9786257201612
549524
https://www.sehadetkitap.com/urun/halk-siiri-ve-divan-siirinin-musterekleri-1
Halk Şiiri Ve Divan Şiirinin Müşterekleri
105.40
Ben Türk şiirini gül-i ra'nâya benzetiyorum; yarı sarı
yarı kırmızı... Halk ve divan geleneğinden beslendiği için
iki renkli. Rengini, kokusunu bizim havamız, suyumuz ve
toprağımızdan alan, bizim besleyip büyüttüğümüz bir
gül.
Edebiyatımızı doğru anlayabilmek için önce
zihnimizdeki ikiliği kaldırmamız gerektiğine inanıyorum.
Türk kültürü, tarihi ve sanatı gibi edebiyatı da bir bütün.
Şiir de bu bütünlük içinde gelişimini sürdürüyor. Farklı
estetik çizgilere sahip olmakla birlikte, ortak bir kültür
birikimine yaslanan halk ve divan edebiyatlarımızın
müşterekleri tahmin ettiğimizden çok daha fazla.
Şimdiye kadar ısrarla farklı taraflarına dikkat
çekildiğinden bu ikisinin birbirine zıt ve tamamıyla farklı
edebiyatlar olduğu sanılmış, arada uçurumlar
yaratılmıştır. Ben bunun böyle olmadığını örnekleriyle
ortaya koymaya çalıştım.
Eski şehirlerimizin kendilerine özgü bir mimarisi
vardı. Safranbolu ve başka şehirlerde gördüğümüz gibi.
Bu şehirlerin, aynı zamanda şiirde, musikide, giyim
kuşamda belli bir üslûbu vardı. Tanpınar bu örneklere
mahallî klasik diyor. Bunlar, halk şiirini divan şiirine
bağlayan zincirin halkaları gibi ara örneklerdir.
Ben Türk Edebiyatını bir şehre benzetiyorum.
Edebiyatın dönemleri ve farklı üslûpları, şehrin
sokakları, caddeleri, meydanları gibidir. Aynı anda hem
bunları hem de şehrin tamamını göz önünde
bulundurmak gerekir.
Türk Edebiyatı kendi içinde bölümlenmeler içerse
de, yabancı bir edebiyatla karşılaştığında bu farklılıklar
ortadan kalkar ve bir bütün olarak görünür. Onu
değerlendirirken farklılıklarını ve ortak yönlerini bir
arada değerlendirmelidir.
Ben Türk şiirini gül-i ra'nâya benzetiyorum; yarı sarı
yarı kırmızı... Halk ve divan geleneğinden beslendiği için
iki renkli. Rengini, kokusunu bizim havamız, suyumuz ve
toprağımızdan alan, bizim besleyip büyüttüğümüz bir
gül.
Edebiyatımızı doğru anlayabilmek için önce
zihnimizdeki ikiliği kaldırmamız gerektiğine inanıyorum.
Türk kültürü, tarihi ve sanatı gibi edebiyatı da bir bütün.
Şiir de bu bütünlük içinde gelişimini sürdürüyor. Farklı
estetik çizgilere sahip olmakla birlikte, ortak bir kültür
birikimine yaslanan halk ve divan edebiyatlarımızın
müşterekleri tahmin ettiğimizden çok daha fazla.
Şimdiye kadar ısrarla farklı taraflarına dikkat
çekildiğinden bu ikisinin birbirine zıt ve tamamıyla farklı
edebiyatlar olduğu sanılmış, arada uçurumlar
yaratılmıştır. Ben bunun böyle olmadığını örnekleriyle
ortaya koymaya çalıştım.
Eski şehirlerimizin kendilerine özgü bir mimarisi
vardı. Safranbolu ve başka şehirlerde gördüğümüz gibi.
Bu şehirlerin, aynı zamanda şiirde, musikide, giyim
kuşamda belli bir üslûbu vardı. Tanpınar bu örneklere
mahallî klasik diyor. Bunlar, halk şiirini divan şiirine
bağlayan zincirin halkaları gibi ara örneklerdir.
Ben Türk Edebiyatını bir şehre benzetiyorum.
Edebiyatın dönemleri ve farklı üslûpları, şehrin
sokakları, caddeleri, meydanları gibidir. Aynı anda hem
bunları hem de şehrin tamamını göz önünde
bulundurmak gerekir.
Türk Edebiyatı kendi içinde bölümlenmeler içerse
de, yabancı bir edebiyatla karşılaştığında bu farklılıklar
ortadan kalkar ve bir bütün olarak görünür. Onu
değerlendirirken farklılıklarını ve ortak yönlerini bir
arada değerlendirmelidir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.