikisi de insan değil mi? Makam anlayışını bile insan oluşturmadı mı? Yeni meraklar, arazi iddiaları ve enerji kaynakları için neden binlerce insan eline silah alarak birbirini öldürmek istesin ki? Sahi savaşların sonunda sağ kalan savaşçıların mı oluyor tüm ganimetler? Kısa bir süre sonra onlarda silahlarını kendilerinden sonra gelenlere vererek sıradan insanlar gibi yasalara uyarak yaşamayacak mı? İnsanların beynine ustalıkla dokunarak bağlılık prensiplerini evrimleştiriyorlar.
Düşünüyorum ki, dünyamızda olan her şey başlangıcını bir yerden aldı. Bunu söylerken aynı kökenli olduğunu kastetmiyorum. Birkaç bin yıl belkide daha fazla zaman sürecinde bu günümüzde olan mutasyona uğramış canlı-insan oluştu. İnsanın bile farklı türleri vardı. Bazıları iklime dayanamayarak, bazıları iç savaşlarla, bazıları yaşadığı arazilerde gıda kıtlığı vb. sebeplerden mahvoldu. Şu an bir tür yaşamını devam ettiriyor-Homo Sapiens yani bizler. Kendisi evrimleştikçe bazı şeyler yaratarak onu da evrimleştirdi. Ben insanın tabiata vurduğu zararlardan konuşmak istemiyorum, bu konularla tv-de, internette ve gazetelerde sık sık karşılaşıyoruz. İnsan bu dünyaya gelirken ana tabiat dışında şu an gördüğümüz hiçbir şey yoktu. Şehirler salındı, devletler kuruldu, sınırlar çizildi ve milletlere bölündük. Dünya vatandaşı gibi düşünürsek burası bizim devletimiz, burası bizim şehrimiz ve bu bizim milletimiz konuşmaları insanları savaşlara itti. Düşünebiliyor musun savaşan devletin askeri öldüğü takdirde ölümünden sonra cennetle ödüllendirileceğini düşünüyor. Peki ya düşman devlet? Sence onlar askerlerine öldüğü zaman cehennemle cezalanacağını mı söylüyor? Tabi ki hayır. İnsanlar gruplara bölünerek yönetiliyor. Dünyanın tüm servetlerinden gönlü istediği kadar kolaylıkla kullananlardan, bir yudum su umuduyla kilometrelerce yol gidenlere kadar. Her ikisi de insan değil mi? Makam anlayışını bile insan oluşturmadı mı? Yeni meraklar, arazi iddiaları ve enerji kaynakları için neden binlerce insan eline silah alarak birbirini öldürmek istesin ki? Sahi savaşların sonunda sağ kalan savaşçıların mı oluyor tüm ganimetler? Kısa bir süre sonra onlarda silahlarını kendilerinden sonra gelenlere vererek sıradan insanlar gibi yasalara uyarak yaşamayacak mı? İnsanların beynine ustalıkla dokunarak bağlılık prensiplerini evrimleştiriyorlar.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat