Halkların Zamanı

Stok Kodu:
9786058304390
Boyut:
130-195-0
Sayfa Sayısı:
536
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-11-21
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
240,00TL
220,80TL
Havale/EFT ile: 216,38TL
9786058304390
451950
Halkların Zamanı
Halkların Zamanı
220.80
"Evet oğul" dedi, gülerek. Sesi gittikçe çelikleşmişti ihtiyarın. Berfo'nun hem ruhunu, hem zihnini okşuyor gibiydi. "Seninle birlikte bir de bir kadın olacaktı, değil mi?" dedi, Berfo'nun gözlerinin içine bakarak. Berfo'nun yüzü iyice yumuşadı. Tüm dişleri gülümseyen dudağının ardından dışarı fırlamış gibiydi. Adamın elinde asılı kalan kendi eli gevşedi ve ihtiyara derin soluklanışla baktı. "Seni arkadaşlar mı gönderdi?" dedi hayretle. İhtiyar başıyla onayladı. Ve nispet edercesine, "Dünden beridir buralarda dolaşıyor, sizi bekliyorum." dedi. Berfo başını hafiften çevirerek Xezal'ın olduğu tarafa baktı. Belli belirsiz bir göz işaretinden sonra tekrar ihtiyara döndü. "Sorma, başımızdan çok işler geçti. Haritayla buraya gelebildik. İkimiz de yolu bilmiyorduk. Kuryemiz de yoktu. Sen gelmeseydin akşamı bekleyecek..." ve eliyle, adamın arkasında duran, karlara bürümüş gri, mor pırıltıların saçıldığı kayalıklarla süslenmiş gibi duran yüksek dağı göstererek, "Gabar'a gidecektik." dedi.
"Evet oğul" dedi, gülerek. Sesi gittikçe çelikleşmişti ihtiyarın. Berfo'nun hem ruhunu, hem zihnini okşuyor gibiydi. "Seninle birlikte bir de bir kadın olacaktı, değil mi?" dedi, Berfo'nun gözlerinin içine bakarak. Berfo'nun yüzü iyice yumuşadı. Tüm dişleri gülümseyen dudağının ardından dışarı fırlamış gibiydi. Adamın elinde asılı kalan kendi eli gevşedi ve ihtiyara derin soluklanışla baktı. "Seni arkadaşlar mı gönderdi?" dedi hayretle. İhtiyar başıyla onayladı. Ve nispet edercesine, "Dünden beridir buralarda dolaşıyor, sizi bekliyorum." dedi. Berfo başını hafiften çevirerek Xezal'ın olduğu tarafa baktı. Belli belirsiz bir göz işaretinden sonra tekrar ihtiyara döndü. "Sorma, başımızdan çok işler geçti. Haritayla buraya gelebildik. İkimiz de yolu bilmiyorduk. Kuryemiz de yoktu. Sen gelmeseydin akşamı bekleyecek..." ve eliyle, adamın arkasında duran, karlara bürümüş gri, mor pırıltıların saçıldığı kayalıklarla süslenmiş gibi duran yüksek dağı göstererek, "Gabar'a gidecektik." dedi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat