9786059634373
503842
https://www.sehadetkitap.com/urun/hatiralarim-omrum-yarim-kalan-kosularla-gecti
Hatıralarım; Ömrüm Yarım Kalan Koşularla Geçti
49.60
"Günlük tutma âdetim yok. Hiç günlük
tutmadım. Hatıralarımı yazmayı da
düşünmüyordum. Geçen bayramı
Aksaray'da oğlumun evinde geçirdim.
Üniversitenin hocaları ziyaretime geldiler,
hepsi de genç akademisyen. Epey
konuştuk, sohbet ettik. "Hocam, bunları
yazmalısınız." dediler ve beni ikna ettiler.
Yazmaya başladım. Yedim-içtim, gezdim-
tozdum diyecek değildim tabii. Aslında
bunlar da bir hatıra, ama okura faydası
olmaz. Yaşadığım ortamı, ortamları analiz
etmem gerektiğini düşündüm.
Aradan kırk yıl geçti. Unuttuklarım olabilir,
aklımda kalanları yazdım. Yazdıklarım eksik
ya da fazla olabilir ama hepsi doğru. 1980
darbesinde, kışla cezaevinde sorgulanmam
esnasında isteyip de söyleyemediklerimi ya
da konuyla ilgili sonradan öğrendiklerimi
"Ek: ..."dedim, ilave ettim. "Söz uçar, yazı
kalır." derler. Ben de hayatımın bir kesitini
yazıya dökmüş oldum. Umarım okunur."
*************************************************
Düşünmeyi
unuttuk,
Baksanıza milletvekillerimiz bile olmayan
ilkeler adına ant içiyor.
Olmayan
ilkeler
diye
söylemiyorum. Sene 1971, ordu muhtıra
verdi. Başbakan Demirel şapkasını aldı,
kaçtı hükümeti istifa etti. Profesör Nihat
Erim Başbakan olarak görevlendirildi. Nihat
Erim'in ilk yaptığı iş; bir "Atatürk İlkelerini
Tespit Komitesi" kurmak oldu. Ülkede ne
kadar Atatürkçü varsa, toplandı. Altı ay
çalıştı, küçük bir kitap bile yayınlamadan,
yayınlayamadan dağıldı, gitti. Yani tespit
edecek ilke bulamadılar.
Bizde Milli Eğitimin görevi gençlere bu
olmayan ilkeleri benimsetmek, ordunun ve
yargının görevi de bu olmayan ilkeleri
korumak.
Askeri darbelerin hepsi olmayan ilkeleri koruma
adına yapıldı. Ne acı!
"Günlük tutma âdetim yok. Hiç günlük
tutmadım. Hatıralarımı yazmayı da
düşünmüyordum. Geçen bayramı
Aksaray'da oğlumun evinde geçirdim.
Üniversitenin hocaları ziyaretime geldiler,
hepsi de genç akademisyen. Epey
konuştuk, sohbet ettik. "Hocam, bunları
yazmalısınız." dediler ve beni ikna ettiler.
Yazmaya başladım. Yedim-içtim, gezdim-
tozdum diyecek değildim tabii. Aslında
bunlar da bir hatıra, ama okura faydası
olmaz. Yaşadığım ortamı, ortamları analiz
etmem gerektiğini düşündüm.
Aradan kırk yıl geçti. Unuttuklarım olabilir,
aklımda kalanları yazdım. Yazdıklarım eksik
ya da fazla olabilir ama hepsi doğru. 1980
darbesinde, kışla cezaevinde sorgulanmam
esnasında isteyip de söyleyemediklerimi ya
da konuyla ilgili sonradan öğrendiklerimi
"Ek: ..."dedim, ilave ettim. "Söz uçar, yazı
kalır." derler. Ben de hayatımın bir kesitini
yazıya dökmüş oldum. Umarım okunur."
*************************************************
Düşünmeyi
unuttuk,
Baksanıza milletvekillerimiz bile olmayan
ilkeler adına ant içiyor.
Olmayan
ilkeler
diye
söylemiyorum. Sene 1971, ordu muhtıra
verdi. Başbakan Demirel şapkasını aldı,
kaçtı hükümeti istifa etti. Profesör Nihat
Erim Başbakan olarak görevlendirildi. Nihat
Erim'in ilk yaptığı iş; bir "Atatürk İlkelerini
Tespit Komitesi" kurmak oldu. Ülkede ne
kadar Atatürkçü varsa, toplandı. Altı ay
çalıştı, küçük bir kitap bile yayınlamadan,
yayınlayamadan dağıldı, gitti. Yani tespit
edecek ilke bulamadılar.
Bizde Milli Eğitimin görevi gençlere bu
olmayan ilkeleri benimsetmek, ordunun ve
yargının görevi de bu olmayan ilkeleri
korumak.
Askeri darbelerin hepsi olmayan ilkeleri koruma
adına yapıldı. Ne acı!
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.