Hasan Sabbah ve Alamut Terörü

Stok Kodu:
9786055143497
Boyut:
135-215-0
Sayfa Sayısı:
352
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2017-06-14
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%40 indirimli
190,00TL
114,00TL
Havale/EFT ile: 106,02TL
9786055143497
733576
Hasan Sabbah ve Alamut Terörü
Hasan Sabbah ve Alamut Terörü
114.00
Tarihin bütün dönemlerinde siyasal ve toplumsal zorbalıklar gizlilik ve antidemokratik yöntemlerden kaynak almışlardı. İnsanın doğasında var olan yaşam karşıtı ve sevgiye zıt güdüler ise sanal bir gelecekte gerçekleşecek mutluluk imgeleriyle beslenirler. Nitekim insan yaşamını karartan her türlü yönetim biçimi, bu eğilimleri yüceltmekle kendi geleceğini güvence altına almayı denemiştir. İşte bunun içindir ki; gizlilik ile devlet otoritesinin yetkin bir birleşimi durumunda olan Hasan Sabbah yönetimi; bağnazlığın olduğu kadar zorbalığın da en katı örneklerinden birini oluşturmuştu. Bunun giderek vahşi bir teröre ulaşması ise önlenemezdi. Alamut Kalesinin en göz alıcı kulesinde, kendisine ayrılmış görkemli konutunda, müritlerinin tapınışları içinde yaşayan Hasan Sabbah; basit bir maceracı değildi. Kurduğu örgüt, yürüttüğü eylemler ile bilgi ve eğitim düzeyi hakkında bize gelen haberler, onun deha sahibi bir kimse olduğuna tanıklık etmektedir. Ancak şimdi, kendisinde her şeye gücü yeten bir tanrısallığın otorite ve varlığını duyumsamış olup olmadığını bilebilecek durumda değiliz. Eğer o da müritleri gibi kendisinin tanrısallığına inanmışsa, kuşkusuz ki büyük bir yanılsama içinde bulunuyordu. Eğer bu inanca gülüp geçmiş ise, o zaman da düşünce ve eylemlerinin ancak ahlak açısından değerlendirilmesi gerekeceği tartışılamaz. İncelenen bütün bu olguların tarihte bıraktığı izlenim ise; Horatiusun ünlü mısralarında yinelenen; Bir yanılgının başka bir yanılgıyla düzeltilemeyeceği gerçeğidir: İn vitim ducit cumpae fuga.
Tarihin bütün dönemlerinde siyasal ve toplumsal zorbalıklar gizlilik ve antidemokratik yöntemlerden kaynak almışlardı. İnsanın doğasında var olan yaşam karşıtı ve sevgiye zıt güdüler ise sanal bir gelecekte gerçekleşecek mutluluk imgeleriyle beslenirler. Nitekim insan yaşamını karartan her türlü yönetim biçimi, bu eğilimleri yüceltmekle kendi geleceğini güvence altına almayı denemiştir. İşte bunun içindir ki; gizlilik ile devlet otoritesinin yetkin bir birleşimi durumunda olan Hasan Sabbah yönetimi; bağnazlığın olduğu kadar zorbalığın da en katı örneklerinden birini oluşturmuştu. Bunun giderek vahşi bir teröre ulaşması ise önlenemezdi. Alamut Kalesinin en göz alıcı kulesinde, kendisine ayrılmış görkemli konutunda, müritlerinin tapınışları içinde yaşayan Hasan Sabbah; basit bir maceracı değildi. Kurduğu örgüt, yürüttüğü eylemler ile bilgi ve eğitim düzeyi hakkında bize gelen haberler, onun deha sahibi bir kimse olduğuna tanıklık etmektedir. Ancak şimdi, kendisinde her şeye gücü yeten bir tanrısallığın otorite ve varlığını duyumsamış olup olmadığını bilebilecek durumda değiliz. Eğer o da müritleri gibi kendisinin tanrısallığına inanmışsa, kuşkusuz ki büyük bir yanılsama içinde bulunuyordu. Eğer bu inanca gülüp geçmiş ise, o zaman da düşünce ve eylemlerinin ancak ahlak açısından değerlendirilmesi gerekeceği tartışılamaz. İncelenen bütün bu olguların tarihte bıraktığı izlenim ise; Horatiusun ünlü mısralarında yinelenen; Bir yanılgının başka bir yanılgıyla düzeltilemeyeceği gerçeğidir: İn vitim ducit cumpae fuga.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat